6. Yargı paketi olarak bilinen 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun ile getirilen değişikliklerle bu eleştirilerden ivedilikle kurtulmak amaçlanmış, ancak beklentiler karşılanamamıştır. Bu çalışmada cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda yapılan değişiklikler kanundaki sistematiğe uygun olarak ele alınacak, getirilen yeniliklerin ne anlama geldiği tartışılacaktır.
 
a) Cinsel Saldırı Suçu
 
Öncelikle cinsel saldırı suçunun 2-7 yıl arası olan cezası artırılarak 5-10 yıl basamağına çıkarılmıştır. Cinsel saldırı suçunun bir türü olan tecavüzün de cezası artırılmıştır. Suçun eşe karşı işlenmesi durumundaki şikayete bağlılıkta değişikliğe gidilmemiş, bu konudaki beklentiler karşılanmamıştır. Türk Ceza Kanunu’nda cezası bu denli yüksek bir suçun takibinin şikayete bağlı olduğu bir başka örnek bulunmamaktadır.
 
Cezaların caydırıcılığından yararlanmak amacıyla cezada artırıma gidilmesi yerinde bir tercih olmamıştır. Zira cezası arttı diye kimse suç işlemekten geri durmayacaktır. Suçların arttığı toplumsal geçiş dönemlerinde cezalar artırılarak caydırıcılık sağlanmak istenmiş, ancak beklenen faydaya ulaşılamamıştır.
 
Yapılan değişiklikte cinsel saldırı suçunun “sarkıntılık” düzeyinde kalması halinde cezanın temel halinde indirime gidilmektedir. Kanunun tasarı olduğu dönemde “sarkıntılık” yerine “suçun ani hareketle işlenmesi” indirim sebebi olarak ele alınmış, yoğun eleştiriler sonucu bu ifadeden vazgeçilmiştir.
 
Bir fiilin suç sayılması için hukuki bir menfaatin bulunması gerekmektedir. Cinsel saldırı suçunda korunan menfaat, diğer cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda olduğu gibi kişinin cinsel dokunulmazlığı ve cinsel özgürlüğüdür. Bir kimsenin hem vücut bütünlüğüne hem cinsel dokunulmazlığına karşı yapılan her türlü saldırı aynı neviden sayılmalıdır. Bunun aniden, avam tabiriyle -şeytana uyarak sarkıntılık etmek suretiyle- gerçekleşmesi durumunda da saldırıda bulunulan, zarar verilen değer değişmeyecektir.
 
Saldırının aniden gerçekleşmesi ile tasarlayarak gerçekleşmesi yahut devamlı hareketlerle suçun işlenmesi arasında cezanın miktarı açısından fark gözetilmemelidir. Suçun “sarkıntılık” derecesinde kalması halinde temel cezada gidilen indirim birçok sivil toplum kuruluşu ve kadın örgütü tarafından da eleştirilmektedir. Bu düzenleme aynı zamanda “sarkıntılık” suçunun cezasına getirilen örtülü bir indirimdir.
 
Getirilen bir diğer değişiklik de cezada artırıma gidilmesi için “cinsel saldırı sırasında başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması” şartı aranmasıdır. Değişiklikten önceki kanunda cinsel saldırı suçunun işlenmesi esnasında mağdurun direncinin kırılmasını sağlayacak kadar cebir uygulanması durumunda cezada artırıma gidilmekteydi. Böylece cinsel saldırı suçunun cebir ve şiddet uygulanarak işlenmesi ancak bu fiillerin vücutta kalıcı hasar, iz, kırık veya çıkık bırakmaması durumunda cezada artırıma gidilemeyecektir. Sarkıntılığın veya cinsel saldırının şiddete başvurularak işlenmesi halinde eski uygulamaya nazaran daha az cezaya hükmedilecektir.
 
b) Çocukların Cinsel İstismarı Suçu
 
Türk Ceza Kanunu’nda çocukların cinsel istismar suçunun cezası, cinsel saldırı suçunda olduğu gibi artırılmıştır. Suçun “sarkıntılık” düzeyinde kalması durumunda temel cezada indirime gidilmektedir. TCK’nın kabul edildiği tarihten beri eleştirilen “çocuğun cinsel istismarı” suçu tanımında herhangi bir değişikliğe gidilmemiştir. Kanunda cinsel istismar suçu (TCK 1031-a) “On beş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış” olarak tanımlanmaktadır. Ancak burada bahsi geçen “davranış”a her türlü taciz, temas, saldırı, rızai davranış da girmektedir. Bu bakımdan kanundaki suç tasnifine yönelik aykırılık devam etmektedir.
 
