İstanbul Nöbetçi 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde, emekli Orgeneral Doğan'ın yüzüne hakkında verilen karar okundu.

Doğan, tutuklama kararının yüzüne okunmasının ardından cezaevine gönderildi.


GATA'dan taburcu olan emekli Orgeneral Çetin Doğan adliye girişinde sert konuştu

BALYOZ Güvenlik Harekat Planı Soruşturması kapsamında 1'inci Ordu eski Komutanı Emekli Orgeneral Çetin Doğan,'Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek' iddiasıyla ikinci kez tutuklandı.

Sabah saat 09.50 sıralarında avukatları İsmail Tepecik ve Hüseyin Ersöz ile soruşturmanın yürütüldüğü İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Beşiktaş'taki adliyebinasına gelen emekli Orgeneral Çetin Doğan teslim olmadan önce basın açıklamsı yaptı.

TSK'da 50 yıl görev yaptığını belirten emekli Orgeneral Çetin Doğan, kurumunu zorda bırakacak herhangi bir işlem ve gayrette bulunamayacağını, soruşturma kapsamında tutuklanan arkadaşlarını da yalnız bırakamayacağını ifade etti. Basın açıklamasının ardından saat 10.10'da adliye binasına giren Çetin Doğan, hakkındaki yakalama kararının tutuklamaya çevrilmesi ile saat 12.30'da adliyeden ayrıldı.

İşlemleri yapılmadan önce adliye binasının terasına çıkan Çetin Doğan, dışarıda kendisini görüntülemek için bekleyen basın mensuplarına el salladı. Adliyeye ciple gelen emekli Orgeneral Çetin Doğan, tutuklandıktan sonra cezaevine ise sivil polis otomobili ile götürüldü. Çetin Doğan'ın tutuklanmasının ardından iki valizi polisler tarafından adliye binasına getirildi.

Cezaevine götürülmek üzere adliye binasından çıkan emekli Orgeneral Çetin Doğan basın mensuplarının 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutlayarak, "Tekrar buluşma umuduyla hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. Hoşçakalın, evet en kısa zamanda bitecek, adalet yerini bulacaktır. Bundan hiç kuşku duymuyorum" dedi


BALYOZ, ÇIKARANLARIN, UYDURANLARIN KAFASINA İNECEKTİR

İkinci kez cezaevine girmeden önce son kez konuşan Çetin Doğan şunları söyledi:

"Emekli olsam bile Türk Silahlı Kuvvetleri'nde 50 yıl kalmış, üniforma giymiş bir insanım. Tabii üniforması onun tenine işliyor. Kurumumu zor durumda bırakacak herhangi bir işlem, herhangi bir gayrette bulunamazdım. Bu yüzdende 18/8 tansiyonla dışarı çıktım. Dimdik ayaktayım. Hastanede arkadaşlarım çok yakından ilgilendiler. Onların hepsine minnettarım, teşekkür ediyorum.

Ameliyattan önce önerilen başka çözüm tarzları, başka öneriler var. Bunları gözardı edip arkadaşlarımı orada yanlız bırakamazdım. Onlarla berarber devam edeceğim. Bu balyoz çıkaranların uyduranların kafasına inecektir. Samimiyetle söylüyorum sağlım gayet iyi. Tabii ilaçlarımın dozlarını tam 4 kat artırdılar . Sağlığım iyiye doğru gidiyor, dün çıktığım zaman tansiyonum 18'di. Dünkü kayıtlarda da vardır bu. Bir gün öncede öyleydi.

ESKİ SİLAH ARKADAŞIMI SORGULAMADIM

Hilmi Özkök'le ilgili benim adıma tabii konuşmuş değiller ama gerekli soruları, gerekli cevapları, başkaları kendisine sorduğu için ben eski silah arkadaşımı, 'Neden mahkemeye vereceksin?' diye sorgulamadım, sorgulamıyorum da. Ben bazı sorular sormuştum bu sorular havada kaldı. Ama sanıyorum ki savcılarımız hakimlerimiz kısa zamanda bunu ortaya çıkaracaklar. Yalnız şunu söyleyeyim belgelerin üzerinde ki kısıtlama kalktığında göreceksiniz ki bu soruşturma 2006'da yapılan hazırlıklarla 2007'de başlamıştır. Bunu mahkemede ispat edeceğiz ve göstereceğiz.

