T.C.
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
E. 2015/12436
K. 2017/1233
T. 2.2.2017

• EMEKLİ MAAŞINA KONULAN BLOKENİN KALDIRILMASI İSTEMİ
( Davacının Bankadan Aldığı Kredi Borcunu Sözleşme Şartlarına Uygun Olarak Ödememesi Halinde Maaşından Kesinti Yapılmasını Kabul Ettiği ve Diğer Teminat Öngören Hükümlerin Sözleşmeye Konulmasına Rıza Gösterdiği - Haksız Şart Olarak Kabul Edilemeyeceği )

• HAKSIZ ŞART TEŞKİL ETMEYEN HÜKÜM ( Davacının Serbest İradesiyle Kredi Borcu Taksitlerinin Maaşından Kesilmesi Talimatı Verdiği/Hükmün Müzakere Edilerek Kararlaştırılmadığı Söylenemeyeceği/Bankanın İşleminin Tüketici Aleyhine Dengesizliğe Neden Olmadığı - Emekli Maaşına Konulan Blokenin Kaldırılması ve Bedelin İadesi )

• ÖDENEN BEDELLERİN İADESİ İSTEMİ ( Davacının Taksitlerin Maaşından Ödenmesini İhtirazı Kayıtsız Kabul Edip Daha Sonra Dava Açıp Kesinti Bedelini Geri İstemesinin Hakkın Kötüye Kullanılması Olduğu - Tüketicinin Haklı Bir Sebep Olmadan Sözleşmeyi Tek Taraflı Feshedemeyeceği İfası Yapılmış Bedellerin İadesini İsteyemeyeceği )

• EMEKLİ MAAŞINA BLOKE KONULMASI ( Yeni Kanun'un Yürürlük Tarihinden Sonra Kullanılan Kredilerde Emekli Maaşından Kesinti Yapılmasına Yönelik Muvafakatlerin Önceden Verildiği Gerekçesiyle Geçersizliğinden ve Haksız Şart Teşkil Ettiğinden Bahsedilemeyeceği - Uyuşmazlığın Sözleşme Hükümleri Çerçevesinde Çözümlenmesi Gerektiği )
5510/m.93/1
4721/m.2


ÖZET : Dava; emekli maaşına konulan blokenin kaldırılması ve ödenen bedellerin iadesi istemine ilişkindir. Davacının dava dışı bankalardan tüketici kredi sözleşmelerini imzalayarak kredi kullandığı, maaşını ise davalı bankadan aldığı sabittir. Davacının bankadan aldığı kredi borcunu sözleşme şartlarına uygun olarak ödememesi halinde sözleşme gereğince kullandırılan kredinin teminatı olarak maaşından kesinti yapılmasını kabul etmesi ve diğer teminat öngören hükümlerin sözleşmeye konulmasına rıza göstermesinin haksız şart olarak kabulü mümkün değildir. Zira davacı yürürlükteki bu Yasaları bilerek sözleşmenin sözleşmeyi imzalamış olup, serbest iradesi ile sözleşme şartlarına uygun olarak kredi borcu taksitlerinin aldığı maaşından kesilmesi için talimat verdiğine göre artık sözleşmenin söz konusu hükmünün müzakere edilerek kararlaştırılmadığı söylenemez. Ayrıca bankanın yaptığı işlemin sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerin dürüstlük kuralına aykırı düşecek şekilde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olduğu kabul edilemez. Davacının bankadan kullandığı kredi borcunu sözleşme şartlarına uygun olarak ödemesi zorunludur. Davacının taksitlerin maaşından ödenmesini ihtirazı kayıtsız kabul edip daha sonra dava açıp kesinti bedelini geri istemesi hakkın kötüye kullanılması olup iyiniyet kurallarıyla bağdaşmaz. ( TMK m.2 ) Tüketici haklı bir sebep olmadan sözleşmeyi tek taraflı feshedemez, ifası yapılmış bedellerin iadesini isteyemez, bu şekilde edimin tek taraflı geri istenmesi de hukuken himaye göremez. Aksi halde; kredi isteyen kişinin mali durumu ve maaş gelirine göre borcunun ödenebileceği güvencesiyle kredi veren bankanın alacağının imkansızlaşması, kötü niyetli bir kredi borçlusunun borcunu hiç ödememesi gibi bir sonuç doğacaktır. Başka bir deyişle yeni Kanun'un yürürlük tarihi olan 28.02.2009 tarihinden sonra kullanılan kredilerde emekli maaşından kesinti yapılmasına yönelik muvafakatlerin önceden verildiği gerekçesiyle geçersizliğinden ve haksız şart teşkil ettiğinden bahsedilemez. Hal böyle olunca, mahkemece uyuşmazlığın sözleşmeye bağlılık, ahde vefa ilkesi ve tarafları bağlayan sözleşme hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı, davalı ...'den emekli maaşı aldığını,dava dışı bankalardan kullandığı kredilerin taksitleri sebebiyle maaşına bloke konulduğunu,bu blokenin kaldırılmasını talep etmesine rağmen davalı yanca kaldırılmadığını ileri sürerek hesabına konulan blokenin kaldırılması ile 2 aylık taksit toplamı olan 2.217,78 TL'nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.

