YARGITAY 13. Hukuk Dairesi
ESAS: 2013/19171
KARAR: 2014/21373


Taraflar arasındaki sözleşmenin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde temyiz eden davalı vekili avukat ... geldi, davacı taraftan gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı Fadime, 455/2 sayılı parselin Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman sınırları Dışına çıkarılması ile Hazineye ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun ve 6831 sayıyı kanunun 2/B maddesi uyarınca hak sahibi olduğu taşınmazla ilgili olarak haklarını 11.6.2012 günlü muvafakatname ile davalıya sattığına ilişkin sözleşme düzenlendiğini ancak kendisini yaşlı ve okuryazar olmadığını, demans rahatsızlığı bulunduğunu,işlem tarihinde hukuki ehliyeti olamaması nedeniyle bundan faydalanarak hile ile sözleşme yapıldığını ve hükümsüz olduğunu,kaldı ki hesabına yatan paranın bu yerin gerçek değeri olmadığını ileri sürerek, 11.6.2012 günlü muvafakatnamenin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı, davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece,davanın kabulüne karar verilmiş,hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

1-Davacı,yasa gereği kullanma hakkına sahip olduğu taşınmazdaki haklarının davalıya devrine ilişkin sözleşmenin hukuki ehliyeti olmaması ve hile ile yapılması nedeniyle hükümsüz olduğu belirterek iptali için eldeki davayı 2013//19171 2014/21373
açmıştır. Ancak dava açılırken,davacının oğlu İhsan annesinin hukuki ehliyeti olmadığından bahisle vesayet altına alınması için 13.7.2012 tarihinde Avukat ...’ye kendi adına vekaletname vererek 20.7.2012 tarihinde vesayet davası açtırdığı,aynı vekaletname ile 20.7.2012 tarihinde eldeki davayı davacı Fadime adına açarak muvafakatnamenin iptalini talep etmiş,vesayet davasının devam ettiği bildirilmiştir.Yargılama sırasında vesayet davası sonuçlanarak,davacı Fadime vesayet altına alınmış,oğlu İhsan da vasi olarak tayin edilmiş,açılan davaya muvafakat sağlanıp yargılamaya devam edilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.Öncelikle davanın ilk açıldığı safhada davacı Fadime kendi adına yada kendisinin vekaletname verdiği vekil aracılığı ile açılmış bir dava yoktur.Dava dilekçesine ekli vekaletname davacının oğlu İhsan tarafından vekaletname verilen avukata aittir.Bu durumda,ortada usulüne göre açılmış bir dava yoktur.Sonradan vesayet altına alınarak tayin edilen vasinin davayı takip ettiğini bildirmesi usulsüz açılan davaya sıhhat kazandırmamaktadır.(bkz.22.3.1972 gün,1967/2-806E,195 K sayılı HGK Kararı) Bu durumda usulüne göre açılmayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü yönünde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

2-Bozma sebebine göre davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenle kararın davalı yararına BOZULMASINA,2.bentte açıklanan nedenle davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 1100,00 TL duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.6.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.


kararara.com