BU OLAY BİR KURGUDUR

Bu olay sayın Baransu'nun getirdiği valiz meselesi değildir. Bir kurgudur. Bu kurgunun içerisinde kimlerin olduğu ortaya çıkarmak bugün ki adaletin temel görevidir. Bu seminer yapılırken, hepsi kayıt altına alınmıştır. Bu kayıtları dinlediğiniz zaman, zamana baktığınız zaman seminer süresi kadardır. Ondan ne bir dakika azdır ne bi dakika fazla. Bu ortaya çıkacaktır. Kimsenin kuşkusu olmasın.

GATA'DAN 22 NİSAN'DA TABURCU OLDUM

Kayıtlar GATA'dadır. Taburcu oluş tarihim 22 Nisan'dır. Tarih üzerinde yazıyor. Dünya çapında bir ağrı uzmanı GATA'ya gelerek muayene etti. Kendisinin yapacağı bir işlemle büyük ölçüde sağ bacağımda görülen bu uyuşukluğun giderilebileceğini, bu yüzden de ameliyat olmamam gerektiğini söyledi. Bu yöntem denenmeden ameliyet yapılmaması gerektiğini söyledi. Bu arkadaşımızın bir özel seyahatı nedeniyle bu randevuyu gerçekleştirelemedi. Dün ayrılmam söz konusu oldu. Birgün önce kalbimde çekilen sintigrafide, merak edenler dosyamda neticelerini bulabilirler, bir problem gördüler. 'Bu problemi daha detaylı incelemeye ihtiyacıımız var' dediler. O yüzden ertesi güne aldılar. Yaptıkları tetkiklerin sonucunda normal ölçüler içinde belirti olduğunu, bunun sorun olmayacağını söylediler.

Tansiyonum dün sabah 18/10'du, önceki gün de. Bütün gün yükselmiş olmasına rağmen, daha evvel verdiğim karar gereği konsültasyon sonucunda da tıbbı mahsur olmadığı, çıkmamda bir mahsur olmadığının GATA'dan bildirilmesine ve bu konuda GATA üzerinde kuşkular olmasın diye herhangi bir ısrarda herhangi bir sevk talebinde bulunmadım. Çünkü bana önerilen bu sağ bacağımla ilgili tedaviyi GATA'da ağrı merkezi olmadığı için başka yerde yaptıracaktım.

Bu nedenle de sayın profesörün ismini açıklamıyorum. 'Bana asgari bir hafta aspirin kullanmayacaksınız' diyor, bu yüzden de burdaki işlemeleri bitireyim, elimde raporum var, ilerde de bana fırsat verirse tutuksuz olarak davayı sürdürme imkanım olursa, sağlığıma kavuşma imkanım doğar düşüncesi ile normal olarak taburcu omamı açık yüreklilikle ve iyi niyetle kabul ettim.

GATA'dakilere teşekkür ediyorum. Taburcu kağıdımı alır almaz ilk işim avukatım İsmail Tepecik'i buraya göndermek ve 'Çıkma hazırlığı içersindeyim ne zaman geleyim?' diye sordutmak oldu.

SAĞLIĞIMLA İLGİLİ KARARI ADLİ TIP KURUMU VERECEK

Sağlığımla ilgili kararı Adli Tıp Kurumu verecektir. Avukatlarımız benim bilgim olmadan bunun tehlikeli olabileceği yönünde GATA'ya da bir müracat yapmışlardır. Kendilerine bu konudaki otoritenin Adli Tıp Kurumu olduğunu söylemişlerdir. Herhangi bir tehlike hissetmiyorum. 'İnsan bir kez ölür, ölümsüzlüğe doğru', Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın bu şiirini hiç unutmuyorum."

