Kürdistan Topluluklar Birliği Türkiye Meclisi (KCK/TM) ana davasında 104'ü tutuklu 152 sanığın yargılanmasına bugün Diyarbakır 6'ıncı Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki 37'nci duruşmayla devam edildi. Duruşmaya tutuklu 64 sanık katıldı. Duruşma nedeniyle adliye çevresinde sıkı önlemler alınırken, binaya girenlerin üzerleri tek tek arandı


Delil toplanması usule uygun değil talebi
Duruşmada sanık avukatların aramaların ve delillerin usule uygun olmadığı ve dosyadan çıkarılması yönündeki talepleri üzerine savcı Levent Kaya, duruşmanın başında mütaala verdi. Savcı Kaya mütaalada, "Dosyadaki evrakların yapılan incelemesinde, büro aramaları sırasında Cumhuriyet Savcısı'nın bulunmadığı için aramaların ve elde edilen delillerin usule aykı olduğu ve bu nedenle dosyadan çıkarılması talep edilmiştir. Bu yöndeki avukat beyanları ile ilgili yapılan dosya incelemesinde, kişisel suç olmayıp terör suçu nedeniyle aramaların yapıldığı, bunun da CMK'nın 130'uncu maddesinde özel kanunla ve ilgili avukatlık maddesi gereğince yapıldığını, ev ve işyeri aramalarında elde edilen delillerin usulüne uygun yapılmış olmasından kaynaklı, taleplerin reddine karar verilmesi, kamu adına mütaala olunur" dedi.

Aramalarda mahkeme kararı yok
Daha sonra söz alan sanık avukatlarından Diyarbakır Barosu Başkanı Mehmet Emin Aktar, avukatlık bürosunda yapılacak aramanın şekli ve özel düzenleme ile ilgili detaylı bilgi verdi. Aktar, "Aramaların hakim kararına dayanılarak, mahkeme kararı olmadan yapılmıştır. Soruşturma kapsamında olmamasına rağmen İHD bürosu Muharrem Erbey şahsında aranarak, bilgisayarlar, belge ve dökümünlara el konulmuştur. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından bir süre önce yürütülen soruşturma kapsamında mahkeme kararıyla, baro üyemiz 7 avukat arkadaşımız tutuklanmıştı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı mahkeme kararıyla soruşturma yaparken, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı mahkeme kararı olmaksızın hakim kararıyla soruşturma yaptığı görülmektedir" dedi.

Arama bahanesiyle tüm İHD faaliyetleri soruşturuldu
Sanık Muharrem Erbey'in ev ve işyerinde yapılan aramalar sırasında hazır bulunan baro yöneticisi avukat Serhat Eren, aramaların yapıldığı gün baro yöneticisi olarak Muharrem Erbey'in evine gittiğini söyledi. Eren, "Arama kararına baktığımda Muharrem Erbey'in işyeri için alınan bir arama kararı olduğunu gördüm. Avukatlık yasasının ilgili maddesi gereğince bir avukatın evinin aranması için mahkeme kararı olması gerektiğini ve bir Cumhuriyet Savcısı'nın nezaretinde arama yapılabileceğini söyledim. Eğer arama yapacaksanız baro yöneticisi bir avukat olarak bu aramaya eşlik edemeyeceğimi söyledim. Daha sonra bir savcı geldi ve Cumhuriyet Başsavcısı'nı telefonla arayarak yaklaşık 20 dakika konuştu ve ikinci bir arama emri çıkarıldı. Daha sonra İHD şubesine gidildi. Ben yine arama kararının avukatın işyeri için alındığını, işyerinin de binanın yan tarafında olduğunu söylememe rağmen kapıyı açtırdılar ve savcı üçüncü bir arama emri alarak, Muharrem Erbey'in başkanlık odasını aramak bahanesiyle tüm İHD faaliyetlerini soruşturmuştur" dedi.

Hakimle tartıştı
Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Menderes Yılmaz da, "Mahkememiz bu taleplerle ilgili daha sonra karar verecek" demesi üzerine savunma avukatları ile Mahkeme Başkanı Menderes Yılmaz arasında, arama ve el konulmaya ilişkin hakim kararı üzerine kısa süreli sözlü tartışma yaşandı. Avukatlar, hakim kararının dosyada olmadığını savunurken, Mahkeme Başkanı Yılmaz, kendi dosyasında arama ve el konulmaya ilişkin kararın bulunduğunu söyledi.
Kısa süreli tartışma sonrası Muharrem Erbey ile ilgili telefon dinleme ve tape kayıtlarının okunmasına geçildi. Tuncelili bir aile ile Muharrem Erbey arasında, Şırnak'ta öldürülen çocuklarının cesedinin alınması ile ilgili geçen konuşma kayıtları okundu. Muharrem Erbey, Kürtçe olarak, "20 yıldan beri cesetlerin alınması konusunda ailelere hukuki yardım yapıyoruz" derken, bir kaç saniye sonra mikrofonu kapatıldı.
Sanık avukatlarından Reyhan Yalçındağ Baydemir, yasaların insan hakları savunucularını yargılamak yerine savunması gerektiğini belirtti. Baydemir, "İnsan hakları savunucuları, yaşamını yitiren insanların ailelerine her zaman hukuki yardımda bulunurlar. Bu onların görevidir. Yıllardan beri öldürülen insanlar toplu mezarlara gömüldü. İnsanların toplu mezarlara gömülmesi başlı başına bir suçtur. İçkale'de yapılan kazı sırasında ortaya çıkan toplu mezarda, JİTEM'in işlediği cinayetler sonucu ailelerine verilmeyen cesetler toplu olarak gömülmüştür. Yasalar, insan hakları savunucularını yargalamak yerine korumak zorundadır" dedi.
Avukat Sabahattin Acar ise, sanıkların Kürtçe konuşma yaptıkları sırada mikrofonlarının kapatılması ile ilgili konuşarak, "Ya Kürtçe konuşmayı tamamen yasaklayın, yargılamayı yapmayın. Ya da mikrofonu müvekkilerimizin yüzüne kapatmayın. Kürtçe savunmalarına devam etsinler" diye konuştu.


Cnn Türk