Ankara 26. Asliye Ceza Mahkemesindeki duruşmaya tutuksuz sanıklar Emniyet Amiri Gökhan Ayhan, polis memurları Nesip Söylemez, Ahmet Teke, şikayetçi Osman Paksüt ve tarafların avukatları katıldı.

Sanık Ayhan, savunmasında, olay günü Kızılay'da, daha önce kendisini tanıyan bir kişiyle karşılaştığını, bu kişinin akaryakıt kaçakçılığı ile ilgili kendisine bilgi vereceğini söylediğini, buluşma yeri olarak da Kavaklıdere civarını önerdiğini anlattı.

Bunun üzerine, amirlerinin bilgisi dahilinde, "Mustafa" adlı kişiyle buluşmak üzere Karum yakınına gittiğini, yanında diğer sanıkların olduğunu, aracı sanık Teke'nin kullandığını ifade eden Ayhan, 12.30 sıralarında Karum önüne vardıklarını, park yeri aramak üzere buradan araçtan indiğini, Kavaklıdere Tenis Kulübü önünde boş yer gördüğünü, arkadaşlarını da aracı oraya park etmeleri için yönlendirdiğini söyledi.

Arkadaşlarının ileriden (U) dönüşü yaparak geldiğini, ancak aynı sırada Ferda Paksüt'ün cipiyle boş yere park ettiğini anlatan Ayhan, bu sırada kendisinin 30 metre kadar uzakta bulunduğunu ve Ferda Paksüt ile sanık Teke'nin konuştuğunu gördüğünü belirtti.

Daha sonra arkadaşlarının dolaşarak, kulübün ilerisinde bir başka yere park ettiğini söyleyen Ayhan, birkaç dakika sonra Ferda Paksüt ile bir başka şahsın geldiğini, Ferda Paksüt'ün, arabanın içine bakıp, kapısını açmaya çalıştığını gördüğünü anlattı.

Ayhan, "Ben de olay yerine geldim, kendimi tanıttım, bir konu olup olmadığını sordum. Ferda Paksüt bana, 'Beni 2 aydır takip ediyorsunuz, devamlı plaka değiştiriyorsunuz' dedi. O sırada Osman Paksüt'ün geldiğini gördüm. Ferda Hanım, 'Yakaladım Osman, bizi 2 aydır takip edenler bunlar' dedi. Osman Paksüt, 'Kimsiniz? Polis memuru musunuz?' diye sorup, hamle edince, kimliğimi gösterdim. Kendisini tanıdığımızı ve görev için orada bulunduğumuzu anlattım" dedi.

Paksüt'ün dönemin Ankara Emniyet Müdürü Ercüment Yılmaz'a telefon açtığını, kendisinin ise görev yaptığı şube müdür yardımcısıyla telefonda görüştüğünü ifade eden Ayhan, amirinin talimatı doğrultusunda şubeye döndüklerini söyledi. Ayhan, aracın görüntü alma işlemleri için kullanıldığını, ancak o gün görüntü almadıklarını belirterek, aracın Teknik Takip ve İzleme Bürosunda kullanılan tek araç olduğunu ve bu yüzden idari diğer işler için de kullanıldığını bildirdi.

Diğer sanıklar

Sanık Söylemez ise aracı kulübün 100 metre kadar üstünde bir yere park ettiklerini, aracın arka camlarının kapalı olduğunu, kendisinin arkada oturduğunu kaydederek, aracı park etmelerinin ardından şoför Teke'nin de aracın arkasına geldiğini bildirdi.

Birkaç dakika sonra Ferda Paksüt'ün geldiğini anlatan Söylemez, aracın görüntü kaydedilecek işlerde kullanıldığını, monitör ve bilgisayar kasasının bulunduğunu, ancak kayıt işlerini yapacak diğer ekipmanın, olay günü araçta bulunmadığını, araç ile ses dinlemesinin ise teknik olarak mümkün olmadığını kaydetti.

Sanık Teke de tenis kulübünün yakınında park için boşluk olduğunu görünce, (U) dönüşüyle buraya geldiklerini, ancak kendilerinden önce bir başka aracın buraya park edildiğini, aracının şoförünün Ferda Paksüt olduğunu sonradan öğrendiğini ifade etti.

Ferda Paksüt'e, "Buraya park edecek misiniz?" diye sorduğunu, ardından arabayla devam ederek, tekrar (U) dönüşü yaptığını anlatan Teke, "Aracın görüntü alma özelliği var, ama o gün bunun için gerekli ekipman araca takılı değildi" dedi.

"Benzer araçlar gördüm"

Şikayetçi Osman Paksüt ise olayın gerçekleştiği günlerde Anayasa Mahkemesi'nin gündeminde AK Parti hakkında açılan kapatma davası olduğunu anımsatarak, davanın önüme nedeniyle yüksek mahkeme üyelerinin ne şekilde oy kullanacağı, daha önceki kararlardaki görüşleri gibi konuların kamuoyunda sık sık gündeme geldiğini belirtti.

