HSYK Başkanvekili Özbek, istifayla ilgili düzenlediği basın toplantısında çok sertti.

Kadir Özbek'in konuşmasından önemli başlıklar şöyle:

- HSYK hiçbir art niyeti olmadan görev yapmak amacını ısrarla ortaya koymasına rağmen, 17 Ağustos'tan bu yana çalıştırılmamaktadır.

- Bakanlık son olarak yeni oluşum tamamlanıncaya kadar gündem yapılmayacağını resmen bildirmiştir. Bu süre içinde HSYK hala yürürlükte olan kanundan kaynaklanan ve birçoğu ivedi olan hiçbir görevini yapamadığı gibi bakanlığın da işleyiş hakkında bilgisi olmadığı görülmüştür.

- Adalet Bakanlığı tarafından açıklanan ve 20 ayrı kuruluştan görüş istendiği bildirilen HSYK Kanun Tasarısının ön taslağının hazırlık çalışmaları sırasında kurulumuzun seçimle gelen üyeleriyle herhangi bir bilgi paylaşımında bulunulmadığı gibi taslak tamamlandıktan sonra bir iletişim kurulamamış, taslak hakkında görüşü istenen kuruluşlar arasında kurula yer verilmemiş, hatta kurulun bu taslak hakkında hazırladığı görüşlerini HSYK'nın kendi internet sitesinde yayınlanmasına da olanak tanınmamıştır.

- Bizim bugün basın toplantımızı yapacağımızı açıkladıktan sonra yaklaşık 1.5 saat kadar önce HSYK'nın internet sitesine bizim yeni taslakla ilgili kurulun görüşlerinin eklendiğini öğrenmiş bulunuyoruz.

- Gündemi belli olmayan, toplantı yaptırılmayan, karar verdirilmeyen, görüşlerini açıklaması dahi fiilen engellenen bir yapı içerisinde daha fazla kalmanın bir yarar sağlamayacağı görüşüyle, ben ve arkadaşlarım Suna Türkoğlu, Musa Tekin, Orhan Cem Erbük, Fatma Anıl Genç, Hatice Ceyda Kerman ve Ayşe Albayrak Doğan, görevimizden ayrılma kararı almış bulunuyoruz.

"Bugüne kadar niye bekledik?"

- Bugüne kadar niye beklediğimizi sorarsanız, 17 Ağustos 2010 tarihinde yaz kararnamesi ile ilgili görüşmelerin kesilmesinden itibaren hiçbir karar alamadık. Ama yine de görevimize devam etmeye çalıştık. Ayrılmamızın en önemli gerekçesi budur.

- Bekleyip, 17 Ekim'de gerçekleştirilecek seçimden sonra gelecek arkadaşlarımızın buraya gelmesinden veya isimlerinin belli olmasından sonra ayrılmanın da bir takım polemiklere sebep olacağı, yeni oluşacak kadronun beğenilmediği veya onlarla uyumlu bir şekilde çalışılamayacağı şekilde bir takım değerlendirmeler yapılabilir endişesiyle seçim gününü beklemeden ayrılma kararı aldık.

- Ayrılışımız münferittir. Hepimiz bunu uygun gördük.

- Yargıya karşı sistemli bir yıpratma kampanyası söz konusu. İnsanların iradelerinin fesata uğratıldığı biçimde bir yıpratma kampanyası sonunda belli bir noktaya geldik.

- Anayasa değişikliği yapıldı. Referandum sürecinde halk oyuyla kararlaştırılmış olduğuna göre daha fazla bir şey söylenemez. Bugüne kadarki endişelerimizin gerçekleştiğinin en önemli kanıtıdır.

Kadir Özbek, bir gazetecinin "Yargıtay başkanlığına aday olacak mısınız?" şeklindeki sorusuna ise "Buna şu anda yanıt vermek durumda değilim. Bugünkü toplantımızın amacı bellidir" dedi.

Adalet Bakanlığı: "İddialar gerçek dışı"

Adalet Bakanlığı ise HSYK'nın 17 Ağustos 2010 tarihinden beri çalıştırılmadığı yönündeki açıklamanın, "bugüne kadar yaşanan gelişmeler dikkate alındığında gerçeklerle bağdaşmadığını" bildirdi.

