Radikal - İsmail Saymaz

Polis sorgusunda susma haklarını kullandıkları öğrenilen Nedim Şener ve Ahmet Şık, savcı Zekeriya Öz’de adliyeye gelmesiyle akşam üzeri sorguya alındılar. Savcı Öz önce gazeteci Nedim Şener’in sorgusu gerçekleştirdi. Şener'in sorgusu yaklaşık 5 saat sürdü ve saat 21:15'te bitti. Savcı Zekeriya Öz, Nedim Şener'in ardında  gazeteci Ahmet Şık'ın sorgusuna başladı. Şık'ın sorgusu da yaklaşık 2 saat sürdükten sonra savcılık saat 23:00 sularında iki gazetecinin tutuklanmsı talebiyle nöbetçi mahkemeye sevkine karar verdi.

AHMET ŞIK'A 10 SORU
Ahmet Şık’a emniyette de 10 civarında soru sorulduğu öğrenildi. Avukatları, sorulan soruların, Şık’ın henüz basılmamış ve taslakları Odatv’de çıkan kitabıyla ilgili olduğu belirtildi. Nedim Şener ve Ahmet Şık, savcılıktaki sorgularına 3'er avukat katılıyor. Ahmet Şık’ın avukatlığını Fikret ilkiz, Bülent Utku ve Akın Atalay üstleniyor.

ŞENER 2009'DAN BERİ DİNLENİYORMUŞ
Tutuklanan Nedim Şener’e de emniyet ve savcılıkta 50 soru yöneltildi. Milliyet Gazetesi'nin haberine göre, emniyette susma hakkını kullanarak sorulara cevap vermeyen Şener hakkında 2009’dan itibaren teknik takip yapıldığı ortaya çıktı. Ayrıca 6 Mayıs 2009’da “M. Yılmaz” isimli bir kişi tarafından emniyete ihbar nitelikli bir e-posta gönderildiği, bu e-postada Şener’in “Ergenekon’un propaganda biriminde çok gizli bir görevli olduğu” iddiasının yer aldığı da anlaşıldı. Soruşturma kapsamında telefonları dinlenen Şener’in gazetedeki köşe yazılarında yer alan görüşleri ve çeşitli televizyon programlarında yaptığı konuşmalara ilişkin olarak da kendisine sorular yöneltildiği öğrenildi.

Şener’e Organize Suçlar Şube Müdürlüğü’nde “Ergenekon terör örgütüne üye olmak” suçlamasıyla yöneltilen 50 soru arasında meslektaşlarıyla yaptığı telefon görüşmelerine dair soruların da yer aldığı öğrenildi. Şener’e Ergenekon soruşturması kapsamında daha önce tutuklanan ve haklarında dava açılan sanıklardan kimleri tanıdığı, daha önce tutuklanan Odatv sitesi yöneticisi Barış Terkoğlu ile yaptığı bir telefon görüşmesi ve Odatv’nin sahibi Soner Yalçın da soruldu. 

İŞTE O SORULAR
SORU: 16 Şubat 2009’da Barış Terkoğlu ile yaptığınız telefon görüşmesinde Barış’ın, “Tamam o zaman biz sizinle hani hem şöyle bir tanışmış olduk” dediği, sizin “Soner abiyede selam söyleyin ne zaman isterseniz” dediğiniz tespit edilmiştir. Görüşmenin içeriğinden OdaTv ve Soner Yalçın’la samimi bir irtibatınız olduğu anlaşılmaktadır. Görüşmenin içeriğini açıklayınız.

Odatv internet sitesine yönelik soruşturmada bir bilgisayarda bulunan “Ulusal Medya 2010” başlıklı doküman ve içeriği de sorulan Şener’in Emniyet Müdürü Hanefi Avcı ve eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun’la yaptığı haber konulu telefon görüşmelerinin yanı sıra Avcı’nın “Haliç’te Yaşayan Simonlar” adlı kitapta Şener’in “yazdığı kısımlar” bulunup bulunmadığı da soruldu.

SORU: “Haliç’te Yaşayan Simonlar” isimli kitabın yazılması ile ilgili sizin ne tür çalışmalarınız oldu. Hanefi Avcı ile nasıl bir işbirliği yaptınız? 

