Hürriyet'ten Nurettin KURT'un haberine göre; Soruşturma, KİAŞ Yönetim Kurulu üyesi Veli Üzen’in savcılığa yaptığı suç duyurusu üzerine başlatılmıştı. Soruşturmasını tamamlayan savcılık 15 Temmuz 2015 tarihinde hazırladığı iddianamesinde, özetle şu suçlamalara şöyle yer verdi:

BİZE UYMAZSAN KULP TAKARIZ
“Nevzat Sudaş (KİAŞ Yönetim Kurulu Başkanı), Selami Tütüncüoğlu’nun (Bapkan vekili), Abdullah Deniz (Başkan vekili), müştekinin yönetim kurulu üyesi olarak katılıp muhalef şerhi vererek imzalamış olduğu yönetim kurulu kararlarını, sanki kararlara iştirak etmemiş, muhalefette bulunmamış ve imzalamamış gibi gözüken kararlarla değiştirmek. Ayrıca, kendilerini ikaz eden müştekiye, ‘olacaklardan sorumlu olan sensin, başına geleceklere katlanacaksın, burada biz çoğunluğuz bize uyacaksın, yoksa sana kulp takarız adını temizliyemezsin’ diyerek, üzerlerine yüklenen suçları işledikleri anlaşılmıştır.”

SAHTE EVRAK DÜZENLENİYOR
İfadeleri alınan şüpheliler suçlamaları reddettiler. Yönetim Kurulu üyesi Kuyumcu Veli Üzen, dilekçesinde şu iddialara bulunmuştu: “Şüpheliler aşağıda sıralandığı şekli ile birden fazla kez yasaya açık aykırı eylemler içerisine girmişlerdir. Ben KİAŞ’a yönetici seçildiğim günden bu yana her hafta yapılan Yönetim Kurulu toplantılarının tamamına katıldım. Tüm bu toplantılarda görüş bildirip oy kullandım. Şüpheliler ile Nisan 2013 tarihinden sonra aramızda açık fikri çelişkiler meydana geldi. Ben sürekli usul ve yasadan bahsettikçe şüpheliler keyfi uygulamalarının dozajını artırdı. Bu kapsamda Yönetim Kurulu karar defteri tahrif edilerek yeniden düzenlendi.

KARARLAR ŞAHSIMDAN GİZLENİYOR
Kararlara şirkette görevli olmayan başka kişiler tarafından müdahale edilerek genel müdür tarafından değiştirildiği başka yönetim kurulu üyelerinin de şikâyetine konu olmaktadır. Bu nedenle hangi konularda, hangi kararların alındığı tarafımdan bilinmemektedir. Yönetim Kurulu toplantılarına katılmış olmama rağmen karşı oylarım ve muhalefet şerhlerim görünmediği için ortaya çıkabilecek hukuka aykırı durumlardan dolayı maddi hukuk ve ceza hukuku boyutunda sorumlu olacağım hatırdan çıkmamalıdır. Resmi evrak olan Yönetim Kurulu Kararları üzerinde yapılan açık tahrifatlar resmi evrakta sahtecilik suçunu oluşturmaktadır.

EVRAK SAHTECİLİĞİ YAPILIYOR
Yasa ve anasözleşme gereği 4 toplantıya üst üste katılmayan Yönetim Kurulu Üyesi Celil Demirsoy’un (Diğer şüphelilerin keyfi ve usulsüz uygulamaları sonucu) Yönetim Kurulu üyeliği önce düşürülmüş, ancak daha sonra şahsımla girilen tartışmalar nedeni ile geçmişe dönük (katılmadığı) Yönetim Kurulu toplantılarına imzası alınmıştır. Sürece ilişkin genel müdürlük makamının şirket görevlileriyle yaptığı gönderilen resmi e-posta adreslerinden yapılan yazışmalar 3 numaralı ektedir. Şüpheliler bu şekilde hem sahte resmi evrak düzenlemişler yasanın kendilerine verdiği görev ve yetkiyi açıkça kötüye kullanmışlardır.

AYLIK YARIM MİLYON TL SÖZLEŞMELER
Şüpheliler KİAŞ adına yaptıkları sözleşmelerinde tamamen keyfi ve hukuka aykırı bir tavır içinde olup; aynı zamanda Genel Müdür olan 3 numaralı şüpheli tarafından tüm sözleşmeler tek yanlı olarak hazırlanıp imza edilmektedir. Rakamsal büyüklüğü aylık yarım milyondan fazla tutan bu sözleşme tutarlarının Yönetim kurulunda hiç gündeme getirilmeyip yine şahsımın imzası olmayan bir imza sirkülerine dayanarak verilmiş vekalet neticesinde Şüpheli Selami tarafından yapılmaktadır.

BAĞIŞ ADI ALTINDA ÇIKAR SAĞLANIYOR
Ayrıca, Şirket yönetim kurulu kararlarında muhalefet şerhleri değiştirilerek bağış adı altında çeşitli yerlere para sağlanması yine fikir ve irade birliği içindeki şüphelilerce yapılmaktadır.(EK 4)Ekte sunulan evraklardan anlaşılacağı üzere uyarı ve resmi yazışmalarımıza rağmen aynı tavırlarını da sürdürmektedirler.

PARA ALIŞ VERİŞİ
Şüpheliler gelir ve giderlerinde yasanın belirlediği, öngörülen standartlara aykırı davranmakta; elden para alışverişi yapmak sureti ile kazancı perdelemektedirler. Bu şekilde perdelenen kazanç neticesinde alınan paraların şirket hesabına mı; şahsi hesaplara mı gittiği konusunda herhangi bir bilgimiz yoktur. 
Aynı fikir ve irade birliğindeki şüpheliler şahsımı sürekli ya bize uyarsın yada olacaklardan başına geleceklerden sorumlu olursun diyerek sürekli taciz ve tehdit etmektedirler.”