Adalet Bakanı Sadullah Ergin, terör örgütünün elebaşı Abdullah Öcalan'a ev hapsi ile ilgili şu anda mevcut kanunlara göre böyle bir şeyin mümkün olmadığını söyledi.

Ergin, TOBB Genel Merkezindeki ''Cezaevleri Okuyor'' projesinin tanıtım toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Terör örgüt elebaşı Abdullah Öcalan'a ev hapsi tartışmalarına ilişkin bir soru üzerine Ergin, ''Gerek mevzuat açısından gerek şu andaki yasal konum itibariyle böyle bir şeyin mümkün olamayacağını ifade ettim. Şu anda Türkiye'deki mevcut kanunlarımıza göre böyle bir şeyin olabilmesi mümkün değil'' dedi.

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, İkinci ''Ergenekon'' davasının tutuklu sanığı gazeteci Tuncay Özkan ve gazeteci Mustafa Balbay'ın cezaevindeki yerlerinin değiştirilmesiyle ilgili ''Silivri kampüsü içindeki fiziki imkanlar yetersizdi. Onun için bir arada bulunmaktaydılar. Orada yeni hizmete alınan bloklar, cezaevi üniteleri olmuştur. Dolayısıyla yasanın emredici hükmü, fiziki koşullar elverdiği sürece bu tür sanıkların, tutukluların ayrı ayrı barındırılmalarını emretmektedir yasa ve yönetmelik. Bundan kaynaklı bir uygulamadır'' dedi.

Ergin, TOBB Genel Merkezindeki ''Cezaevleri Okuyor'' projesinin tanıtım toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Terör örgüt elebaşı Abdullah Öcalan'a ev hapsi verilmesiyle ilgili tartışmaların hatırlatılması üzerine Ergin, ''Gerek mevzuat açısından gerek şu andaki yasal konum itibariyle böyle bir şeyin mümkün olamayacağını ifade ettim. Şu anda Türkiye'deki mevcut kanunlarımıza göre böyle bir şeyin olabilmesi mümkün değil'' diye konuştu.

Ergin, müebbet ağır hapis cezası almış kişilerin böyle bir hapis cezası almasının uygun olmayacağı kanaatinde olduğunu ifade etti.

Bu yöndeki iddiaların bir gazetede yer aldığını anımsatan Ergin, şunları söyledi:

''Yasalarımızın mümkün olmadığı söylendiğinde misafirimiz, bize yasa değişikliğinin mümkün olup olmadığını sormuştu. Türkiye'de bunun şartlarının olmadığını, konutta cezaların infaz edilmesine ilişkin düzenlemenin yasalarımızda olduğunu, ancak bu tip mahkumiyete çarptırılmış olanların bundan istifade edemeyeceğini söylemişizdir misafirimize. O da bunları ifade etmiş. Ancak gazetenin ön sayfasında sürece ilişkin bu gerekçeler konulmuş, olamayacağına dair tespitlerimiz de iç sayfalarda verilmiş. Yayıncılık açısından bunun değerlendirmesini sizlere bırakıyorum. Bizim cevabımız çok nettir. Böyle bir şöy söz konusu değildir.''

İkinci ''Ergenekon'' davasının tutuklu sanığı gazeteci Tuncay Özkan'ın cezaevindeki yerinin değiştirildiği, gazeteci Mustafa Balbay'dan ayrı bir blokta tek başına kaldığının belirtilmesi üzerine Adalet Bakanı Ergin, cezaevlerindeki uygulamaların, tamamen Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Yasa çerçevesinde ve buna bağlı olarak çıkarılan mevzuata göre yürütüldüğünü belirtti.

Cezaevlerinde bulunan tutukluların da mahkemeye sevk edildikleri sevk maddeleri dikkate alınarak cezaevlerinde birlikte ya da ayrı ayrı tutulmalarına karar verildiğini anlatan Ergin, şunları kaydetti:

''Bu kararı da infaz savcılıkları vermektedir. Balbay ve Özkan ile ilgili olarak yapılan uygulamanın esası şudur. 'Niçin birlikteydiler, neden ayrıldılar' sorusu sorulabilir. Silivri kampüsü içindeki fiziki imkanlar yetersizdi. Onun için bir arada bulunmaktaydılar. Orada yeni hizmete alınan bloklar, cezaevi üniteleri olmuştur. Dolayısıyla yasanın emredici hükmü, fiziki koşullar elverdiği sürece bu tür sanıkların, tutukluların ayrı ayrı barındırılmalarını emretmektedir yasa ve yönetmelik. Bundan kaynaklı bir uygulamadır. Tamamen yasanın ve tüzüğün uygulanmasına ilişkin husustur. Burada süreci belirleyecek olan da cezaevi idaresi ve savcılığıdır.''

