Anayasa Mahkemesi, ekonomik krizle ilgili önlemleri içeren 5838 sayılı Kanun'da, Organize Sanayi Bölgelerinin bulunduğu alanlardaki mera vasıflı taşınmazlara ilişkin hükmün bir kısmını iptal etti.
CHP, 5838 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 22. maddesiyle, 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu'nun geçici 7. maddesine eklenen fıkranın " mülkiyete yönelik Hazinece dava açılmaz, açılmış davalardan vazgeçilir, açılan davalar sonucunda bu taşınmazların mera olarak sınırlandırılmasına ve özel sicile yazılmasına dair verilen ve kesinleşen mahkeme kararları uygulanmaz ve bu kararlar uyarınca tapu kütüklerine konulan şerhler terkin edilir" bölümü ile 32. maddesinin (17) numaralı fıkrasının 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un "sit alanlarında kalan taşınmaz mallar" başlıklı 6. maddesi yürürlükten kaldırılmıştır" hükmünün iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Başvuruyu esastan görüşen Anayasa Mahkemesi, 22. maddesiyle 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu'nun Geçici 7. maddesine eklenen fıkranın " mülkiyete yönelik Hazinece dava açılmaz, açılmış davalardan vazgeçilir açılan davalar sonucunda bu taşınmazların mera olarak sınırlandırılmasına ve özel sicile yazılmasına dair verilen ve kesinleşen mahkeme kararları uygulanmaz ve bu kararlar uyarınca tapu kütüklerine konulan şerhler terkin edilir." bölümünü Anayasa'ya aykırı bularak yürürlüğünü durdurdu ve iptal etti. Yüksek Mahkeme, aynı kanunun 32. maddesinin (17) numaralı fıkrasının 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un "6. maddesi yürürlükten kaldırılmıştır" hükmünü içeren (b) bendine ilişkin iptal istemini ise reddetti. 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu'nun Geçici 7. maddesine eklenen fıkranın iptal gerekçesinde, şöyle denildi:
"Yasama organının mahkeme kararlarını değiştirememesi ilkesi yasama organının kanun yoluyla kesinleşmiş olan kararları ortadan kaldıramaması anlamına gelir. Mahkeme kararının kanun yoluyla değiştirilememesi ilkesi, maddi hukukta herhangi bir değişiklik yapmaksızın sadece somut mahkeme kararlarının kanun yoluyla değiştirilmesi ya da uygulanmasının engellenmesi hâlleri için söz konusu olacaktır. Bu nedenle iptali istenen kural ile kesinleşmiş mahkeme kararlarının uygulanamayacağının öngörülmüş olması Anayasa'ya aykırılık oluşturmaktadır."

-KAZANILMIŞ HAK DOĞURUR-

Aynı kanunun 32. maddesinin (17) numaralı fıkrasının 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un "6. maddesi yürürlükten kaldırılmıştır" hükmünü içeren (b) bendine ilişkin iptal talebini reddeden Anayasa Mahkemesi, ret gerekçesinde, hukuk devletinin temel gereklerinden birisinin kazanılmış haklara saygı ilkesi olduğuna dikkat çekildi. Gerekçede, "4706 sayılı Kanun'un 6. maddesi yürürlükteyken bu maddeye dayanarak düzenlenen ve taşınmazın değerini tespit eden sertifikaların, üzerinde kesin inşaat yasağı bulunan taşınmazların Hazine arazisi ile trampasına olanak tanıdığından malik için bir kolaylık getirdiği dikkate alınarak malikler açısından kazanılmış hak doğurduğu söylenebilir" denildi. 5838 sayılı Kanun'un 24. maddesiyle 4706 sayılı Kanun'a eklenen geçici 11. maddesi ile bir geçiş hükmü öngörülerek daha önce düzenlenen sertifikaların 31 Aralık 2011 tarihine kadar kullanılmasına olanak tanındığı belirtilen gerekçede, Kanunun 28 Şubat 2009 tarihinde yürürlüğe girdiği anımsatıldı. Bu çerçevede, sertifikaların kullanılabilmesi için yaklaşık üç yıllık bir sürenin tanındığına dikkat çekilen gerekçede, "Bu süre hak sahiplerinin kazanılmış haklarını kullanabilmeleri için yeterli ve makul bir süredir. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa'nın 2. maddesine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir" denildi. (ANKA)