Avukatlık Kanunu - MADDE 174

Üzerine aldığı işi haklı bir sebep olmaksızın takipten vazgeçen avukat hiçbir ücret istiyemez ve peşin aldığı ücreti geri vermek zorundadır.

Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez.

Anlaşmaya göre avukata peşin verilmesi gereken ücret ödenmezse, avukat işe başlamakla zorunlu değildir. Bu sebeple doğabilecek her türlü sorumluluk iş sahibinindir.

Yazılı sözleşmedeki diğer ödeme şartlarının yerine getirilmemesinden dolayı avukat işi takip etmek ve sonucunu elde etmekten mahrum kalırsa sorumluluk bakımından aynı hüküm uygulanır.

T.C.
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO:2014/21868
KARAR NO:2015/16023
KARAR TARİHİ: 18.05.2015

(1136 s. Av. K. m. 174)

ÖZET: Taraftar arasındaki vekâlet ilişkisi, davalı avukatın ihmal ve özensizliği sebebiyle sona erdirildiğinden, müvekkili davacı adına herhangi bir dava açmayan, suç duyurusunda bulunmayan ve masraf belgesi de ibraz etmeyen davalının, vekâlet ücreti talep edemeyeceği gibi, kendisine ödenen ücreti de tamamen iade etmekle yükümlü olduğu gözetilmelidir.

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün taraflar avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kâğıdı gönderilmişti. Belli günde davacı A... H... İnş. Ltd. Şti vekili geldi, karşı taraftan gelen olmadı. Davalıya çıkarılan davetiyenin bila tebliğ iade edildiği anlaşıldığından davacı vekili avukat D..... duruşma isteminden vazgeçtiğini beyan etmiş olup, incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

Davacı, Bodrum'da faaliyet gösteren bir şirket olduklarını, 2008 yılı Mart-Nisan aylarında şirketin maruz kaldığı bir dolandırıcılık eylemi nedeniyle tazminat davası açması ve suç duyurusunda bulunması için davalı avukata 02.04.2009 tarihinde vekâletname verip, 06.04.2009 tarihinde de 5.000 GBP ödediklerini, davalının talebi üzerine 17.06.2009 tarihinde 3.000 GBP daha ödediklerini, ancak aradan geçen uzun zamana rağmen davalının dava açmadığı gibi, ilgililer hakkında suç duyurusunda da bulunmadığını, davalının haklı olarak azledildiğini, bu durumda ödemiş oldukları paranın iade edilmesi gerektiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, davalının uhdesinde haksız olarak bulundurduğu 8.000 GBP'nin (dava tarihindeki kur üzerinden 18.710 TL'nin) yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, azlin haksız olduğunu savunarak, davanın reddini dilemiş, karşı davasında ise, davacı ile aralarındaki anlaşmaya göre ödenmesi gereken 27.352 GBP'nin, daha önce ödenen 8.000 GBP'lik kısmının mahsubundan sonra kalan 19.352 GBP miktar alacağının, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 5.000 GBP'lik kısmının Türk Lirası karşılığı olan 11.610 TL'nin 02.04.2009 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davacı-karşı davalıdan tahsilini talep etmiştir.

Mahkemece, "taraflar arasında sona eren sözleşme ilişkisinin tasfiyesinin yapılması gerektiği, davalı avukatın vekâlet ilişkisinin sona ermesine kadar geçen süre içinde davacı tarafa verdiği hizmetler karşılığında uygun bir ücrete hak kazandığı, bu nedenle 2.500 GBP'yi uhdesinde tutabileceği, 2.500 GBP'lik kısmı ise iade etmekle yükümlü bulunduğu, yine masraf bedeli olarak alınan 3.000 GBP'nin davalı yanca kullanılmadığı anlaşıldığından davacı tarafa iadesinin gerektiği" belirtilerek, asıl davanın kısmen kabulüne, 5.500 GBP'nin davalı-karşı davacıdan tahsiline, ispatlanamayan karşı davanın ise reddine karar verilmiş, hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.

1- Davacı şirketin, tazminat davası açması ve suç duyurusunda bulunması için davalı avukata 2.4.2009 tarihinde vekâletname verip, 6.4.2009 tarihinde 5.000 GBP, 17.6.2009 tarihinde de 3.000 GBP olmak üzere masraf ve vekâlet ücretine mahsuben toplam 8.000 GBP ödediği ihtilafsız olup davacı, aradan geçen uzun zamana rağmen davalının dava açmadığı gibi, ilgililer hakkında suç duyurusunda da bulunmadığını ileri sürerek, ödemiş olduğu miktarın iadesi için eldeki davayı açmış, davalı ise bakiye vekâlet ücreti ve masrafların ödenmediğini, bu nedenle görevine devam edemediğini savunarak, karşı dava ile ödenmeyen bakiye vekâlet ücretinin tahsilini talep etmiştir.

Davacı şirketin maruz kaldığı dolandırıcılık eylemi ve bunun sonucunda uğramış olduğu zarar nedeniyle, davalı avukatın tazminat davası açması ve suç duyurusunda bulunması için davacı tarafından davalıya 2.4.2009 tarihinde vekâletname verildiği sabittir. Tazminat davası açılması ve suç duyurusunda bulunulması için gereken masrafların fazlasıyla verilmiş olmasına rağmen, davalının aradan geçen uzun zaman içinde dava açmamış olması ve ilgililer hakkında suç duyurusunda bulunmamış olması nedeniyle, davalı avukatın özen ve sadakat borcuna aykırı davrandığının, bunun sonucunda da davacı tarafından haklı olarak vekâletten azledildiğinin kabulü gerekir.

Avukatlık Kanunu'nun 174. maddesinde, "Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez." hükmü mevcut olup, taraflar arasındaki vekâlet ilişkisi, davalı avukatın ihmal ve özensizliği nedeniyle sona erdirildiğinden, davalı avukat vekâlet ücreti talep edemeyeceği gibi, kendisine ödenmiş olan ücret miktarını da iade etmekle yükümlüdür. Nitekim davalı tarafından herhangi bir dava açılmadığı gibi, suç duyurusunda da bulunulmamıştır.
Her ne kadar davalı, gerekli hukuki yardımlar için inceleme ve araştırmalar yaptığını belirterek, delil olarak da henüz mahkeme ve ilgili kurumlara verilmemiş olan bir kısım dilekçe örneklerini sunmuşsa da, mahkemenin kabulünün aksine, sırf bu nedenle "davalının, sözleşme ilişkisinin sona ermesine kadar belli bir miktar ücrete hak kazandığını" kabul etmek mümkün değildir. Öte yandan davalı, davacı adına yapmış olduğu herhangi bir masraf belgesi de ibraz etmemiştir. Bu durumda davacı, davalıya masraf ve ücrete mahsuben ödemiş olduğu miktarın tamamının iadesini talep etmekte haklı olup, mahkemece aksine düşüncelerle "davalının uygun bir ücrete hak kazanmış olduğu" kabul edilerek, yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

2- Bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.

SONUÇ: 1. bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davacı yararına (BOZULMASINA), 2. bent gereğince tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 25,20 TL. temyiz harcının istek halinde davacıya, peşin alınan 216,30 TL harcın davalıya iadesine, 18.5.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.



kararara.com