Altında Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un imzasının bulunduğu ve seminerin amacının dışına çıktığına dair rapora ilişkin soruya ise Çetin Doğan şöyle yanıt verdi:

BİR KİŞİ 'ÇETİN DOĞAN DARBE PLANLADI' DESİN KENDİ İPİMİ ÇEKERİM

"Haberim yok. Ne olduğunu bilmiyorum. Bu seminer hiç bir zaman kendi sınırları dışında cereyan etmemiştir. Bu yüzden yüzlerce insan tutuklandı, sorgulandı. Eğer içlerinden bir kişi 'Çetin Doğan darbe planladı, ihtilal planladı' desin ben kendi ipimi kendim çekerim. Bir tek kişi... Eğer gizli tanık buldularsa, karşıma çıkartırlarsa efendim bu bir toplantıda böyle yaptı derse ben kendisine soracağım soru şu olacaktır. 'Nerede ve kimler vardı?' Yanında PKK'lılar varsa kabul etmeyeceğim elbette yanında silah arkadaşlarım varsa kabul edeceğim. Bunu da peşinen söyleyeyim. Bu olayda senaryoyla, dışarda imal edilmiş olan bir 'balyoz' planını birbirine karıştırıyorsunuz. Karışıtırılıyor. Çünkü bir plan semineri nasıl yapıldığı konusu bilinmiyor. Savcılarımız tarafından da doğal olarak bilinmiyor. Bilir kişi olarak genç bir arkadaşa verilince o da faraziyeler üzerinde duruyor. Bilirkişin yapacağı şey o faraziyenin doğru olup olmadığı, faraziyesi de diyorki 'bu verilen balyoz planı doğru ise bu bir ihtilaldir' ama şimdi biz diyoruz ki 'balyoz' planı konuştuğumuz konu değil. 'Balyoz' planında benim imzam yok. Islak imzam yok, elektronik bir imzam da yok. Çünkü neden o zaman elektronik imza yoktu.

YAPIŞTIRMA VE EKLEMELER YAPILMIŞTIR

Balyoz planı 2002 Aralığı'nda yazılmış. İçerisindeki yapıştırma ve eklemeleri kızım ve damadımın 'Çetin Doğan ve Gerçekler' sitesine bakın şuana kadar bize verilen belgelerde nerelerde yapıştırılmış olduğunu görüsünüz. Bunun lami cimi yok. Bunun arkasındayım. 'Bu askeri mahalde olmuştur. Askeri mahalde, askeri insalarla işlenmiş bir suçtur. İşte bu nedenle bunu askeri savcılar bakasın' öyle bir şeye sığınmıyorum. Avukatlarıma da sakın dedim böyle bir şeyi ileri sürmeyeceksiniz yoksa aramız sizle bozuşur. Buna ortaya atılan grup bunu kendileri ortaya çıkaracaklar. Bunun faailleri, esas bu düzmeyi yapanları, bundan fayda umanları, bunu ne için ortaya koyduklarını mutlaka mutlaka ortaya çıkaracaklar."

Avukatları aracılığı ile basın mensuplarına gönderdiği mektubunda eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'le darbe üzerine yapılan görüşmeye yer verdiği, Özkök'ün de bu konuya ilişkin yaptığı açıklamada Kara Kuvvetleri eski Komutanı Aytaç Yalman'ı işaret ettiği hatırlatılaraki, "Aytaç Yalman'ı neden işaret etti?" diye sorulması üzerine ise Çetin Doğan şunları söyledi:

HERKES NE KONUŞULDUĞUNU BİLİYOR, ÖTESİ BERİSİ YOK

"O toplantıdan çıktıktan sonra Aytaç Yalman yanıma geldi. Aytaç Yalman, eğer konuşacaksa ne konuştunuz, ne oldu falan... 'Bakın' dedi 'Meşru bir zemindeyim ve olmaya da devam edeceğim' dedi. Konuşmamı isterlerse konuşurum ama bu davamızı ilgilendirmiyor. Aytaç Yalman, bir şey söylemişse kendisine bu konuda duyumlarını Aytaç Yalman almışsa ki bu konuda Aytaç Yalman herhangi bana bir şey söylemedi, izah etmedi böyle bir şey de söz konusu değil. Böyle böyle söyledi ben de bu cevapaları verdim. Ayrıntılı bir şekilde ve yoluma devam ettim. Benim görev sürem içerisinde orduda herhangi bir soruşturma olmadı o zaman Kara Kuvvetleri'nden şahit olan gelen arkadaşımız bugün yine Kara Kuvvetleri'nde muvazzaf, şerefli bir görevde... O gün Kara Kuvvetleri'nde kurmaybaşkanı olan komutanımız bugün en tepede... Yani herkes ne konuşulduğunu biliyor. Artık bunun ötesi berisi yok. Benim üzüldüğüm muvazzaf subaylar, muvazzaf generaller, maaşlarının üçte birini alıyorlar. Avukat tutmakta zorlanıyorlar. Çolukları çocukları perişan, biliyorum Silahlı Kuvvetler'e onlara her türlü yardımı yapmakta seferber oluyor. Bu önemli bir şey ama içerde çekilen ızdırabı acıyı hiç kimse unutturmaz, unutamaz. Şunu da ifade edeyim ki terörle mücadele etmiş, PKK ile omuza omuz mücedele ettiğim arkadaşlarım, birlikte olduğum arkadaşlarım tutukevinde ve suçlandığımız suçta terör suçu. örgütlü terör suçu. En büyük acıyı bu şekilde yaşadım.

BALYOZ PLANININ EKLERİ BİR ALEM

'Herşey ortaya çıkacak, Balyoz birilerinin kafasına inecek' diyerek kimseyi kastetmedim. Şu çıkardı, bu çıkardı demiyorum. Okyanus kelimesini sadece Amerikalılar konuşur, Amerika'da yaşayanlar konuşur. Bizde demezler. 'Balyoz' planında Ek x diye bir yer var. Türkiye'de Türkçede x diye bir harf var mı? Ek x balyoz planın eki... Balyoz planı ekleri bir alem hiç birinde imza yok. 11 sayfalık bir şey var elimizde nasıl imal edileceğini söyleyebiliriz hiç kimse merak etmesin.

TSK MENSUPLARI GEÇMİŞTEN DERS ALMIŞTIR

Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları geçmişten ders almıştır. 30 sene evvel olan bir ihtilali ve onun sonuçlarını, en ağır sonuçlarını silahlı kuvvetler kendi içinde, kendi yurdunda hissetmiştir. Ondan sonra bunu bilerek yaşadıklarımızı görerek, silahlı kuvvetler hiç bir zaman halkın bağrından çıkan silahlı kuvvetler, halka silah çekerek, halkı zora sokma yolunda bir adım atmamıştır. Bakın ben 71 yılında 66'ıncı tümenin harekat ve istihbarat subayıydım. Sıkıyönetime iştrak ettim. Meydanlara yüzlerce insanları topladık. Giriş ve çıkışı kapadık böyle eziyet olmaz. Böyle durumlarda dikkat edin. Halk denizdir. Biz balığız Mao'nun sözünü ters çevirerek söyledim. Dedim ki 'sakın sakın şunu unutmayın ki yönetimde silahlı kuvvetler belediye valilik var. Ama bizim emrimizde bu durumlarda halk susuz kalırsa, halk ekmeksiz kalırsa bizden bilir. Her planı doğru yapın gerçekçi yapın. Bir tek rutin dışına çıkılan konu gibi bir şeyler biliyorum. Evet rutin dışına çıkılan konu şudur. Ben hiçbir harp oyununda, hiç bir seviyede hayatımda provalı yapmadım. Arkadaşlarım rahat konuşsun diye, fikirlerini açıkça söylesinler diye. Hayatıma hep bunu uyguladım. Bütün geçmişim de bu tarz verdiği eğitimlerle çok iyi sonuç aldım. Ve burada o yüzden baştan sona kadar bantlarını aldım. Savcıya gidip teslim olacağım sizi Silvride misafir etmek isterim konuk olarak."

Ayşegül USTA-Uğur CAN/İSTANBUL, (DHA)