MESUT HASAN BENLİ/RADİKAL

Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesince “Suç işlemek amacıyla kurulan silahlı suç örgütünün faaliyeti çerçevesinde tasarlayarak kasten birden fazla adam öldürme” suçundan tutuklanan eski Özel Harekât Polisi Ayhan Çarkın, şok itiraflarda bulundu. Mecit Baskın, Avukat Faik Candan ve Avukat Yusuf Ekinci cinayetleri konusunda ‘somut bilgiye’ sahip olduğunu anlatan Çarkın, bu cinayetlerin Milli Güvenlik Kurulu ve devletin bilgisiyle gerçekleştiğinin kendisine söylendiğini iddia etti.

5 Haziran günü Ankara’da 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde tutuklanan Çarkın’ın hâkimlik ifadesinde çarpıcı itiraflarda bulunduğu öğrenildi. İddiaya göre Çarkın şöyle dedi:

”Özel Yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na 13 sayfa ifade verdim. Ben tamamen kendi içimde oluşan vicdan sonucunda yılların birikimi olan, bu gerçeklerin açığa çıkmasını istediğimden dolayı bu ifademi veriyorum. Geçmişe ilişkin gerçeklerin üstünün örtülmesini istemiyorum, tamamen gerçeklerin ortaya çıkmasına yardımcısı olmak istiyorum, adaletin de bana yardım etmesini istiyorum.”

Özel Harekât grubu içinde bir Siirt grubu bulunduğunu kaydeden Çarkın, “Ben Yusuf Ekinci’nin ne amaçla öldürüldüğünü bilmiyorum. Ben bazen sorduğumda ‘Milli Güvenlik Kurulu ve devletin bilgisi dahilinde oluyor’ diye bir şeyler söyleniyordu. Korkut Eken danışman olarak görev yapıyordu” diye konuştu.

Candan’ı vuran Sakarya
Çarkın, hâkimlik ifadesinde sanatçı Yılmaz Erdoğan’ın amcası Namık Erdoğan’ın öldürülmesiyle ilgilisi olmadığını belirtirken Avukat Faik Candan öldürülmesiyle ilgili olarak da şu ifadeyi verdi:

“Faik Candan’ın bürosundan alındıktan sonra Oğuz, ben ve Ercan Ersoy bizim kullandığımız arabayla gittik. Biz avukatın bulunduğu aracı takiben peş peşe 4 veya 5 araçla gittik. Gölbaşı’ndan sonra biz araçla devam ettik. Konya yolunda sol tarafta açık arazide Ahmet Sakarya’nın öldürdüğünü kendi beyanıyla duydum. Ondan sonra ben aylarca göreve gitmedim, ihraç edilmek istedim. Silahı da bıraktım, sonra peşimi bırakmadılar. Abdullah Çatlı’nın yardımıyla İstanbul’a gittik.”

Ankara’da görev yaptığı süre içerisinde somut olarak söz konusu üç eylem hakkında bilgisi olduğunu ifade eden Çarkın, “Takip ettiğim kadarıyla 1996 yılına kadar Ankara’da bulunan grubun birçok olayları olmuştur” dedi.

Ekip birer birer öldü
Çarkın ifadesinde, Susurluk olaylarını soruşturma amacıyla kurulan Meclis Komisyonu’na bilgi verdiğini de ifade ederek, “Komisyonda bunları detaylı şekilde olmasa da dönemine göre anlaşılacağı bir dille anlattım, biz o zaman yetkililerden yardım istedik, bize destek olun bu iş böyle devam etmesin dedim. Fakat sonra arkadaşlarımızdan Oğuz Yorulmaz vuruldu. Ahmet Sakarya’da kanser ve Sami Gece’nin ölümüne de kanser dediler. Buna inanmıyorum” dedi.

Bu olaylar nedeniyle mağdur olduğunu ve çok üzgün olduğunu anlatan Çarkın, ‘fakir aile çocuğu’ olduğunu söyleyerek, “Tutuklanırsam da İstanbul’ a sevkimin sağlanmasını istiyorum” dedi. Özel Yetkili Ankara Cumhuriyet Savcısı Hakan Yüksel tarafından sürdürülen soruşturmada, Susurluk dava dosyası ile Namık Erdoğan cinayetinin dosyasının istenildiği öğrenildi.

Gittiği yere kadar gidecek
Savcılık kaynakları Çarkın’ın ifadesi kapsamında soruşturmanın genişleyeceğini belirtti. Mahkeme kararıyla dosyaya gizlilik kararı konulduğunu belirten Savcılık kaynakları, “Soruşturma gittiği yere kadar gidecek” değerlendirmesi yaptı. Savcılık kaynakları, soruşturmanın, Mehmet Ağar’ın yargılandığı davayla birleştirilip birleştirilmeyeceğinin soruşturma sonucuna göre belirleneceğini ifade etti.