Davalı, davacının hesabından dava dışı bankalara verdiği talimatlara istinaden taksit kesintisi yapıldığını, hesabında bloke olmadığını savunmuştur.

Mahkemece, davanın kabulüyle dava kesinleşinceye kadar blokenin kaldırılmasına yönelik verilen kararın devamına karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.

1- )Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacının bankadan kullandığı tüketici kredilerini ödememesi üzerine emekli maaşına bloke konulup konulmayacağı, ödenen bedellerin geri istenip istenemeyeceğine ilişkindir. Bilindiği üzere 17.04.2008 tarih ve 5754 Sayılı Kanun'un 56.maddesiyle değişik 5510 Sayılı Kanun'un 93.maddesine göre “Bu kanun gereğince sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir, aylık ve ödenekleri, sağlık hizmeti sunucularının genel sağlık sigortası hükümlerinin uygulanması sonucu kurum nezdinde doğan alacakları, devir ve temlik edilemez. Gelir, aylık ve ödenekler 88.maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez.” İİK.nun 83/a maddesindeki "İİK.nun 82 ve 83. maddelerinde yazılan mal ve hakların haczolunabileceğine dair önceden yapılan anlaşmalar muteber değildir" hükmüne karşın, 28.02.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5838 Sayılı Kanunun 32.maddesiyle değişik 5510 Sayılı SGK.nun 93/1.maddesinde, "bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine dair taleplerin, borçlunun muvafakati yok ise, icra müdürü tarafından reddedileceği" düzenlemesine yer verilmiştir. Bu hükmün İİK.nun 83/a maddesine göre daha özel düzenleme içerdiği ve takip hukukuna göre icra takibinin kesinleşmiş olması şartıyla haciz sırasında veya hacizden sonra 5510 Sayılı Kanun'un 93.maddesi kapsamındaki gelir, aylık ve ödeneklerin haczine dair verilen muvafakatin geçerli olacağı, bu durumda borçlunun haciz sırasında veya haciz işleminin gerçekleşmesinden sonraki dönemde borçlu haczedilmesi mümkün olmayan mal ve haklarla ilgili olarak bu hakkından vazgeçebileceği, sözleşme hukukuna göre bu yasağın kesin olmadığı, Kanun'un tarafların iradesine ağırlık vererek muvafakat yoluyla emekli aylıklarına bloke konulmasına, borcun başka teminatlara başvurulmadan ödenmesine imkan sağladığı, böylece tarafların sözleşme ile belirledikleri hükmü ortadan kaldırmadığı anlaşılmaktadır.

Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davacı az yukarda zikredilen yasal düzenlemeler yürürlükte iken sırasıyla 27.08.2013 tarihli 23.500 TL dava dışı ... Bank'tan, yine aynı tarihli 20.000 TL dava dışı ... Bank'tan tüketici kredi sözleşmelerini imzalayarak kredi kullandığı, maaşını ise davalı ... 'den aldığı sabittir. Davacı tarafından imzalanan sözleşmelerde ve aynı tarihli alınan taahhütnameler de kredi taksitlerinin ödeme planının davalı ...'den alınan maaş tarihine göre hazırlandığı, eğer maaş tarihinde bir değişiklik olursa bankanın ödeme tarihlerinde değişiklik yapma yetkisi olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca davacı verdiği talimatname ile taksit ödemelerinin her hangi bir ihtar ve ihbara gerek kalmaksızın ... aracılığı ile ödenen maaşından otomatik kesilmesine muvafakat etmiş olup, ... dan aldığı maaşının kesilmesine kredinin geri ödemelerinin maaşı üzerinden yapılmasına, bankanın takas ve mahsup hakkını kullanmasına da muvafakat etmiştir. Davacı sözleşmeden dönmediğine göre borcu ne şekilde ödeyeceğini de açıklamamıştır. Bankada bu taahhüde inanarak başka teminat istemeden davacıya krediyi kullandırmıştır. Davalı ..., davacı ile dava dışı bankalar arasında imzalanan talimat hükümlerine göre kesinti yapmıştır. Hemen belirtilmelidir ki davacının bankadan aldığı kredi borcunu sözleşme şartlarına uygun olarak ödememesi halinde sözleşme gereğince kullandırılan kredinin teminatı olarak maaşından kesinti yapılmasını kabul etmesi ve diğer teminat öngören hükümlerin sözleşmeye konulmasına rıza göstermesinin haksız şart olarak kabulü mümkün değildir. Zira davacı yürürlükteki bu Yasaları bilerek sözleşmenin sözleşmeyi imzalamış olup, serbest iradesi ile sözleşme şartlarına uygun olarak kredi borcu taksitlerinin ...'den aldığı maaşından kesilmesi için talimat verdiğine göre artık sözleşmenin söz konusu hükmünün müzakere edilerek kararlaştırılmadığı söylenemez. Ayrıca bankanın yaptığı işlemin sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerin dürüstlük kuralına aykırı düşecek şekilde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olduğu kabul edilemez. Davacının bankadan kullandığı kredi borcunu sözleşme şartlarına uygun olarak ödemesi zorunludur. Davacının taksitlerin maaşından ödenmesini ihtirazı kayıtsız kabul edip daha sonra dava açıp kesinti bedelini geri istemesi hakkın kötüye kullanılması olup iyiniyet kurallarıyla bağdaşmaz. ( TMK m.2 ) Tüketici haklı bir sebep olmadan sözleşmeyi tek taraflı feshedemez, ifası yapılmış bedellerin iadesini isteyemez, bu şekilde edimin tek taraflı geri istenmesi de hukuken himaye göremez. Aksi halde; kredi isteyen kişinin mali durumu ve maaş gelirine göre borcunun ödenebileceği güvencesiyle kredi veren bankanın alacağının imkansızlaşması, kötü niyetli bir kredi borçlusunun borcunu hiç ödememesi gibi bir sonuç doğacaktır. Başka bir deyişle yeni Kanun'un yürürlük tarihi olan 28.02.2009 tarihinden sonra kullanılan kredilerde emekli maaşından kesinti yapılmasına yönelik muvafakatlerin önceden verildiği gerekçesiyle geçersizliğinden ve haksız şart teşkil ettiğinden bahsedilemez. Hal böyle olunca, mahkemece uyuşmazlığın sözleşmeye bağlılık, ahde vefa ilkesi ve tarafları bağlayan sözleşme hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

2- )Kabule göre, davalı ... tarafından dava sonucunda verilecek hükümden hakkı etkilenecek dava dışı bankalara ihbar edilmesi istenmiş olmasına rağmen mahkemece, bu konuda olumlu yada olumsuz bir karar verilmemiş olması da usul ve yasaya aykırı olup, ayrıca bozmayı gerektirir.

SONUÇ : Yukarıda birinci ve ikinci bentte açıklanan sebeplerle davanın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istenmesi halinde iadesine, HUMK'nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 02.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.