Hüseyin Caruş adlı vatandaş, Diyarbakır'da 25 haziran 2011'de bir gösteri yürüyüşü sırasında gözünden yaralandı.

Yürüyüşe katılmadığını öne süren Caruş, gözüne gelen gaz kapsülüyle görme işlevini yitirdiğini belirterek Diyarbakır Başsavcılığı'na başvurdu. Savcılıktan ise, olayın faillerinin tespiti için daimi arama kararı yazıldığı ve soruşturmanın faili meçhul olarak devam edeceği yanıtını aldı.


Bunun üzerine, Anayasa Mahkemesi'ne başvuran Caruş, olayın savcılık tarafından etkili bir soruşturma yapılmadığı gerekçesiyle faili meçhul kaldığını iddia ederek, tazminat talebinde bulundu.


Başvuruyu karara bağlayan Yüksek Mahkeme'de, Anayasa'nın 17. maddesi kapsamındaki etkili soruşturma yükümlülüğün ihlal edildiğine hükmetti. Caruş'a 15 bin TL manevi tazminat ödenmesine oy birliğiyle karar verdi.


İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELE YASAĞI İLE İLGİLİ HÜSEYİN CARUŞ KARARI BASIN DUYURUSU

(Karara ulaşmak için tıklayınız)

Anayasa Mahkemesi Birinci Bölümü, 6/10/2015 tarihinde Hüseyin Caruş başvurusunda (B. No: 2013/7812), Anayasa'nın 17. maddesinde koruma altına alınan işkence ve kötü muamele yasağının, usul boyutuyla ihlal edildiğine karar vermiştir.


Olaylar


Diyarbakır’da ikamet eden ve 1992 doğumlu olan başvurucu, 25/6/2011 tarihinde saat 18.30-19.00 sıralarında, akrabasının evine gitmek üzere yürümekte iken toplantı ve gösteri yürüyüşü yapan kalabalık bir grup ile karşılaşmış, akabinde meydana gelen patlamada, sol gözüne metal bir cisim isabet etmesi sonucu gözünde delinme meydana gelecek şekilde yaralanmıştır.


Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, olay hakkında başlatılan soruşturmada, olayın fail veya faillerinin bulunamadığı ve 23/10/2012 tarihinde buna yönelik olarak “Daimi Arama” kararı verildiği tespit edilmiştir.


Başvuru tarihi itibarıyla soruşturmada, kolluk tarafından belirli zaman aralıklarıyla faillerin aranmasına devam edildiğinin Cumhuriyet Başsavcılığına yazı ile bildirilmesi dışında başkaca bir işlemin yapılmadığı anlaşılmıştır


İddialar


Başvurucu, Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından olay hakkında etkili bir şekilde soruşturma yapılmadığını, olayın faillerinin tespit edilemediğini ve soruşturmada “Daimi Arama” kararı verildiğini belirterek, Anayasa’nın 17. maddesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) 3. maddesinde güvence altına alınan “işkence ve kötü muamele yasağı”nın ihlal edildiğini ileri sürmüş; ihlalin tespiti, soruşturmanın etkili bir şekilde yapılması ile maddi ve manevi tazminata karar verilmesi taleplerinde bulunmuştur.


Mahkemenin Değerlendirmesi


Anayasa Mahkemesine göre Anayasa’nın 17. maddesinde düzenlenen hak kapsamında devletin, pozitif bir yükümlülük olarak yetki alanında bulunan tüm bireylerin maddi ve manevi varlığını koruma hakkını gerek kamusal makamların gerek diğer bireylerin, gerekse kişinin kendisinin eylemlerinden kaynaklanabilecek risklere karşı koruma yükümlülüğü bulunmaktadır. Devlet, bireyin maddi ve manevi varlığını her türlü tehlikeden, tehditten ve şiddetten korumakla yükümlüdür.