Bakanlık, bazı kurul üyelerinin görev sürelerinin dolmasına sayılı günler kala açıklanan bu istifaların, 17 Ekimde yapılacak HSYK üyeliği seçimlerini etkilemeye yönelik olarak ve istifa eden üyelerin Yargıtay ve Danıştay'daki geleceğe dair birtakım beklentilerini gerçekleştirmeye yönelik girişimler olarak değerlendirildiğini belirtti.

Adalet Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, HSYK'nın bazı asıl ve yedek üyelerinin Yüksek Kurul üyeliğinden istifa etmeleri nedeniyle açıklama yapılmasına ihtiyaç duyulduğu ifade edilerek, şöyle denildi:

"Yüksek Kurulun 17 Ağustos 2010 tarihinden beri çalıştırılmadığı yönündeki açıklama, bugüne kadar yaşanan gelişmeler dikkate alındığında gerçeklerle bağdaşmamaktadır. Şöyle ki Kurulun adli tatilde çalışmaya devam edilmesine ilişkin kararı, atama ve yetki kararnamelerinin görüşülmesine ilişkindir.

16 Ağustos 2010 tarihinde 1271 hakim ve Cumhuriyet savcısını kapsayan kararname tamamlanarak yayımlanmıştır. Yüksek Kurulun bazı üyelerinin taslakta olmayan çok sayıda öneri getirmeleri ve kapsamlı ilaveler yapmak istemeleri nedeniyle gerekli çalışmaları yapmak üzere, kararnamenin kalan bölümleri geri çekilmiş ve bu husus kamuoyu ile paylaşılmıştır.

Diğer taraftan, 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan halk oylaması sonucunda Anayasa değişikliği kabul edilerek yürürlüğe girmiştir. Anayasaya 5982 sayılı Kanun ile eklenen Geçici 19. maddeye göre, Kurul'un en az 15 üyenin katılımı ile toplanması zorunlu olup, mevcut üye sayısının toplantı yeter sayısına ulaşamaması nedeniyle bu tarihten itibaren Kurul toplantıları yapılamamıştır. Anayasanın bu açık hükmüne rağmen, 'toplantıların hukuka aykırı bir şekilde engellendiği' iddiası, hukuksal gerçeklikten uzak, kamuoyunu yanlış bilgilendirmeye yönelik bir yaklaşımdır.

Öte yandan, mevcut Kurul üyelerinin görev süreleri incelendiğinde Sayın Musa Tekin'in 5 gün sonra 16 Ekim 2010 tarihinde, Sayın Kadir Özbek'in 52 gün sonra 2 Aralık 2010 tarihinde, diğer üyelerin görev sürelerinin ise genel olarak 2012 yılı içerisinde sona ereceği görülecektir.

Bazı Kurul Üyelerinin görev sürelerinin dolmasına sayılı günler kala açıklanan bu istifalar; 17 Ekim 2010 tarihinde yapılacak olan HSYK seçimlerini etkilemeye ve istifa eden üyelerin Yargıtay ve Danıştay'daki geleceğe dair birtakım beklentilerini gerçekleştirmeye yönelik girişimler olarak değerlendirilmektedir. Ayrıca, öne sürülen istifa gerekçelerinin tamamına yönelik Bakanlığımızca değişik vesilelerle basın açıklamaları yapıldığından, bu konulara ilişkin yeniden bir değerlendirme yapılmasına gerek görülmemiştir."

Hükümetle karşı karşıya gelmişlerdi

Kurulun seçilmiş üyeleri ve Özbek, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun yapısını değiştiren Anayasa değişikliğine karşı çıkmışlar; değişikliğin yargı bağımsızlığını zedeleyeceğini söylemişlerdi.

Üyeler hem bu konuda hem de kurulda krize dönen atamalarda hükümetle karşı karşıya gelmişlerdi.

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üye seçimi için kesin aday listeleri belli olmuş, liste Resmi Gazete'de yayımlanmıştı.

Erdoğan: "Bizimle ilgili değil"

Bu arada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, HSYK'da bazı üyelerin görevlerinden ayrılacak olmasıyla ilgili, "Bizimle ilgili bir konu değil. Yasal mevzuat içinde süreç işler" dedi. (Cnntürk)



İstifalar ne anlama geliyor?

HSYK Başkanvekili Kadir Özbek'in toplu istifa açıklaması, yeni bir gündem oluşturdu.

HSYK'da yaşanan istifalar siyasi ve hukuki bir kriz anlamına mı geliyor?

Üyelerin istifa gerekçeleri nasıl değerlendirilebilir?

