Adalet Bakanı Ergin, Ceza Muhakemesi Kanunu’ndaki tutukluluk sürelerini sınırlayan maddelerin yürürlüğe girmesinin ardından yaşanan tartışmalar konusunda önemli açıklamalar yaptı.

Vatan gazetesinde yer alan, Kemal Göktaş imzalı haberin ayrıntıları şöyle...

Tahliye edilecek tutuklu sayısının bini geçmeyeceğini söyleyen Ergin, bu dosyaların dörtte üçünün Yargıtay’da olduğunu ancak Yargıtay’ın bu dosyaları öne almama konusunda “ısrarlı direnişi” olduğunu savundu.

Ertemele mümkün müydü?

Ergin, tutukluluk sürelerini sınırlayan ve 31 Aralık günü yürürlüğe giren maddenin yürürlük tarihinin neden ertelenmediği sorusuna, “Yürürlük tarihi elbette ertelenebilirdi. Ama ertelenseydi bu defa ‘Uzun tutukluluk yetmedi, bir daha uzatılıyor’ denecekti. AİHM’de bu kadar ihlal kararı verilirken böyle bir uzatma kararı nasıl algılanacaktı?” yanıtını verdi. Ergin şöyle devam etti: *Tartışmaların temelinde şu var: Tutukluluk süresini dolduran sanıkların olduğu dosyaların 4’te 1’i yerel mahkemelerde, 4’te 3’ü ise Yargıtay’da. Ancak Yargıtay’da bu dosyaları öne çekip bir şey yapmama konusunda ısrarlı direniş var. Burada maharet yargılama sürelerini kısaltmaktır. 57 bin kişi tahliye olacak filan deniyor. İlgisi yok. Bizim Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) üzerinden baktığımızda bu sayı 1000’e ulaşmayacağını görüyoruz.”

“Şişme yüksek yargıda”

Ergin, daha önce 1 Nisan 2008 olan hükmün yürürlüğe giriş tarihinin 31 Aralık 2010’a uzatıldığının hatırlatılması üzerine “Bunu bu şartlarda uzattığımız takdirde ardı gelmezdi. Kurumlar kendilerine çeki düzen vermek zorunda. Şişme yüksek yargıda. Bu şişmeyi önleyecek bazı tedbirleri almak için adım atıyoruz. Ayrıca yargılama süresini kısaltacak tedbirler alacağız” dedi.

Hizbullah tahliyeleri...

Ergin, 188 cinayetten sorumlu tutulan Hizbullah ana davası sanıklarının tahliyesine ilişkin kamuoyunda oluşan rahatsızlığın hatırlatılması üzerine şunları söyledi: “Tahliye edilenler arasında Dev-Sol, DHKP-C, PKK, Hizbullah sanıkları var. Yani yok yok. Durum böyleyken ‘DHKP-C çıkabilir, Hizbullah çıkamaz’ denebilir mi? Bizim için insan hayatına kastedenlerin adı ne olursa olsun fark etmez. Katil, katildir.”

Radikal düzenlemeler yolda

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, yasanın yürürlüğe girmesinden önce uzun tutukluluk süreleri eleştirilirken şimdi tahliyelerin eleştirildiğine dikkat çekerek, “29-30 Aralık‘ta kolektif biçimde ‘Bu kadar uzun tutukluluk süresi olmaz’ deniyordu. Biz bu tutukluluk süresini sınırlandıran hükümleri 2005’te getirdik. Yargı da kendini ona göre dizayn etmeliydi. Yerel mahkemelerdeki yargılamaların uzunluğu konusunda ciddi tedbirler almak gerekiyor. Bu konuda süreyi kısaltan tedbirleri behamahal alacağız. Bu tedbirleri yakında açıklayacağız. Bu konuda basının da desteğini bekliyoruz. Mutlaka buradaki aksayan noktaları çözecek radikal adımlar atılması gerekiyor. Ama bu adımları attığımızda da kim bilir neler söylenecek?” diye konuştu.

"Tahliyelerde 40 bin rakamı doğru değil"

Bakan Ergin, NTV'de canlı yayına katılarak tahliyelere ilişkin değerlendirmelerde de bulundu.

Ergin, CMK'nın tutukluluk sürelerini yeniden düzenleyen 102. maddesinin yürürlüğe girmesiyle tahliye olabilecek tutuklu sayılarının tarihe göre değişebileceğini belirtti. "40 bin rakamı kesinlikle doğru değil" diyen Ergin, "Radikal tedbirler alınmazsa bu rakam 2 bin olur, 3 bin olur. Burada tıkanıklık yüksek yargımızda" ifadesini kullandı.

Bir davanın ağır ceza mahkemesinde ortalama bin 622 günde bitirildiğini, bu davanın ilk derece mahkemesindeki yargılama ve savcılık soruşturmasının 580 günde bitirildiğini, aynı dosyanın da bin 42 gün yüksek yargıda beklediğini anlatan Ergin, bir dava dosyasının ortalama 473 gün Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nda beklediğini, dosyanın ilgili ceza dairesinde de 399 gün kaldığını vurguladı.

Bakan Ergin, bu sürenin azaltılması için çalıştıklarını, Adalet Bakanlığı'nın projelerinin ve planlarının bu yönde olduğunu ifade ederek, "Bugün itibariyle tutuklu toplam 953 kişi civarında bu düzenlemeden istifade edebilecek gibi, ilk derece mahkemelerinden bu düzenlemeden yararlanan kişi sayısı 280 civarındadır. 40 bin rakamı kesinlikle doğru değil. Radikal tedbirler alınmazsa bu rakam 2 bin olur, 3 bin olur, 2014'te daha fazla da artabilir. Burada tıkanıklık yüksek yargımızda" diye konuştu.