İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki küçük salonda görülen duruşmada savunma yapan İşçi Partisi Öncü Gençlik Genel Başkanı tutuksuz sanık Tunç Akkoç, kendisine yönelik suçlamaların tamamının siyasi parti faaliyeti olduğunu öne sürdü.
Sanık Akkoç, Öncü Gençlik olarak yaptıkları faaliyetlerin yürüyüş, basın açıklaması, toplantı, miting, üniversite yerleşkesinde sosyal, siyasi etkinlikler ve dergi yayın faaliyeti olduğunu söyledi.
Bu faaliyetlerin tamamını izinli ve kendisinin yürüttüğünü kaydeden Akkoç, amaçlarının Atatürk Devriminin değerlerini yaymak, Türkiye halkının her koşulda çıkarlarını savunmak, vatanın bağımsızlığı ve bütünlüğü için siyasi mücadele yürütmek, halkı ve Türk gençliğini aydınlatmak, bu fikirleri yaymak, örgütlenmek olduğunu anlattı.

Sanık Akkoç, savcıların iddianameye yazdığı faaliyetlerle uyuşmayan bir iddia ortaya attıklarını savunarak, ''Toplumda kriz, kaos, karışıklık çıkarmak, provokatif eylemler düzenlemekle suçlanıyoruz. Bunlar mesnetsiz, dayanaksız, temelsiz, gerçeklerden ve olgulardan kopuk iddialar ve imalardır. Bu imalarla ilgili en ufak bir telefon görüşmemiz, bir söylememiz ya da yazılı bir belge yoktur'' diye konuştu.
2007 yılında Türkiye Gençlik Birliği (TGB) ile düzenledikleri 'Mehmetçik Yürüyüşü''ne yüz binlerce üniversite öğrencisinin katıldığını vurgulayan söyleyen, duruşmada bu eylemle ilgili özel bir kanalda yayımlanan haberin görüntülerini izlettirdi.

''Mehmetçik eylemleri''nin, Türkiye'nin birliğine, bütünlüğüne, Türk-Kürt kardeşliğine hizmet eden, bölücü teröre en etkili ve anlamlı cevap niteliğinde eylemler olduğunu savunan Akkoç, ''Biz eğer bir kaos ortamı yaratmak isteseydik burada yüz binlerce genç vardı. Kimsenin burnu bile kanamadı. Nerede karışıklık- Nerede kışkırtma-'' diye sordu.

-''Allah rızası için okuduğum kitaplardan bazılarını verdim''

Tutuksuz sanık Süleyman Solmaz ise iddianamede belirtilen suç tarihlerinde taksi şoförü olarak çalıştığını ifade ederek, hakkındaki suçlamaları kabul etmedi.
Sanıklarından sadece Teğmen Mehmet Ali Çelebi'yi tanıdığını belirten Solmaz, şöyle devam etti:
''Takside çalıştığım bir gün Mehmet Ali Çelebi, taksiye bindi. Kendisini muhasebeci olarak tanıttı. Beni sakallı görünce dini konularda yardım isteyerek telefon numaramı aldı. Kitap verip veremeyeceğimi sordu. Ben de Allah rızası için kendisine, okuduğum kitaplardan bazılarını verdim. Ancak sonradan teğmen olduğunu öğrendim, benim hakkımda istihbarat topluyormuş. Kendisi ile sadece iki kez görüştük. İlkinde yardım istedi. İkincisinde ise ona kitap verecektim. Çelebi, bana sohbetlerimiz olup olmadığını sordu. İkinci buluşmamızda da fotoğraflarımız çekilmiş. Ancak ben söz konusu fotoğraflardan haberim yok hiç görmedim.''

Sanık Solmaz, ''Hizbul Tahrir'' örgütüne üye olduğuna ilişkin iddiaları da kabul etmeyerek tahliyesini talep etti.
Sanık Siyami Yalçın da dava açıldığından beri kendisi ve ailesinin üzerinden silindir geçmiş gibi olduğunu, artık dostlarının kendisini aramadığını söyledi.
Basında iş adamı olduğuna ilişkin haberler çıktığını oysa özel bir firmada sabit maaşla çalıştığını belirten Yalçın, 11 ay 5 gün cezaevinde kaldığını ve bu süreçte 3 kez kalp krizi geçirdiğini ifade etti.

''Şu anda yarım adamım, 50 metre ancak yürüyebiliyorum'' diyen Yalçın, çok fazla yaşayacağını düşünmediğini, bu nedenle bir an önce Umre'ye gitmek istediğini, ancak yurt dışı çıkış yasağı nedeniyle gidemediğini kaydederek, hakkındaki yasağın kaldırılmasını talep etti.
''Ergenekon Terör örgütü'' ismini soruşturma sırasında duyduğunu iddia eden Yalçın, ömrü boyunca hiçbir örgüte üye olmadığını, sadece bir dönem Ticaret Odasının üyesi olduğunu belirtti.
Duruşma, tutuksuz sanıkların savunmalarının alınmasıyla devam ediyor.
Bu arada duruşmanın öğleden sonraki bölümüne CHP milletvekilleri Mahmut Tanal, Adnan Keskin ve Hurşit Güneş de izleyici olarak katıldı.



AA