Bakanlık, kitapçığın ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu ve suç unsuru bulunmadığını vurguladı.

Radikal'in haberine göre; ‘Haklar ve Özgürlükler Cephesi’ üyesi bir grup genç, ‘Halk Anayasası Taslağı’ isimli bir kitapçık hazırlayıp dağıttı. Kitapçığın 1. maddesinde “Türkiye Cumhuriyeti’nin çeşitli etnik unsurların gönüllü birlikteliğinden oluştuğu” belirtilirken, 19. maddesinde “her halkın kendi kaderini serbestçe tayin etme hakkı olduğu”, geçici 7. maddesinde ise “Siyasi şubeler, MİT merkezleri ve gizli kontrgerilla üslerindeki tüm işkence aletlerinin halkın gözü önünde imha edileceği” ifadeleri yer aldı.

Anayasa kitapçığıyla ilgili olarak, 10 genç hakkında “terör örgütü propagandası yapmak” ve TCK’nın 301. maddesinde düzenlenen “Türklüğü, Cumhuriyeti, devletin kurum ve organlarını aşağılama” suçundan dava açıldı.

2 YIL 6 AY CEZA ÇIKTI
Savcı esasa ilişkin mütalaasında anayasa kitapçığında “her halkın kendi kaderini tayin hakkına” vurgu yapılmasıyla PKK propagandası yapıldığını, “MİT merkezleri, siyasi şubeler ve gizli kontrgerilla üslerindeki tüm işkence aletleri halkın gözü önünde imha edilecek” şeklindeki ibare nedeniyle de “devletin askeri ve emniyet teşkilatının alenen aşağılama” suçunun işlendiğini savundu.

Özel yetkili Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, 19 Temmuz 2011’de, anayasa kitapçığı nedeniyle gençleri “terör örgütü propagandası yapmak” suçundan cezalandırdı ve her birine 2 yıl 6 ay hapis cezası verdi.

‘ŞOKE EDİCİ BİLE OLSA DAVAYA GEREK YOK’
Mahkeme ayrıca, TCK’nın 301. maddesinde yer alan “Türklüğü, Cumhuriyeti, devletin kurum ve organlarını aşağılama” suçundan dava açmak için de Adalet Bakanlığı’ndan izin istenmesine karar verdi. Adalet Bakanlığı da Kasım 2011’de Bakan Sadullah Ergin’in imzasıyla mahkemeye gönderdiği yazıda gençler hakkında 301. maddeden dava açılmasına gerek olmadığını, söz konusu ‘anayasa taslağı metninin’ Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamında olduğunu vurguladı.

Bakanlığın yeni anayasa tartışmalarına da ışık tutacak kararında, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına atıf yapılarak, “Düşünce ve ifade özgürlüğünün sadece toplumda beğenilen, kabul gören, zararsız veya kayıtsızlık içeren bilgiler veya fikirler için değil, aynı zamanda kırıcı, şoke edici veya rahatsız edici olanlar için de geçerli sayıldığı” hatırlatıldı.

AVUKAT: SAVCILARA EĞİTİM
Sanıkların avukatı ve ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı, “Bakanlığın kararı doğrudur. Suç politikasını Adalet Bakanlığı belirler. Bakanlığın ‘ifade özgürlüğü kapsamındadır’ değerlendirmesine rağmen savcıların bu davaları açması kabul edilemez. Bakanlık savcıları bu yönde eğitmeli” dedi.

Bir dönem çok tartışılan TCK 301. maddede yapılan değişiklikle, soruşturma açmak, Adalet Bakanlığı iznine bağlanmıştı.

İNCİTSE DE ELEŞTİRİ HAKTIR
Adalet Bakanlığı, kararında, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde ifadeyi açıklama özgürlüğünün ‘sınır tanımayan bir değer’ olarak algılandığını hatırlattı:

“Böyle bir özgürlüğün halkın büyük bir kesimini rahatsız etse dahi koruma kapsamında kalacağı, yine anılan bildiride nefret ya da kin aşılamanın söz konusu olmadığı, esasen eleştiri haklarının, anayasamızda güvence altına alınan ifade özgürlüğünün doğal bir parçası olduğu, kişilerin bu hakkı kullanmaları sonucu ortaya koydukları düşüncelerin suç oluşturmayacağı, Yargıtay ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarında da belirtildiği üzere ağır, sert veya incitici nitelikte de olsa eleştiri hakkı kullanıldığında kişiye yaptırım uygulanamayacağı, bunun çoğulcu demokrasinin vazgeçilmez bir unsuru olduğu, bir hak olduğu anayasamızda düzenlenmiştir.”