Anayasa Mahkemesi'nin, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın, (Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı) Tohumculuk Kanunu'ndaki bazı yetkilerini "özel hukuk tüzel kişilerine" devredebileceğine ilişkin hükmüne, "denetim" yetkisinin devri yönünden verdiği iptal kararının gerekçesi Resmi Gazete'de yayımlandı.

CHP tarafından Anayasa Mahkemesi'nin gündemine taşınan 5553 sayılı Tohumculuk Kanunu'nun, 4. maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkraları, 5. maddesinin ikinci ve dördüncü fıkraları, 6. maddesinin üçüncü fıkraları, 8. maddesinin birinci fıkraları, 9. maddesinin ikinci fıkraları, 15. maddesinin yürürlüğünün durdurulması ve iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne dava açtı. Tohumculuk Kanunu'nun, 15. maddesinin birinci fıkrasında yer alan ve bakanlığın kanundaki bazı yetkilerini, "kısmen veya tamamen birliğe (Türkiye Tohumcular Birliği-TTB), kamu kurum ve kuruluşlarına, özel hukuk tüzel kişilerine veya üniversitelere; şartları belirlenmek kaydıyla, süreli veya süresiz olarak devredebileceğine" ilişkin hükümdeki... özel hukuk tüzel kişilerine ..." ibaresi, kanunun 8. maddesinde yer alan "denetim" yetkisinin devri yönünden oy çokluğu ile iptal edildi. Kararın gerekçesinde, "Bakanlığın; Türkiye Tohumcular Birliği'ne, kamu kurum ve kuruluşlarına, özel hukuk tüzel kişilerine veya üniversitelere devredebileceği yetkilerinden olan denetleme görev ve yetkisi idarenin kolluk etkinlikleri içinde yer alan, genel idare esaslarına göre, yürütülmesi gereken bir kamu hizmeti olup, idarenin asli ve sürekli görevlerindendir" denildi.

Anayasa'nın 128. maddesine göre, kolluk faaliyetleri arasında yer alması nedeniyle denetleme yetkisinin memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütülmesinin zorunlu olduğuna dikkat çekilen gerekçede, "Bakanlığın denetim yetkisini tümüyle özel hukuk tüzel kişilerine devretmesi veya onlarla paylaşması ise olanaklı değildir. Açıklanan nedenlerle, iptali istenen kuralda yer alan "...özel hukuk tüzel kişilerine..." ibaresi, 8. maddedeki 'denetim' yönünden Anayasa'nın 128. maddesine aykırıdır" değerlendirmesine yer verildi.

Karara katılmayan Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Üyeler Serdar Özgüldür, Burhan Üstün, Engin Yıldırım ve Nuri Necipoğlu karşıoy yazısında "Denetim yetkisinin bir idari kolluk faaliyeti olması itibariyle, yetki devrine müsait olmadığı izahtan varestedir. Dolayısıyla 5., 6., 7. ve 8. maddelerde belirtilen Bakanlık yetkilerinin devrinden söz eden 15. madde metninin de bu çerçevede yorumlanması gerekir. Kaldı ki 8. maddenin açık metninde, piyasa denetimi ile ilgili denetim yetkisinin münhasıran Bakanlığa ait olduğu ifade edilmektedir. Sözlü açıklama sırasında Bakanlık yetkilileri de bu konuya açıklık getirmiş ve denetim yetkisi konusunda Bakanlığın sahip olduğu bu hakkın devri gibi bir hususun söz konusu olmadığını belirtmişlerdir" değerlendirmesinde bulundu. İptal istemine konu maddedeki "özel hukuk tüzel kişilerine" sözcüklerinin yorumunda bunun "denetim yetkisinin devrini kapsamadığına" dikkat çekilen karşıoy yazısında, "Ortada denetim yetkisinin devri yönünden iptali gerekli kılan bir Anayasal neden bulunmadığı, bu sebeple sözkonusu sözcükler bakımından yorumlu ret kararı verilmesi gerektiği kanısına vardığımızdan, aksi yöndeki çoğunluk kararına katılamıyoruz" denildi. İptal kararına katılmayan Üye Hicabi Dursun da karşıoy yazısında, "Kamu hizmetinin tanımını ve çerçevesini önemli ölçüde kanun koyucu belirlemektedir. Bu nedenle iptale konu düzenleme yasa koyucucunun takdir alanı içinde kabul edilmelidir" dedi

