İSTANBUL (A.A) -
İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada savunmasını yapan Atman, ''Bana yöneltilen ve iğrenç bir organizasyon ürünü olduğu son derece açık olan suçlamayı asla kabul etmiyorum. Kaba sahtekarlık niteliğindeki bu oluşum içinde yer alarak şahsımı, insanlık onurumu ve aile yaşamımı karalayan, çalan her kişi ve kurumdan sonuna kadar şikayetçiyim ve bunun takipçisi olacağım'' diye konuştu.
40 yıllık meslek hayatında hak, hukuk ve adalet ilkelerine uygun hareket etmeye özen gösterdiğini belirten Korgeneral Atman, ''Bu süre içinde hiç kimseden iddianamedeki suçlamaya yönelik yazılı, sözlü veya ima yoluyla emir almadım ve kesinlikle vermedim'' dedi.
Hakkındaki belgelerin düzmece ve sahte olduğunu savunan Atman, ''Sadece adımın yazıldığı, ancak imzamın olmadığı, nerede ve kimin bilgisayarında yazıldığı belirsiz, evrensel hukuk kriterlerine göre delil niteliği taşımayan dijital verilerle neden burada olduğumu anlamak ve izah etmek mümkün değildir'' diye konuştu.
Atman, Diyarbakır 2. Taktik Hava Kuvvet Komutanlığı görevinde bulunduğu sırada, Bandırma 6. Ana Jet Üssü'nde bulunan Beyazıt Karataş ile sözde bir dijital yazışmanın suç delili olarak kullanıldığının belirtildiğini ifade ederek, şunları kaydetti:
''Benim yazdığım iddia edilen word belgesi üzerindeki çalışmaya Diyarbakır'da 5 Mart 2003'te başlıyorum, 7 Mart'ta tamamlayarak o dönemde henüz TSK'de mevcut olmayan veya nasıl iletildiği sadece bu paçavrayı hazırlayan sahtekarlar tarafından bilinen yollar vasıtasıyla birilerine gönderiyorum. Ben 6 Mart'ta Diyarbakır'da yazıyı yazarken, Bandırma'da 6. Ana Jet Üssü Harekat Komutanı Beyazıt Karataş, bana cevap yazmaya başlıyor. Yani ben henüz Diyarbakır'dan yazımı göndermeden Karataş, büyük bir öngörü veya telepati yoluyla benim yazımın varlığına ve içeriğine ulaşarak ve benim yazımı dayanak göstererek bana cevap yazmaya başlıyor.''
Suçlanmasına kaynak olan dijital kayıtlara ilişkin İstanbul Emniyeti'nden 2 ayrı birim tarafından inceleme yapıldığını ifade eden Atman, ''İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ve Bilişim Suçları Şube Müdürlüğünün yaptığı inceleme ve veriler bu düzenbazlığı doğrulamaktadır. Bu 2 rapor arasındaki çelişkili zaman bilgileri ve içerikleri de incelenmesi gereken ayrı bir sahtekarlık konusudur'' dedi.

-CHP'li Milletvekillerinin açıklamaları-

CHP İstanbul Milletvekilleri Nur Serter, Umut Oran ve Ali Özgündüz de duruşmayı izledi.
Serter, duruşmaya verilen arada Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi önünde yaptığı açıklamada, şunları kaydetti:
''Bundan sonrada CHP'den görevlendirilen 3 milletvekili olarak bu davayı düzenli bir şekilde izlemeyi sürdüreceğiz. Burada ne olup, ne bittiğini yıllardır çok iyi biliyoruz ve gözlemliyoruz. Burada aslında TSK'ya yönelik yapılan bir siyasi darbenin davası görülmektedir. Burada üretilen sahte delillerle TSK'nın son derece değerli üst düzey komutanları ve mensupları bir kafes içerisinde tutulup, onların bilgi ve birikiminden Türkiye yoksun bırakılmaktadır.
Burada insan haklarından ve adaletten söz etmek mümkün değildir. Burası daha önce CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun da ifade ettiği gibi bir Silivri toplama kampıdır. Bugün Silivri toplama kampının TSK mensuplarını yargıladığı davayı gözlemledik. Burada çiğnenen hukuku içimiz burkularak ve acıyla izledik.''
Milletvekillerinden Ali Özgündüz de buradaki yargılamanın ters yüz edildiğini, usul dışına çıkıldığını öne sürerek, ''Savcılık suça ilişkin delilleri ortaya koyar. Savcılık sanığın aleyhine ve lehine olan delilleri de toplamakla yükümlüdür. Burada lehte delil toplanmamış, aleyhte toplanmış bir kısım sahte delilleri sanıklar çürütmek ve suçsuzluklarını ispatlamak için çırpınıyorlar. Bunu gördüm. Herkes çaresizlik ve yalnızlık içinde. Mahkemeye saygı içinde sanıklar adalet beklemektedirler. Bu davanın temeli yoktur, çürüktür'' dedi.
Umut Oran da ''Ortada çok büyük bir hukuksuzluk ve insan hakları ihlalleri var. Özgürlüklerin kısıtlandığı bir ortam var. Şu anda içerde yatan herkes masum. Hiçbirinin suçluluğu ispat edilmemiş durumda. İnatla ve zorla bu suçsuzluklarını ispat ettirmeye çalışıyoruz. 21. yüzyıl Türkiyesine yakışmıyor'' diye konuştu.
CHP olarak görevlerinin bu konuda iktidarı uyarmak olduğunu belirten Oran, ''İktidarın bu konuda gerekli yasal düzenlemesini yapmasını sağlamak. Bu ayıptan Türkiye'yi kurtarmak. Bu çalışmaları CHP olarak mecliste sürdüreceğiz. Kamuoyunu bu konuda bilgilendireceğiz'' dedi.