SORU: Sabri Uzun ile aranızda karşılıklı çok samimi bir ilişkinizin olduğu anlaşılmıştır. Aranızdaki bu samimi ve yakın ilişkinin, Haliç’te Yaşayan Simonlar kitabına benzer yaptığınız kitap çalışmasının Sabri Uzun ismi ile çıkartılmaya çalışmasındaki rolü nedir?

Şener’e, Avcı’nın kitabının ikinci bölümünde Hrant Dink cinayetiyle ilgili karanlıkta kalan hiçbir yan olmadığının yazılı olduğu, fakat kendisinin katıldığı televizyon programlarında, yazdığı yazılarda ve katıldığı televizyon programlarında tam aksi yönde görüş beyan ettiği ifade edildi. Sorguda Şener’in buna rağmen katıldığı televizyon programlarında kitabı savunduğu anlatıldı.

SORU: Kitabın içerisinde sizin fikirlerinize aykırı görüşler olduğu halde kitabın şiddetli savunucularından olmanız OdaTv’de ele geçirilen notlarla birlikte değerlendirildiğinde, bu kitabın ikinci kısmının yazım aşamasında ciddi çalışmalarınızın olduğunu göstermektedir. Bu durumu nasıl açıklayacaksınız?

Şener’e katıldığı bazı televizyon programlarında Ergenekon davası, Hanefi Avcı’nın kitabı ve Hrant Dink cinayetiyle ilgili yaptığı bazı konuşmaları da soruldu. Şener’in üç ayrı haber kanalında katıldığı dört farklı programda yaptığı açıklamalar da sorulan sorulara referans olarak gösterildi. Birinci Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından İsmail Yıldız’a ait hard diskte çıkan notlarda yer alan “Hanefi Avcı’nın Nedim Şener mahlasıyla (takma adıyla) Çakıcı ve Uzanlar hakkında kitap yazdığı” iddiası hatırlatılarak, Hanefi Avcı ile birlikte bir kitap çalışması yapıp yapmadığı, ayrıca Avcı’nın da Çakıcı ve Uzanlar hakkında kitap yazıp yazmadığı soruldu.

Şener’e 27 Şubat 2011’de milletvekili İlhan Kesici’yle yaptığı bir telefon görüşmesinde, “Bir gazeteci evinde tek bir CD tutmaz mı, bilgisayar bulundurmaz mı? Ama bunların hepsini çıkardım attım, evde bir tane Zeki Müren CD’si bile kalmadı. Bütün bilgisayarları attım” dediği hatırlatılarak, “örgütsel veya illegal bir faaliyeti yoksa evindeki tüm dijital verileri yok etmesinin sebebi” soruldu. Yine bir başka görüşmede Şener’in sabit telefonla konuşmayı tercih etmesi sorgu sırasında “gizliliğe dikkat etmesi” şeklinde değerlendirildi ve bunun sebebi soruldu.

SORU: Evinizdeki tüm dijital verileri yok etme sebebiniz nedir? Sabit telefonla konuşmayı neden tercih ediyordunuz?

DÜNDAR'LA KONUŞMALARI DA SORULDU
Nedim Şener’e sorulan sorular arasında Uğur Dündar’la yaptığı üç telefon görüşmesi de var. Şener ile Dündar arasında 21 Temmuz 2009’da geçen ilk görüşmede Dündar Şener’e kitabını kendisinden habersiz çıkardığı için sitem ediyor. 23 Temmuz 2009’da yapılan görüşmede ise Dündar, kendisinin katılacağı bir ödül törenine bir arkadaşının da geleceğini, Şener’e bir dosyadan bahsedeğini ancak Şener’in daha sonra bu konuda telefonda kendisine hiçbir şey söylememesini söylüyor. Şener de “Tamam” diyor, Dündar da “Telefonda katiyyen konuşmayalım” diye Şener’i tekrar uyarıyor. Bu görüşmeden iki dakika sonra yapılan ikinci görüşmede de Dündar Şener’i o konuda sadece kendisiyle değil hiç kimse ile telefon görüşmemesini söylüyor.

SORU: Görüşmede gizliliğe dikkat etmenizin sebebi nedir?