Bir gazetecinin, ''Özkan ve Balbay'ın tecrit uygulamasına tabi tutuldukları iddia edildi'' demesi üzerine Ergin, cezaevlerindeki standartların, tutuklu ve hükümlülere göre ayrı ayrı uygulanmadığını, standartların genel olduğunu belirterek, bu standartların yurt dışı ve yurt içi insan hakları kurullarınca periyodik olarak değerlendirildiğini bildirdi.

Cezaevindeki uygulamaya yönelik bireysel şikayetlerin de Bakanlık tarafından değerlendirildiğini kaydeden Ergin, ''Silivri'deki standartların kişilere farklı uygulandığı yönündeki bir değerlendirmeye katılmam. Genel olarak Türkiye'deki aynı tip cezaevlerindeki uygulamaya paralel bir uygulamadır. Somut şikayetler olursa bunları titizlikle inceliyoruz'' dedi.

Bir gazetecinin, ''Tuncay Özkan'ın koğuş değişikliğinin 28 Şubata denk gelmesi, 'intikam mı alınıyor' şeklinde eleştirildi'' demesi üzerine Bakan Ergin, ''Böyle bir şey düşünüleceğini zannetmiyorum. Uygulama tamamen cezaevi savcılığı ve yönetimin uygulamasıdır. Yeni açılan ünitelerde, alp yapı çalışmalarının, fiziki koşulların hazırlanmasından sonra bu faaliyetler başlamıştır. Nakiller bir süreç içeresinde yapılıyor. Böyle bir hesap yapıldığına ilişkin iddiaları gazetede okudum. Kimsenin böyle bir şey düşüneceğini zannetmiyorum'' diye konuştu.

SÜHELY BATUM'UN 301'DEN YARGILANMASI TALEBİ
Zonguldak Cumhuriyet Başsavcılığının, TSK ile ilgili ''Kağıttan kaplan'' sözleri nedeniyle CHP Genel Başkan Yardımcısı hakkında Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 301. maddesi uyarınca soruşturma başlatılması için Adalet Bakanlığından izin talebinde bulunduğunun hatırlatılması üzerine Ergin, 301. maddeyle ilgili savcılıklardan çok fazla dosya geldiğini, bunların geliş sırasına göre incelenip, değerlendirilerek makam onayına sunulduğunu anlattı. Ergin, ''Bu çerçevede süreç işliyor. Şayet yetişirse ben görevden ayrılmadan bu konuyla ilgili bir karar vermeyi arzu ederim. Ama yetişmemesi halinde devlette devamlılık esastır. Benden sonra görevi yürütecek bakan arkadaşım bunu değerlendirecektir. Ancak yetişmesi halinde kendim de bu kararı verebilecek durumdayım'' dedi.

Sadullah Ergin, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, ''Silivri duruşmalarının TRT-3'ten canlı yayınlanması yönündeki önerisiyle ilgili değerlendirmesinin'' sorulmasına karşılık, böyle bir konunun Adalet Bakanlığının karar vereceği bir konu olmadığını, mahkemelerdeki yargılama usullerinin tamamen ilgili mahkemelerin tasarrufunda olduğunu söyledi.

Bakan Ergin, ''Sabancı suikastı sanığı Fehriye Erdal'ın öldüğü veya öldürüldüğü'' yönündeki iddialara ilişkin haberlerin hatırlatılmasına karşılık da bu tür haberlerin her tarafa çekilebileceğini, somut bilgiler olmadan bir değerlendirme yapmanın doğru olmayacağını ifade etti.

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu gündeminde bekleyen disiplin soruşturmalarının sonuçlanıp sonuçlandırılmadığı yönündeki soru üzerine de Ergin, HSYK'daki dairelerin kendi alanlarında çalışmalarına başladıklarını, birikmiş işlerin de seri şekilde, kısa sürede sonuçlandırılacağı kanaatinde olduğunu dile getirdi.

TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin konuyla ilgili açıklama yaptı
TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'a ev hapsi konusunda özel bir muamele yapılamayacağını, bunun, Anayasanın eşitlik ilkesine de aykırı olacağını söyledi.

Parlamentoda gazetecilerin sorularını yanıtlayan Şahin, terör örgüt elebaşı Abdullah Öcalan'a ev hapsi verilmesine ilişkin tartışmaların hatırlatılması üzerine, ''Türkiye'de ceza ve tevkif evlerinde hükümlüler ve tutuklular var. Bunlar aynı yasal statüye sahiptirler. İçlerinden birine özel bir muamele yapılamaz. Bu, Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olur'' dedi.

Şahin, ''terör örgütünün, eylemsizlik döneminin sona erdiği açıklaması'' ile ilgili soruyu da ''Bu, Türkiye'nin, devletin gündemi olamaz. Bir terör örgütünün ne yapacağı, ne karar alacağı Türkiye'yi ilgilendirmez. Ülkemiz, terörle mücadeleye, geçmişte olduğu gibi bugün de vatandaşlarımızın güvenliğini sağlamak için her şart altında devam eder'' şeklinde yanıtladı.

Suat Kılıç, "Bu konuda bizim ne düşüncemiz ne de hazırlığımız var"
AK Parti Grup Başkanvekili Suat Kılıç, ''terör örgütünün elebaşı Abdullah Öcalan'a ev hapsi'' tartışmalarına ilişkin; bağımsız yargısının verdiği hükümlerin yine bağımsız yargının tabi olduğu infaz yasaları çerçevesinde icra edildiğini belirterek, ''Bu konuda bizim ne düşüncemiz ne de hazırlığımız var'' dedi.

Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kılıç, yurt dışında yaşayan vatandaşların oy kullanmasıyla ilgili konunun senelerdir konuşulduğu halde, Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) inisiyatif kullanamadığını, hazırlıklarını yapamadığını ve yurt dışındaki vatandaşlara müjdeli haber veremediğini ifade etti.Hükümetin bu konuda üzerine düşen her şeyi yaptığını belirten Kılıç, bugünden itibaren YSK'nın bir talebi olması halinde bunları harfiyen karşılamaya hazır olduklarını söyledi.

Kılıç, ''Maalesef YSK, yurt dışındaki seçmenlere kapıları kapamıştır. Sandığa seçmen iradesinin daha geniş bir zeminde yansımasının altyapısını oluşturamamıştır. Büyük üzüntü duyuyoruz. Kullanılamayan her oy demokrasi açısından bir kayıptır'' dedi.

YSK'nın, birçok havalimanında ve bazı denizyolu kapılarında da oy kullanma imkanını oluşturamadığını belirten Kılıç, bir tek vatandaş bile yurda giriş yapacak olsa devletin imkanlarının orada sandık bulundurmaya yeterli olduğunu dile getirdi.

Kılıç, ''YSK daha yapıcı, olumlu, demokrasiye daha inanç ve saygı duyan, bütün insanların iradesinin sandığa yansımasına katkı sağlayan bir kurum olması gerekmektedir'' dedi.

Kılıç, bir gazetecinin, ''Abdullah Öcalan'ın ev hapsi'' tartışmasıyla ilgili sorusu üzerine, ''Böyle bir konu Türkiye'nin de bizim de gündemi değil. Türkiye'nin ceza yasaları bellidir, cezaların infazı hakkında kanun ve düzenlemeler de bellidir. Türkiye'nin bağımsız yargısının verdiği hükümler yine bağımsız yargının tabi olduğu infaz yasaları çerçevesinde icra edilmektedir. Bu konuda bizim ne düşüncemiz ne de hazırlığımız var'' diye konuştu.''Bu, seçimlerden önce eylemsizliğin devamı için bir şantaj olarak mı kullanılıyor?'' sorusu üzerine Kılıç, seçim öncesinde terör olaylarını tırmandırmanın, hesap kitap içerisinde olanların hesaplarına katkı sağlamadığını söyledi.

Kılıç, ''Türkiye'ye, Türk insanına düşman olan çevrelerin ekmeğine yağ sürecek girişimler karşısında hiç kimse el ovuşturmamalıdır. Türkiye'de seçimler silahların gölgesinde yapılmamalıdır. Bütün seçmenler de sandığa özgür iradeleriyle gidebilmelidir'' dedi.



AA