Devletin, kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkı kapsamında sahip olduğu bu pozitif yükümlülüğün usule ilişkin boyutu da bulunmaktadır. Bu usul yükümlülüğü çerçevesinde devlet, her türlü fiziksel ve ruhsal saldırı olayının sorumlularının belirlenmesini ve gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili bir soruşturma yürütmek durumundadır. Bu soruşturmanın temel amacı, hukukun etkin bir şekilde uygulanmasını güvence altına almak ve bu olaylarda sorumlulukları bulunanların hesap vermelerini sağlamaktır.


Devletin pozitif yükümlülüğü kapsamında bazen tek başına soruşturma yapılmamış olması yahut yeterli soruşturma yapılmamış olması da kötü muamele teşkil edebilmektedir. Dolayısıyla şartlar ne olursa olsun, yetkililer resmî şikâyet yapılır yapılmaz harekete geçmelidirler. Şikâyet yapılmadığında bile kötü muamele olduğunu gösteren yeterli kesin belirtiler olduğunda soruşturma açılması sağlanmalıdır. Bu bağlamda soruşturmanın derhâl başlaması, bağımsız biçimde, kamu denetimine tabi olarak özenli ve süratli yürütülmesi ve bir bütün olarak etkili olması gerekir.


Kötü muameleye ilişkin şikâyetler hakkında yapılan soruşturma söz konusu olduğunda, yetkililerin hızlı davranması önemlidir. Bununla birlikte belirli bir durumda bir soruşturmanın ilerlemesini engelleyen sebepler ya da zorlukların olabileceği de kabul edilmelidir. Ancak kötü muameleye yönelik soruşturmalarda, hukuk devletine bağlılığın sağlanması, hukuka aykırı eylemlere hoşgörü gösterildiği veya bu eylemlerin teşvik edildiği görünümü verilmesinin engellenmesi, herhangi bir kanunsuzluğa izin verilmemesi ve kamunun güveninin sürdürülmesi için yetkililer tarafından soruşturmanın azami bir hız ve özenle yürütülmesi gerekir.


Bu kapsamda başvuruya konu soruşturmada, olayın gerçekleştiği bölgede ayrıntılı bir maddi delil araştırması yapılarak sorumluların tespiti bakımından elde edilmesi mümkün olan delillerin toplanabilmesi ile olay yerinde bulunması muhtemel olan maddi delillerin kaybolmaması yönünde makul olan tüm tedbirlerin alınmadığı, yapılan toplantı ve gösteriye ilişkin olarak soruşturmanın derinleştirilmediği, başvurucunun gözüne isabet eden ve olay sonrası yapılan tıbbi muayenelerde gözünde bulunduğu belirtilen metalik cisme ilişkin inceleme yapılmadığı, dolayısıyla soruşturmada söz konusu olayın sebebi ile sorumlu kişilerin ortaya çıkarılması imkânını zayıflatan ve etkililiğine önemli derecede tesir eden birtakım eksiklikler bulunduğu görülmüştür.


Ayrıca başvuruya konu soruşturmanın kendine özgü koşullarına göre makul olmayan bir süredir yürütüldüğü, son üç yıllık dönemde kolluk tarafından belirli aralıklarla faillerin belirlenebilmesine çalışıldığı yönünde Cumhuriyet Savcılığına bilgi verilmesinden başka işlem yapılmadığı anlaşılmıştır.


Bu yönleriyle etkililiğine zarar verebilecek önemli bazı eksiklikler bulunmasına rağmen bunlar giderilmeye çalışılmadan ve hukuka aykırı eylemlere kayıtsız kalındığı görünümü verecek şekilde soruşturmanın yürütüldüğü sonucuna varılmıştır.


Açıklanan nedenlerle kötü muamele iddialarına ilişkin olarak sorumluların tespitini sağlayabilecek yeterlilikte, hızlı ve etkili bir soruşturma yürütülmediği sonucuna varılarak, Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan işkence ve kötü muamele yasağının usul yönünden ihlal edildiğine karar verilmiştir