Nedim Şener’e, Hanefi Avcı’nın Devrimci Karargah terör örgütüne yönelik soruşturmada tutuklandıktan sonra kendisine mesaj attığı belirtilerek, “Eşi ve gönül ilişkisi olduğu bayandan hemen sonra ve sadece size mesaj atmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusu da soruldu. 

Emniyetteki sorgunun ardından Ahmet Şık ve Nedim Şener'e isnat edilen "Halkı kin ve düşmanlığa sevk etme" suçu düştü. Ancak iki gazeteci "Ergenekon terör örgütüne üye olma" suçu nedeniyle tutuklanarak Metris Cezaevi'ne gönderildi. 

Emniyet’te tütün krizi 
Gözaltına alınan Odatv yazarlarından Müyesser Yıldız, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde avukatı Ali Altay ile sabah saatlerinde bir araya geldi. Yıldız, avukatı Ali Altay’dan sigara istedi. Ancak Altay, yasak olduğu gerekçesiyle sigara vermedi. Bunun üzerine Yıldız, Altay’ın elinden aldığı sigaranın tütünlerini çıkararak çiğnedi. Durumu fark eden polis ekipleri odaya girerek duruma müdahale etti. Avukat Altay dışarı çıkarıldı. Polis, avukat Altay hakkında “Gözaltındaki bir kişiye yabancı madde vermekten” tutanak tuttu. Ancak Altay, tutanağı imzalamadı. Bunun üzerine tutanağa avukatın imzalamadığına dair şerh düşüldü. Polis, çiğnediği maddenin tütün olup olmadığını belirlemek için kan ve idrar tahlili alacak. 

İDİL YOĞUN BAKIMA ALINDI
Ergenekon soruşturması çerçevesinde önceki gün gözaltına alınan Odatv Ankara temsilcisi gazeteci-yazar A. Mümtaz İdil, hastaneye kaldırıldı. Uzun süredir yemek borusu kanseri teşhisi nedeniyle tedavi gören İdil, bu rahatsızlığı nedeniyle İstanbul’a sorgulanmak üzere gönderilmemişti. Gözaltında tutulduğu Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde rahatsızlandı. Gece İbni Sina Hastanesi’nin acil servisine kaldırılan İdil, göğüs hastalıkları bölümün tedaviye alındı. (Radikal, dha, aa, anka)


Kozinoğlu Afganistan’da 
Öte yandan gözaltı kararı bulunan MİT’çi Kaşif Kozinoğlu’nun, geçen hafta Pakistan, oradan Afganistan’a geçtiği öğrenildi. Savcı Öz’ün, MİT’e Kozinoğlu’nun gözaltı kararını tebliğ ettiği, Kozinoğlu’nun, kısa sürede teslim olacağı belirtiliyor. Ergenekon soruşturması çerçevesinde önceki gün gözaltına alınan Odatv Ankara temsilcisi gazeteci-yazar A. Mümtaz İdil, hastaneye kaldırıldı. Uzun süredir yemek borusu kanseri teşhisi nedeniyle tedavi gören İdil, bu rahatsızlığı nedeniyle İstanbul’a sorgulanmak üzere gönderilmemişti. Ankara Emniyet’in de tutulmuştu.

Gazetecilere destek eylemi 
Ergenekon’un medya dalgasında gazetecilerin gözaltına alınmasını dün Adana, Muğla’nın Bodrum İlçesi’nde gazeteciler yürüyüşlerle protesto etti. CHP Gençlik Kolları üyeleri de Ankara’da Uğur Mumcu’nun öldürüldüğü yere karanfil bıraktı. Adana’da ağızlarını ve gözlerini siyah kurdelelerle kapatan gazetecilerin yürüyüşüne çevredekiler de alkışlarla destek verdi. Çukurova Gazeteciler Cemiyeti (ÇGC) üyesi yaklaşık 100 gazeteci, cemiyet binasında biraraya geldi. Gazeteciler, “Özgür basın susturulamaz”, “Cezaevinde gazeteci istemiyoruz”sloganları atarak, yaklaşık 500 metre uzaklıktaki Basın Anıtı’na kadar yürüdü. Yürüyüş, Sanatçılar Parkı’ndaki Basın Anıtı’nda son buldu. ANKARA/RADİKAL