Gül, "Türkiye'de Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Uygulamalarının Geliştirilmesi Projesi"nin bir otelde düzenlenen kapanış toplantısına katıldı.

Projenin Türkiye için çok önemli olduğunu belirten Gül, 2014'te başlayan projenin son derece başarılı geçtiğini söyledi.

Bakanlık olarak projenin ortaya koyduğu bütün sonuçların takipçisi olacaklarını bildiren Gül, gerekli mevzuat uygulamalarını da dikkatle izleyeceklerini vurguladı.

"Hukuk devletinin şartları arasında bulunan adalete erişim, hak arama hürriyetinin ayrılmaz bir parçasıdır." diyen Gül, adalete erişimin iyileştirilmesinin, sistemi oluşturan kurum ve kuruluşların etkili işleyişi açısından gerekli olduğunu dile getirdi.

Türkiye'nin hem adaletin kalitesini hem de adalete erişimi geliştirmeye çalışan bir ülke olduğunun altını çizen Bakan Gül, dünyadaki birçok ülke gibi Türkiye'nin önünde de arabuluculuk sisteminden faydalanabileceği çeşitli ekonomik ve sosyal konuların olduğuna dikkati çekti.

Gül, alternatif çözüm yöntemlerinin yargının iş yükünün azaltılması hedefine ciddi katkılar sağladığını bildirerek, "Böylece hem yargılama süreleri hız kazanmakta hem de verilen kararların kalitesi artmakta ve yargıya güvende daha güçlü bir şekilde tesis edilmektedir." ifadesini kullandı.

"Arabuluculuk müessesi hukuk sistemini ileri bir seviyeye taşımakta"

"En kötü anlaşma en iyi davadan iyidir" sözünü örnek vererek, bu sözün toplumda sorunların uzlaşıyla çözülmesi yönündeki anlayışı çok iyi yansıttığını belirten Gül, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Arabuluculuk kurumuna gereken önemi vermemek her türlü maliyete açık olan bir eksikliktir. Burada en fazla da toplumsal maliyet söz konusudur. Yargı yolu belli ölçüde masraf gerektiren, zaman alan ve ilişkileri riske atan bir süreçtir. Çağın adalet anlayışına uygun olarak, adalete erişimde kullanılan araçları bu perspektifte geliştirmek durumundayız. Ülkemizin 2023 vizyonu kapsamında geniş bir bakış açısıyla güncellenen yeni Yargı Reformu Strateji Belgesinde, adalete erişimin güçlendirilmesi on temel amaçtan biri olarak yer almıştır. Bu amaç doğrultusunda da hukuki uyuşmazlıkta arabuluculuk sisteminin etkin hale getirilmesi, bir strateji olarak önümüze konulmuştur. Arabuluculuk, klasik yargı yollarına göre zaman ve masraftan önemli ölçüde tasarruf sağlamaktadır. Bu özelliğiyle bireylerin adalete erişimini güçlendiren, barışçıl bir çözüm yöntemi olarak öne çıkmaktadır. Arabuluculukla amaçlanan; uyuşmazlıkların dava yoluyla çözümü yerine, tarafların kendi iradeleriyle sorunu en kısa sürede çözmeleridir. Bu sayede toplumsal barışın korunmasına katkıda bulunmakta ve buna bağlı olarak toplumda uzlaşı kültürünün yerleşmesine imkan sağlanmaktadır. Arabuluculuk müessesesi hukuk sistemini daha ileri bir seviyeye taşımaktadır."

'Yeni yasa, mahkemelerin dosya yükünü 400 bin azaltacak'

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, 2013 yılının Kasım ayında ilk arabulucuların Adalet Bakanlığı tarafından tutulan sicillere kayıt olmasıyla Türkiye'de arabuluculuk müessesesinin fiilen başladığını anımsatarak, şu bilgileri verdi:

"Bugün itibarıyla sicili kayıtlı olan yaklaşık 7 bin arabulucumuz, ülkemizin her yerinde faaliyet göstermektedir. Bu 7 bin kişi içerisinde olan birisi olarak da bu sayının artması ve bundan sonra daha gelişmesi hepimizin ortak arzusudur. Arabuluculuğun başladığı tarihten bugüne kadar yaklaşık 17 bin arabuluculuk uygulaması gerçekleştirildi, bunların yüzde 92'si anlaşmayla sonuçlandı. Bu uyuşmazlıkların yüzde 90'ı bir gün veya daha kısa sürede çözümlendi. Bu veriler arabuluculuk kurumunun geleceği açısından pozitif göstergelerdir."

Bakanlık olarak ilgili tüm tarafların görüş ve önerilerini dikkate alarak hazırladıkları yeni iş kanunu tasarısında işçi ve işveren uyuşmazlıklarında dava açmadan önce arabulucuya gitme şartının yer aldığını vurgulayan Gül, "Meclis Genel Kurulunda kısa sürede sonuçlanmasını öngördüğümüz tasarının kanunlaşması halinde uygulama sonuçları da izlenerek ihtiyari veya zorunlu arabuluculuk uygulamalarının hukukun diğer alanlarında da yaygınlaştırılması Bakanlığımızım hedefleri arasındadır. Bu kapsamda özellikle tüketici ve ticari uyuşmazlıklarda arabuluculuğun etkin bir biçimde kullanılmasına yönelik çalışmalar gerçekleştirilecektir." diye konuştu.

Gül, iş davalarında arabuluculuk sisteminin yasalaşmasıyla mahkemelerin dosya yükünün yaklaşık 400 bin azalacağını kaydederek, "Adalet Bakanı olarak, vatandaşlarımıza yargıya başvurmadan önce arabuluculuk sistemini dikkate değer bulmalarını, bunu hukuk sistemin çok önemli bir parçası olarak görmelerini ve arabuluculuk yollarına başvurmalarını tavsiye ediyorum. Bu, toplumsal barışa da, yargı yükünün azalmasına da, yargıya güvene de katkı sağlayacaktır." dedi.

Proje ilde pilot olarak uygulandı

Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit'in de katıldığı törende, İsveç'in Ankara Büyükelçisi Lars Wahlund, Avrupa Konseyinin Programdan Sorumlu Direktörü Verena Taylor ve Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürü Feyzullah Taşkın da kısa bir konuşma yaptı.

Adalet Bakanlığı ve İsveç Uluslararası Kalkınma İşbirliği Ajansı tarafından finanse edilen, Avrupa Konseyince uygulanan Türkiye'de Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Uygulamalarının Geliştirilmesi Projesi, 1 Aralık 2014'te pilot iller olarak belirlenen Ankara, İstanbul, İzmir, Bursa, Mersin ve Kayseri'de uygulanmıştı.