T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2018/24
K. 2018/1187
T. 15.1.2018

* DAVALININ CEVAP DİLEKÇESİNDE DAYANMADIĞI TANIK DELİLİNİN DAHA SONRA VERİLEN DİLEKÇE İLE BİLDİRİLMESİ ( Boşanma - Davalı Erkeğin Süresinde Bildirmediği Tanıklarının Beyanları Kusur Belirlemesinde Dikkate Alınamayacağı )

* BOŞANMA NEDENİYLE MADDİ MANEVİ TAZMİNAT ( Mahkemece Davalı Yanca Usulüne Uygun Şekilde Süresinde İleri Sürülmeyen Tanık Beyanları Esas Alınarak Davacı Kadına Kusur Yüklenilemeyeceği - Boşanmaya Sebep Olan Olaylarda Kadının Kusursuz Olduğu Fakat Eşine Küçük Düşürücü Sözler Söyleyen ve Birlik Görevlerini Yerine Getirmeyen Davalı Erkeğin Tam Kusurlu Olduğu Anlaşılmakla Tarafların Ekonomik ve Sosyal Durumları Kusurun Ağırlığı ve Hakkaniyet İlkesi Gözetilerek Davacı Kadın Kararına Tazminata Hükmedileceği )

* SÜRESİNDE BİLDİRİLMEYEN TANIK DELİLİ ( Boşanma - Davalı Erkeğin Süresinde Bildirmediği Tanıklarının Beyanları Kusur Belirlemesinde Dikkate Alınamayacağı )

6100/m.119/1-f,121,129/2

4721/m.174/1-2

ÖZET : Davalı erkek davaya cevap dilekçesinde tanık delile dayanmamıştır. Dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşaması davalı erkeğin cevap dilekçesi vermesi ile sona ermiş, davalı erkek bu aşamadan sonra sunduğu dilekçesi ile tanıklarının ismini bildirmiştir. Bu sebeple davalı erkeğin süresinde bildirmediği tanıklarının beyanları kusur belirlemesinde dikkate alınamaz. Bu durumda mahkemece, davalı yanca usulüne uygun şekilde süresinde ileri sürülmeyen tanık beyanları esas alınarak davacı kadına kusur yüklenilmesi doğru olmamıştır. Gerçekleşen bu durum karşısında, boşanmaya sebep olan olaylarda kadının kusursuz olduğu, fakat eşine küçük düşürücü sözler söyleyen ve birlik görevlerini yerine getirmeyen davalı erkeğin tam kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Erkeğin gerçekleşen kusurlu davranışları aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı niteliğini taşımaktadır. Kadın yararına TMK m.174/1-2 koşulları oluşmuştur. O halde tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kusurun ağırlığı ve hakkaniyet ilkesi gözetilerek davacı kadın kararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından; kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi ve lehine verilen nafakaların miktarı yönünden, davalı erkek tarafından ise; vekalet ücreti ve yargılama giderleri yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1-)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı erkeğin tüm, davacı kadının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2-)Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 119/1-(f) hükmü uyarınca, gerek yazılı gerekse basit yargılama usulünde, iddia edilen her biri vakıanın hangi delillerle ispat edileceğinin, dava dilekçesinde belirtilmesi, ayrıca Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 121 ve 129/2 hükmü uyarınca hem dava dilekçesinde hem de cevap dilekçesinde gösterilen ve tarafların elinde bulunan belgelerin dilekçeye eklenerek mahkemeye sunulması, başka yerlerden getirtilecek belge ve dosyalar için de bunların bulunabilmesini sağlayıcı açıklamanın dilekçede yer alması zorunludur. Davalı erkek davaya cevap dilekçesinde tanık delile dayanmamıştır. Dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşaması davalı erkeğin cevap dilekçesi vermesi ile sona ermiş, davalı erkek bu aşamadan sonra sunduğu dilekçesi ile tanıklarının ismini bildirmiştir. Bu sebeple davalı erkeğin süresinde bildirmediği tanıklarının beyanları kusur belirlemesinde dikkate alınamaz (HGK 20/04/2016 tarih, 2014/2-695 E. ve 2016/522 K. Sayılı kararı). Bu durumda mahkemece, davalı yanca usulüne uygun şekilde süresinde ileri sürülmeyen tanık beyanları esas alınarak davacı kadına kusur yüklenilmesi doğru olmamıştır. Gerçekleşen bu durum karşısında, boşanmaya sebep olan olaylarda kadının kusursuz olduğu, fakat eşine küçük düşürücü sözler söyleyen ve birlik görevlerini yerine getirmeyen davalı erkeğin tam kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Erkeğin gerçekleşen kusurlu davranışları aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı niteliğini taşımaktadır. Kadın yararına TMK m.174/1-2 koşulları oluşmuştur. O halde tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kusurun ağırlığı ve hakkaniyet ilkesi gözetilerek davacı kadın kararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmesi doğru bulunmamış ve bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın davalıya yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna 143.50 TL temyiz başvuru harcı peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, temyiz peşin harcının istenmesi halinde yatıran davacıya iadesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 15.01.2018(Pzt.)

kazanci.com.tr