İddianameye göre, 2014 yılında 18 yaşında olan K.Ç., facebooktan tanıştığı 21 yaşındaki M.N.E.'nin tecavüzüne uğradı. Bir süre sonra genç kıza internetten ulaşan şüphelinin arkadaşı V.B., "Ne yaşadığınızı biliyorum. Teklifimi kabul etmezsen ailene anlatır, seni rezil ederim" diyerek, K.Ç.'nin kendisiyle birlikte olmasını istedi. Tehditle işyerine çağırdığı mağdura şiddet uygulayıp, cinsel istismarda bulunan V.B., bir süre sonra genç kızı "Yaşadıklarımızın hepsini videoya çektim. Gelmezsen internette yayarım" diyerek yeniden işyerine çağırdı.

Birden fazla kez bıçak tehtidiyle tecavüz

Hazırlanan iddianamede, şüphelinin tehdidi nedeniyle internet kafeye giden mağdurun bir kez daha tecavüze uğradığını belirten savcı, V.B.'nin mağdura birden fazla kez bıçak tehdidi ile şiddet uygulayıp, cinsel istismarda bulunduğunu kaydetti. Mağdurun daha sonra şüpheliler hakkında şikayetçi olduğunu belirten savcı, iki şüphelinin 'Cinsel istismar' ve 'Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma' suçlarından 14'er yıldan 36'şar yıla kadar hapisle cezalandırılmasını istedi.

Düğün yapıp dini nikahla evlendi

İddianamenin kabulünün ardından, soruşturma sürecinde tutuklanan ve bir ay sonra serbest bırakılan sanıklar V.B. ve M.N.E.'nin tutuksuz yargılaması Diyarbakır 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapıldı. Mağdur K.Ç. mahkemede verdiği ifadesinde, her iki sanıktan şikayetçi olduğunu belirterek şunları söyledi:

"Sanık V.B. benimle bir çok kez zorla cinsel ilişkiye girdi. En sonunda şikayetçi oldum. Sanık tutuklandıktan sonra annesi yanıma geldi. Şikayetten vazgeçersem beni oğluyla evlendireceğini söyledi. İstemiyordum ama ailemin zor durumda kalmaması için kabul ettim ve şikayetten vazgeçtim. Sonra düğün yapıp, evlendik. Resmi nikah yapacaklarını söylediler, ancak yapmadılar. 23 gün evli kaldıktan sonra da babamın evine gönderdiler. Düğünde çekilen fotoğrafları mahkemeye delil olarak sunmak için böyle bir senaryo planlamışlar. Sanığa sevmediği halde niye benimle evlendiğini sorduğumda, 'Ben 23 yıl, 25 yıl niye yatayım? O yüzden evlendim' dedi. Sanık ve ailesi beni istemediklerini söyleyip, gönderdiler."

20 bin lira başlık parası verdim

Sanıklardan V.B. ise duruşmadaki ifadesinde, mağdur ile evlilik kararı aldıklarını belirterek, "Ben mağdura zorla sahip olmadım, kendi rızasıyla yanıma gelirdi. Kesinlikle zorlama olmadı. Dini nikahla evlendik. Evlendiğimizi kanıtlayan fotoğrafları mahkemeye sundum. Ayrıca 20 bin lira başlık parası verdim.15- 20 gün benim evimde kaldı. Daha sonra ailesi götürdü" dedi.

Beraat ve düşme kararı

Kararını açıklayan Mahkeme, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden sanıkların 'Cinsel istismar' ve 'Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma' suçlarından beraatlerine hükmetti. Sanık V.B. hakkında 'Cinsel istismar' iddiasıyla açılan davanın 'Reşit olanla cinsel ilişki' suçunu oluşturduğunu belirten mahkeme, bu suçun şikayete bağlı olduğunu ve mağdurun soruşturma aşamasında şikayetten vazgeçtiğini belirterek, düşme kararı verdi.

Kadın hakim, mahalle baskısına dikkat çekti

Mahkemenin kadın hakimi Ayşegül Özaltun Baba, beraat ve düşme kararına muhalefet şerhi koydu. Muhalefet şerhinde sanıkların kendilerini kurtarmaya yönelik ifadelerine itibar edilmemesi gerektiğini belirten Kkadın hakim, tecavüzcüsü ile evlenen mağdurun aile ve sosyal baskılardan dolayı ilk zamanlarda şikayetçi olmadığını kaydetti. Muhalefet şerhinde şöyle dedi:

"Yargılama sırasında mağdurla sanığın nikahsız olarak evlendikleri anlaşılmıştır. Mağdur, mahalle baskısı ve ailesini daha fazla mağdur etmemek için evlenmeyi kabul ettiğini, bu nedenle şikayetten vazgeçtiğini, sanıklarla yaşadığı ilişkilerinin zora dayalı olduğunu defaten tekrar etmiştir. Dava sürecinde evlenmiş mağdurun, eşi olan sanık hakkında şikayetten vazgeçmesi, önceki beyanlarından sapması olağandır. Bunun aksini beklemek veya mağdurun beyanlarında çelişki olduğunu düşünmek olağan dışıdır. Sanık, düğünden sonra gerçek kastının kendisini suçtan kurtarmak olduğunu mağdura söylemiştir. Sanığın kendisini suçtan kurtarmaya yönelik çelişkili beyanları ortadadır. Yaşananları ailesine anlatmak veya videosunun olduğundan bahisle mağdurenin iradesinin kırılması mümkündür. Mağdurenin baştan beri samimi ve tutarlı beyanları dikkate alındığında sanıklar hakkında verilen düşme ve beraat kararına katılmıyorum."