AİHM, uzun yargılama süresi nedeniyle Türkiye'yi haksız buldu. 21 Eylül 1989 tarihinde arazi mülkiyeti konusunda Seferihisar Kadastro Mahkemesi'ne başvuran Hatice Güzeler, Birol Güzeler, Kamil Güzeler ve Oya Güzeler'in davası 18 Eylül 2006 tarihinde, tam 17 yıl sonra kesinleşti. Yargılama süresince kadastro davalarını incelemekle görevli sadece bir hâkimin bulunduğuna dikkat çekilen kararda, dosyanın 17 yıllık yargılama süresince sadece 8 kez hakim karşısına çıktığı vurgulandı. Kadastro Mahkemesi yargılamanın başlamasından 5 yıl ve 5 ay sonra kesif (yerinde inceleme) yapılmasına karar verildiğine dikkat çekilen kararda keşfin ise kararının alındığı tarihinden itibaren 9 yıl, 4 ay sonra gerçekleştirildiği kaydedildi. Davada kadastro mahkemesinin, veraset ilamı verme yetkisine kullanmak yerine, taraflara sulh hukuk mahkemesine başvurmaları için süre verdiğine dikkat çekilen kararda, bu durumun da 6 yıllık bir gecikmeye neden olduğunun altı çizildi. Yargılamanın uzunluğundan şikayet eden Hatice Güzeler, Birol Güzeler, Kamil Güzeler ve Oya Güzeler de AİHM'e başvurarak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde yer alan "makul süre"nin aşıldığını belirtti ve tazminat talebinde bulundu. Davanın 21 Eylül 1989 tarihinde başladığı ve 2006 yılında tam 17 yıl sürede tamamlandığına dikkat çeken AİHM, davada yargılama süresinin uzun olduğuna ve "makul süre" şartı ile uyumlu olmadığına kanaat getirdi. AİHM, Türkiye'nin uzun yargılama nedeniyle mağdurlara 14 bin 400 Euro manevi tazminat ödenmesine karar verdi.
 
-TAZMİNAT TALEBİ 13 YIL 8 AYDA KARARA BAĞLANABİLDİ-
 
AİHM'in gündemine yansıyan ve Türkiye'ye tazminat cezası getiren ikinci davanın yargılaması ise tam 13 yıl sürdü. 2 Mayıs 1994 tarihinde bir gemi kazasında hayatını kaybeden Ahmet Celil Erkızan'ın eşi Fatma Erkızan ve çocukları Hakkı Bolkan Erkızan ile Haydar Burak Erkızan, 11 Ocak 1995 tarihinde Milas Asliye Hukuk Mahkemesine kaza nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası açtı. Milas Asliye Hukuk Mahkemesi 3 Kasım 2003 tarihinde tazminat taleplerini kısmen kabul etti. Dava temyiz edilince Yargıtay, 1 Temmuz 2004 tarihinde yargılamanın iş mahkemesinde yapılmadığı gerekçesiyle bozdu. Bozma gerekçeleri dikkate alınıp yeniden yapılan yargılama sonucunda Yargıtay, 21 Şubat 2006 tarihinde davayı kabul eden İş Mahkemesi'nin kararını yeniden bozdu. İş Mahkemesi, Yargıtay'ın karar bozma kararı doğrultusunda 16 Temmuz 2007 tarihinde davayı kısmen kabul etti ve karar 2008 yılında, davanın açıldığı tarihten tam 13 yıl 8 ay sonra kesinleşti. Bir davanın süresinin makul niteliğinin, davanın koşullarına, mahkemenin içtihatları ile kabul edilen kriterlere, özellikle davanın karmaşıklığına, mağdur ile yetkili makamların tutumuna ve ilgililer için ihtilaf konusu davanın içeriğine bakılarak değerlendirildiğine dikkat çeken AİHM yargılama sürecinin uzun olduğuna ve "makul süre" şartı ile uyumlu olmadığına kanaat getirdi. AİHM, Erkızan'ın eş ve çocuklarına manevi tazminat olarak 9 bin 600 Euro, yaptığı masraf ve giderler için de 2 bin 500 Euro ödenmesinin uygun olduğuna karar verildi.

-8 YILDA GELEN ADALET-
 
AİHM'in gündemine yansıyan üçüncü davanın yargılaması ise tam 8 yıl sürdü. Eşini trafik kazasında kaybeden Nezaket Demiroğlu, 7 Haziran 2000 tarihinde Tosya Asliye Hukuk Mahkemesi'nde tazminat davası açtı. Dava süresince 8 adet bilirkişi raporu alındı. Dava, Tosya Asliye Hukuk Mahkemesi'nde 9 Kasım 2006 tarihinde sona erdi. Karara itiraz edilince dosyayı inceleyen Yargıtay, yerel mahkemenin kararını bozdu. 2008 yılında karar düzeltme talebinde bulunan Demiroğlu'nun istemi kabul edildi ve Yargıtay, 13 Ekim 2008 tarihinde kararı sonuçlandırdı. Dava uzun yargılama süresi nedeniyle AİHM'in gündemine taşındı. AİHM, Türk mahkemelerinin verdiği tazminat miktarının yargılamada geçen sürede değerini yitirdiğini savunan Nezaket Demiroğlu'nun başvurusunu kabul edilebilir buldu. AİHM, Türkiye'nin uzun yargılama nedeniyle mağdurlara 4 bin 200 Euro manevi tazminat ödenmesine karar verdi. (ANKA)
(YE/OE)