O süreçte, bir kısmı hakarete varır nitelikte, kendisiyle ilgili haber ve fotoğrafların medyada yer bulduğunu ifade eden Paksüt, bu sebeple sosyal ilişkilerinin izlenip fotoğraflanabileceğini düşündüğünü bildirdi.

Olay öncesi süreçte, Kavaklıdere Tenis Kulübüne 3-4 kez gittiğini, birkaç defasında sanıkların kullandığının benzeri, ancak farklı plakalı araçları orada gördüğünü, bunlardan birinin plakasının 06 RBF ... olduğunu kaydeden Paksüt, Karum ve civarında, sanıkların kullandığına benzer ticari araçların pek olmadığını, bu yüzden dikkat çektiğini anlattı.

Olay günü, eşinin haber vermesi üzerine aracın yanına gittiğini, şoför mahallinde kimsenin olmadığını belirten Paksüt, arabanın içine bakmak ve kapısını açmak istediğini, ancak sanık Ayhan'ın buna engel olduğunu dile getirdi.

"Burada ne yapıyorsunuz? Beni mi takip ediyorsunuz?" diye sorduğunu, Ayhan'ın kim olduğunu bilmemesi ve silahlı olabileceğini düşünmesi sebebiyle elini Ayhan'ın beline atarak, silahlı olup olmadığını yokladığını anlatan Paksüt, "Bana, Emniyet Narkotikten olduklarını söyledi. Silahlı olmadığını belirtti ve 'Sizi takip etmemiz söz konusu değil' dedi. Dönemin Ankara Emniyet Müdürü Yılmaz'a telefon açarak, niçin orada olduklarını araştıracağımı söyledim ve 'Bir yere ayrılmayın' dedim. O sırada, olayı gören insanlar bizi seyrediyordu. Bu yüzden kulübe giderek Ercüment Yılmaz'a telefon açtım. Döndüğümde polisler gitmişti" dedi.

Bir süre sonra Yılmaz'ın geldiğini ve kulüpte konuyu konuştuklarını bildiren Paksüt, sanıklardan şikayetçi olduğunu ve savunmalarını inandırıcı bulmadığını belirtti.

Sanık Ayhan, Paksüt'ün sorusu üzerine, olayın ardından kendisine bilgi verecek "Mustafa" adlı kişiyle tekrar temas kurmadıklarını söyledi.

"Aracı Ayhan kullanıyordu"

Duruşmada Paksüt'ün eşi Ferda Paksüt ile Kavaklıdere Tenis Kulübünün güvenlik görevlisi Serdar Özkan tanık olarak dinlendi. Tanıklar, hazırlık aşamasındaki ifadelerini tekrarladıklarını bildirdi.

Tanık Ferda Paksüt, aracı sanık Ayhan'ın kullandığını söyleyerek, "Ben, diğer iki sanığı hiç görmedim" dedi. Ferda Paksüt, mahkemedeki sorular üzerine, polis aracının, kulüp girişinin 5-6 metre kadar ilerisinde olduğunu kaydetti.

Diğer sanık Özkan ise polislerin kullandığı aracın, Ferda Paksüt'ün aracı gelmeden olay yerinde bulunduğunu söyledi.

Cumhuriyet Savcısı, sanıkların savunmaları nedeniyle olayın meydana geldiği süreçte akaryakıt kaçakçılığına yönelik soruşturma yapılıp yapılmadığının Ankara Emniyet Müdürlüğü ile Ankara Cumhuriyet Başsavcılığından sorulmasını istedi.

Sanıkların olay günü kullandığı aracın içini şikayetçi ve eşine göstermediğinin, ayrıca kalmaları istenmesine karşın olay yerinden ayrıldıklarının beyan edildiğini anımsatan savcı, aracın dinleme ve izleme işlerinde kullanılıp kullanılmadığının bilirkişi tarafından araştırılmasını talep etti.

Savcı, olay günü kullanılan 06 MNM .. plakasıyla kullanılan, ancak resmi plakası 06 AA 10.. olan araç ile Paksüt'ün bildirdiği 06 RBF .. plakalı araçlarla ilgili Emniyete müzekkere yazılmasını istedi.

Mahkeme, sanıkların olay günü hangi işle görevlendirildiklerinin, olaydan önceki 30 gün içinde iş yerine ne zaman girip çıktıklarının, kendilerine özel GSM hattı tahsis edilip edilmediğinin, olay döneminde akaryakıt kaçakçılığına dönük bir soruşturma olup olmadığının araştırılmasına karar verdi.

Araçlarla ilgili bazı konuların da araştırılmasına karar veren mahkeme, duruşmayı erteledi. Sanıkların, "görevi kötüye kullandıkları" gerekçesiyle 1 yıldan 3'er yıla kadar hapis cezalarına çarptırılmaları isteniyor.



Cnn Türk