Türk Milleti adına yapılan yargılamalar alenidir ama artık bu sözde kalmaya başladı. Ne olduğu belirsiz "özel hayatın gizliliği" ve "ticari sır" bahanesi ile yargılamaların taraflarına karşı bile aleniyeti sınırlanıyor. Kocaman bir gizlilik perdesi yargısal işlemlerin üstünü hızla örtüyor.
Aleniyet adına sadece duruşma salonlarına girmek serbest. Yargılaması yapılan dosyaları incelemek avukatlar için bile hakimin iznine bağlı. Dosyalar herkese aleni olursa herkes herkesin bilgisini öğrenebilirmiş, öğrenmesinlermiş.

Bazı davalarda, tarafların ve avukatlarının bile davanın delillerini inceleyip suret almaları; bilirkişi incelemelerine katılmaları engelleniyor; "gaipten gelen" delillere ve bilirkişi raporlarına göre kararlar veriliyor.

Bunlar ceza davalarında değil, hukuk davalarında oluyor. Hakim, "yargılamayı ben yapacağım, kararı ben vereceğim, adaleti ben sağlayacağım" diye düşünüyor. Celbedilen delilleri görmemi, bilirkişi incelemesine katılmamı engelleyen bir hakim, bilirkişi atadıklarından 5 kere rapor ve ek rapor almasına rağmen gerçeği bulamadı. Gerçeğe aykırı rapor düzenlendiğini belge ile kanıtlamama rağmen işlem yapmadı.
Hakimi şikayet edecektim af çıkarıldı.

Bilirkişiyi şikayet ettim; savcılık, "hakim şikayet etmezse soruşturmam" dedi.

Yargıtay Başkanlığı, seçme kararları aldıkları dergilerin PDF'ini internete koymakla övünüyor. Arama motorlarına kaydedilmedikçe kağıda basmaktan farkı olmadığını, yüzbinlerce Yargı kararının gerekçesiz ya da formül gerekçeli olduğunu bilmediğimizi sanıyor. Bazı kararların neden sadece şerhlerden öğrenildiğini açıklamıyor.

Çoğumuz bilir "Kanunum" diye bir içtihat ve mevzuat bilgi bankası hizmeti veren bir şirket, başında da Amerika'dan Türkiye'ye geri göçmüş olan müthiş bir beyin var. Değişik bir algoritma ile mevzuat ve içtihatlara internetten erişim sağlıyorlar. Yargıtay'ın ve Danıştay'ın Türk Milleti adına verdiği ve millete ait olan kararları edinebilmek için yıllardan beri uğraşıyorlar; ama nafile çaba!

Başka ülkelerde heyetlerin tartışmaları her üyenin neden karara olumlu oy verdiği veya karşı çıktığı kaydedilir; kimin nerede hata yaptığı bilinir ve sonraki seferde mutlaka düzeltilir. Bizde ise "heyet"lerin heyet olarak çalıştığına ve tartıştığına bin şahit gerek. Yıllık istatistik sayılarından belli ki gerekçesiz kararlar verilirken tartışma bile yapılmıyor. Temyiz yargılamasına "gaipten katılarak" kararı belirleyen tetkik hakimlerinin sözde dosya inceleme raporları yazılmıyor, taraflara tebliğ edilmediği gibi isteseniz bile verilmiyor.

Sözün kısası aleniyet, aleniyet olmadığı için de hesap verirlik çoktan öldü, yargılamalar kapalı kapılar ardında yapılıyor. Çünkü bu gizlilik perdesi kaldırılır ve kapalı kapılar sonuna kadar açılırsa arkada ne olduğunu vatandaşın görmesinden korkuluyor.

Olmaz kapalı kapılar ardında adalet,

Olsa olsa rezalet olur, rezalet!

Av. Mehmet GÜN

"Yazarın izni ile Facebook/Mehmet Gün sayfasından aynen alınmıştır."