Ceza Kanunu 15 yaşından küçük çocukların cinsel istismarına ağır yaptırımlar öngörmüştür. Ancak 15’ten büyük 18’den küçük çocukla cinsel ilişki suçunu ayrı düzenlemiş, ceza sınırını düşürmüş ve şikayete bağlamıştır. Kanundaki bu düzenleme 15 yaş üstü çocukların evlenmesine kapı aralamakta, şikayet şartının aranmasıyla da suçun soruşturulmasının önüne geçilmektedir.
 
c) Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçu
 

“Reşit olmayanla cinsel ilişki” suçunun cezasında da artırıma gidilmiştir. Ancak Medeni Kanun 18 yaşını evlilik yaşı saymakta, 17 yaşında ailenin rızası ile evlenmeye cevaz vermekte, 16 yaşında hakim kararı ile yapılacak evliliği kabul etmektedir. 15-18 yaş arasındaki bireyin cinsel birlikteliğine karşı olduğunu Ceza Kanunu ile ilan eden devletin, 16-18 yaş aralığında evliliği kabul etmesi çelişik bi durumdur. Ahlaki gerekçelerle bahsi geçen yaş aralığındaki cinsel birlikteliğe karşı tavır alan devletin, aynı hassasiyeti berdel ve çocuk gelinler vizesi olan Medeni Kanun hükmü karşısında da göstermesi gerekmektedir.
 
d) Cinsel Taciz Suçu
 
6. Yargı Paketi’nde çocuğa karşı cinsel istismar suçunun cezalandırılmasında taciz(md. 105) ve istismar(md. 103) şeklinde yeni bir ayrım yer almaktadır. Düzenlemeyle cinsel taciz suçunun düzenlendiği maddeye “fiilin çocuğa karşı işlenmesi halinde altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur” ifadesi eklenmiştir. Bu ifade ceza artırımı gibi görünse de, değişiklikten önceki yasada çocuğa karşı tüm cinsel suçlar istismar olarak tanımlanmakta ve 8 ila 15 yıl arası cezalandırılmaktaydı. Düzenlemeden önce istismar suçunun temas gerçekleşmeden işlenmesi halinde ise ceza 3 yıl ila 8 yıl aralığında verilmekteydi. Değişiklikle birlikte çocuğa karşı temas içermeyen davranışlar “cinsel taciz” olarak nitelendirilerek, cezası 6 ay ila 3 yıl üzerinden verilecektir.
 
Değişiklik, çocuğun beyanının her daim sağlıklı sayılamayacağı gerekçesiyle getirilmiştir. Ceza hukukunda isnat değil maddi delillerin varlığı esastır. Düzenlemeyle çocuğun ithamı ile cezalandırılma tehdidi altında olan yetişkin korunmaktadır. Cezada örtülü bir indirime gidilmesi, çocukların korunması için cezada artırıma gidildiği söyleminde bulunan kanunkoyucunun bu söylemiyle çelişki yaratmaktadır.
 
İstismar ile taciz arasındaki fark uygulamada yeterince belirsizken getirilen bu düzenleme ile aksaklıkların artması kaçınılmaz olacaktır. Ayrıca yapılan değişikliğin çocuğun cinsel istismarı suçunun düzenlendiği maddede yer almayıp cinsel taciz suçunun düzenlendiği maddede yer alması kanunun sistematiğini de bozmuştur. 
 
e) İnfaz ve Denetimli Serbestlik Hükümlerindeki Değişiklik
 
Yeni paketle denetimli serbestlik kapsamında “tıbbi tedavi” de kabul edildiğinden “cinsel suçlu”lar tedaviye muhtaç hastalar olarak nitelendirilmektedirler. Bu durum “suçlu” olan bir kimsenin “hasta” olarak tanımlanmasıyla kavramların ve karşılıklarının yok olması tehlikesini de beraberinde getirmektedir.
 
Son olarak infaz hükümlerinde de değişikliğe gidilmiştir. Buna göre sanığın denetimli serbestliğe tabi tutulması halinde, denetim tedbirine “denetimli serbestlik müdürlüğü” tarafından karar verilecektir. Mahkemeye ait olan bu yetkinin hukuki mevzuata ve uygulamalara vukufiyeti sorgulanabilir olan memurlara verilmesi ihtisaslaşmayı engellemekte, hukukiliğe gölge düşürmektedir.