Başkanvekili Osman Alifeyyaz Paksüt, kanunun 8. maddesinde tohumlukları yetiştiren, işleyen ve satışa hazırlayan gerçek ve tüzel kişilerin bakanlık tarafından yetkilendirileceği ve denetleneceğinin belirtildiğini, yetkilendirme ve denetim ile ilgili usul ve esasların ise yönetmelikle belirleneceğinin öngörüldüğüne dikkat çekti. "Kanun'un 9. maddesinde sunulan (İdarece) hizmetler ile onaylanan ve düzenlenen belgeler karşılığında alınacak ücretler sayılmış, bunlar arasında (h) bendinde "diğer ücretler" gibi tamamen belirsiz bir ücret şekline de yer verildikten sonra, maddenin ikinci fıkrasında, bu ücretlerin her yıl Bakanlık tarafından belirlenerek ilan edileceği ve ücretler ile ilgili usul ve esasların yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiştir" ifadelerine yer veren Paksüt, karşıoy yazısında şu değerlendirmeye yer verdi:
"İlke olarak serbest bir ekonomik faaliyet alanı olan tohumculukta kamu yararının gerektirdiği her türlü düzenlemelerin, bu faaliyetleri yapacak gerçek veya tüzel kişilerin hak ve yükümlülüklerinin ve İdarece sağlanacak hizmetler karşılında alınacak ücretleri yasa ile düzenlenmesi, çerçevesi belirsiz, geniş bir alanın idarenin takdirine bırakılmaması gerekir. İptali istenen kurallar İdareye çerçevesi yeterince çizilmemiş, belirsiz bir takdir alanı bırakmakta ve Anayasal ölçüte uymamaktadır."


Üyeler Fulya Kantarcıoğlu, Fettah Oto Ve Zehra Ayla Perktaş ise karşıoy gerekçesinde,
"Kanunun 8. maddesinin ilk fıkrasında "Tohumlukları yetiştiren, işleyen ve satışa hazırlayan, dağıtan ve satan gerçek ve tüzelkişiler, Bakanlık tarafından yetkilendirilir ve denetlenir. Yetkilendirme ve denetim ile ilgili usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir" denildiğine dikkat çekerek, yasama organının Anayasal sınırlar içinde kalmak kaydıyla herhangi bir alanı düzenleme yetkisine sahip olduğu belirtildi. Karşıoy gerekçesinde, şu değerlendirmeler yer aldı:
"Yasama organı, temel ilke ve esasları, saptadıktan sonra uzmanlık ve teknik konulara ilişkin hususlarda yürütmeyi yetkilendirebilir. Yasa'nın 8. maddesinin ilk fıkrasının son tümcesinde, yetkilendirme ve denetim ile ilgili usul ve esasların yönetmelikle belirleneceği öngörülmüş, ancak yetkilendirme ve denetim yetkisinin, Bakanlığın hangi organları tarafından kullanılacağı, kapsamı, sınırları ve süresinin ne olacağı gibi konularda bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Ayrıca denetim yetkisi, özelliği nedeniyle keyfilikten uzak nesnel kurallara göre kullanılması gereken bir yetki olduğundan, denetim yapacak görevlilerin nitelikleri, atanmaları, görev süreleri, görevlerinin hangi hallerde sona erdirileceği gibi konuların yasa ile düzenlenmesi, hem denetleyenler hem de denetlenenler yönünden hukuk güvenliği sağlanmasının en etkili yoludur. Hukuk devletinde, sınırsız bir alanda usul ve esaslarının belirlenmesi idareye bırakılan bu nedenle de kapsam ve sınırı her an değiştirilebilecek düzenlemelerle hukuk güvenliğinin sağlanması olanaklı değildir."

Devletin vergi, resim, harç, para ve vergi cezaları gibi gelirleri yanında yaptığı hizmetler karşılığında aldığı ücretlerin kamu geliri olduğunun anımsatıldığı karşıoy gerekçesinde, "Hizmetleri yürüten kamu kurum ve kuruluşlarına yapılacak yetki devrinin de usul ve esaslarının yasada belirlenmeyerek, bu hususun idarenin takdirine bırakılması yasama yetkisinin devri niteliğindedir" denildi. Üye Mehmet Erten ise karşıoy yazısında, "Yetki devrinin şartlarıyla yetki devrinin geri alınmasında uygulanacak usul ve esasların nelerden ibaret olduğu gösterilmeyerek bu konulardaki düzenlemelerin yönetmeliğe bırakılması yasama yetkisinin devri niteliğindedir. Yasa'nın 8. maddesinin birinci fıkrasının birinci tümcesinde yer alan 've denetlenir' ibaresiyle ikinci tümcesindeki 've denetim' ibaresi, 15. maddesinin birinci ve dördüncü fıkraları Anayasa'ya aykırıdır" görüşünü dile getirdi.


ANKA