Tarımcıoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: "Müdahale gibi algılanacak şekilde olaya taraf olamaz. HSYK Başkan Vekili'nin telefonunu açan savcının nasıl algıladığı önemlidir. 'Sicil numaranı ver' sözü trafik polislerini Doğu'ya sürmek için söylenen bir sözdür. HSYK Başkan Vekili bu sözü söylediyse bu yargıya baskıdır. Ne de olsa savcıların özlük dosyaları HSYK'nın elindedir.

Onlar da insandır yükselmek isterler, terfi ve tayin isterler. Bu anlamda oradan gelecek her telefon 'eko' yapabilir. Bu anlamda teselsül halinde bir ihsas-ı rey var. Kast-ı mahsusa ile bir ihsas-ı rey var. Örtülemeyecek şekilde görülüyor."

Özbek'in savcıyla konuşurken sicilini sormasa dahi sesinin tonunun bile çok önemli olduğuna dikkat çeken Tarımcıoğlu, "Kelimelere yaptığı vurgu önemlidir. Asıl algılamayı telefonla konuşan savcı yapacaktır. O da durumu tutanakla tespit ettiyse yargı görevi yapanı etkileme suçudur. Yargıya telkin, tavsiye ve tehdidin cezası vardır. Zaten anayasal bir suçtur.

Anayasa'nın 138. maddesinde 'Hiç kimse hakim ve savcılara yönlendirmede bulunamaz' diyor. Buna HSYK da dahildir. HSYK alelacele apar topar bir karar aldı. Bu direkt ihsas-ı reydir, yetki aşımıdır. Hiçbir kanun ve anayasa maddesi bu hakkı vermemektedir. Durumdan vazife çıkartıp olaya müdahale ettiler. Görev devam ederken yetkilerini aldılar." şeklinde konuştu. ANKARA ZAMAN