Hukukçular HABERTURK.COM'a değerlendirdi...

FAZIL HÜSNÜ ERDEM – ANAYASA HUKUKÇUSU
"Bakanlığın yasa için HSYK’ya görüş sorma zorunluluğu yok”

Elbette hukuki olarak bu istifaların kendisi bir kriz halidir ama bunun çözümü hukuk içinde mevcuttur. Hukuki olarak son Anayasa değişikliğiyle birlikte Yargıtay ve Danıştay’dan belirlenecek üyeler arasından da HSYK’ya bir seçim yapılması gerekiyor. Ama bildiğim kadarıyla Yargıtay ve Danıştay’dan üyelik için başvuru yapılmadı. Şimdi yapılacak olan HSYK’da boşalan üyeliklerin yerine yeni seçimlerin yapılıp boşlukların doldurulmasıdır. HSYK Kanunu’na göre kurulun çalışması şu anda mümkün değildir.

Hukuken Adalet Bakanlığı’nın HSYK’yla ilgili yeni yasa taslağı hazırlanırken HSYK üyelerine danışma gibi bir zorunluluğu yok. Taslak Adalet Bakanlığı’nda şekillendiriliyor, Bakanlar Kurulu tasarısı olarak Meclis’e sunuluyor. Ama şık olan, hukuki zorunluluk olmasa da HSYK’ya ilişkin düzenleme yapılıyorsa onlardan da görüş alınmasıdır. Hatta bütün yargı mensuplarından görüş alınmalıdır. Ancak HSYK’nın yeni yapılanmasının bir an önce gerçekleşmesi için kanunun acilen geçmesi gerekiyor. Bu aciliyete binaen Bakanlık bunu yapmamış olabilir. Yani bir art niyet aramamak lâzım. Bu da olabilir. Gerçek niyetin ne olduğunu bilemiyoruz tabii. 

Elbette bu kriz aynı zamanda siyasi bir krizdir. Çünkü bu toplu istifalar aynı zamanda bir siyasi tepkinin ürünü olan istifalardır. İşin bu yönünü çözmek de siyasilere düşer.

AVUKAT ŞAHİN MENGÜ (CHP MANİSA MİLLETVEKİLİ)
"Yüksek yargıya yakışan bir tepki"

Bu istifalar tamamen hukukçulara, yüksek yargıya yakışan bir tepkidir. Yargının siyasallaştığı gün gibi aşikâr. Böyle bir durumda üyelerin görevlerini yapmaları siyasi iktidar tarafından engelleniyorsa istifa etmeleri meslek onurudur.

12 Eylül 1980 darbesinden sonra Anayasa Mahkemesi üyeleri varlık nedenimiz yürürlükten kalkmıştır deyip isifa etselerdi, Türkiye 12 Eylül mahsulü siyasi iktidarların esiri olmazdı.

Bu istifalar bazıları için çok iyi bir ders ders olabilir. Ama bazıları bundan çok mutlu da olabilir. Görevlerini yerine getiremiyorlarsa, bu insanların başka davranış şekli olamazdı...

CEZA HUKUKÇUSU AHMET GÖKÇEN (Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi)
"Saygıyla karşılayalım ama çeşitliliğin artması iyi bir şey"

Referandumla yapılan bu değişikliğe sonuna kadar karşı koyan hakim ve savcılarımızın, yüksek kurul üyelerimizin istifaları saygıyla karşılanır. Bu tabii kendi tercihleridir. Israrla üzerinde durdukları tezleri millet tarafından görülmediği için daha önceden de yapsalar saygıyla karşılanabilirdi. Bir üye istifa etmemiş, yeni seçilen sayın üye devam ediyor görevine. Diğer istifa eden üyelerden birinin görev süresi dolmuştu, birinin bir ay sonra dolacaktı. 18 Ekim'de Yargıtay'da yeni üyeler çıkacak yeni seçilen üyeler görev süreleri dolanların yerlerine geçecekti. Bu istifa kararını saygıyla karşılamak gerekir. Burada yüksek kurul çok önemli yetkiler kullanıyor. Bu yetkileri kullanan kimselerin çeşitlerinin arttırılması doğru bir tercihtir. Bu da anayasa değişikliğiyle sağlanmıştır. Sınav gibi, ekstra eğitimi tamamlamak gibi yüksek kurulun yetkilerinin sınırlandırılması gerekir.(Habertürk)