İtirafları Mehmet Ağar’ı da etkileyebilir
Ayhan Çarkın’ın adı, 1990’larda Terörle Mücadele ekibi içindeyken yargısız infaz olaylarına karıştı. Bir dönem Susurluk kazasından yaralı kurtulan eski milletvekili Sedat Bucak’ın koruması olan Çarkın, Susurluk davasında yargılandı, 4 yıla hüküm giydi. Çıktıktan sonra bir süre adı unutulan ve çay bahçesi işletmeye başlayan Çarkın, Bu yıl Kazlıçeşme’de BDP’nin Nevruz alanında kürsüye çıkmaya çalışınca yeniden gündeme geldi.

22 Mart’ta Radikal’e Pınarcık katliamı, faili meçhuller, devlet ve Ergenekon ilişkileriyle ilgili çarpıcı itiraflarda bulunan Çarkın önce İstanbul özel yetkili savcısınca sorgulandı. 5 Haziran’da faili meçhullerin Ankara ayağı kapsamında tutuklandı. Çarkın’ın itirafları, dokunulmazlığı nedeniyle 1996’da meydana gelen Susurluk kazasıyla ilgili olarak ancak 2008’de yargılanmaya başlanan ve ‘görevi ihmal’le suçlanan Mehmet Ağar’ın durumunu etkileyebilir.

‘Bacanak al sen de milli ol’
Avukat Yusuf Ekinci’nin öldürülmesiyle ilgili olarak da Çarkın şu itiraflarda bulundu:

“Yusuf, Yüksel isimli komiserin kullandığı arabayla bürosunun önünde gündüz vakti alındı. Ayhan Akça, Ziya Bandırmalıoğlu, Enver Ulu, Ahmet Sakarya, Ayhan Özkan, Şahin, Sait ve sivil insan vardı. Gölbaşı’na giderken, Ümitköy yolu sapağında sağa dönüldü. Yakın bir mesafeden Ayhan Akça bana ‘Bacanak seni göreyim al bir siftahın olsun, sen de milli ol’ diye Uzi marka silah verdi. Ben de silahı fırlatıp attım. Aramızda tartışma çıktı. Sonra İbrahim Şahin ile aramızda sorun çıktı. Yumruklaştık, ben kendimi polislikten ihraç ettirmek istedim...”

4 yıl içinde 184 kişi öldürüldü
Susurluk hükümlüsü eski özel harekâtçı Ayhan Çarkın’ın tutuklanması Türkiye’nin karanlık dönemi olan 1990’lı yılların mağdurlarını ve derin devletten hesap sorulmasını isteyenleri umutlandırdı.

Eski DEP Genel Sekreteri Murat Bozlak (1994’te ölümden kıl payı kurtuldu): İbrahim Şahin, Mehmet Ağar, Tansu Çiller, Doğan Güreş zamanında bu cinayetler zirve yaptı. Yöneticilerimiz milletvekillerimiz aynı ekipçe yok edildi. 4 yılda 184 arkadaşımız öldürüldü.

Yazar Tarık Ziya Ekinci: (Öldürülen avukat Yusuf Ekinci’nin ağabeyi): Çarkın ifadelerin arkasında durursa Süleyman Demirel’e kadar pek çok isim yargılanabilir. Çarkın’ın ortadan kaldırılmasından da endişe ediyorum.

Avukat Ergin Cinmen: Yusuf Ekinci ve Namık Erdoğan cinayeti gibi hususlar o zaman da biliniyordu. Şimdi işte bu suçlar yargı önüne çıkarılabilir. Böylesi bir tanık ortaya çıkmış.

Avukat Turgut Kazan: Ayhan Çarkın gerçekten tüm bildiklerini söylerse gerçekten yapılması gereken temizliğe doğru gidilebilir. Susurluk davasının tek başına yargılanan tek sanığıdır Mehmet Ağar; orada zaten bir soru işareti duruyor.

Şahin’e Diyarbakır Cezaevi sorgusu
2. Ergenekon davasının tutuklu sanığı, eski Özel Harekât Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin’in, 1980-1984 arasındaki Diyarbakır Cezaevi’nde işkence iddialarına ilişkin Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma kapsamında, 27 Mayıs’ta şüpheli olarak talimatla ifadesinin alındığı anlaşıldı.

Şüpheliler: Evren, Ulusu, Yamak... Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturmanın 12 şüphelisi arasında Kenan Evren, Bülent Ulusu, Haydar Saltık, Kemal Yamak da yer alıyor. Soruşturma ‘işkence’, ‘darbe’, ‘anayasayı değiştirmek’, ‘hükümeti değiştirmek’, ‘eziyet etmek’, ‘cinsel saldırıda bulunmak’ ve ‘hürriyeti tahdit etmek’ suçlarından yürütüldüğü belirtildi.