Yargıtay, ''Genç Bir Don Juan'ın Maceraları'' adlı Fransızca kitabın Türkçe'ye çevrilmesi ve yayınlanmasını, kitabın, "anneye, teyzeye, kardeşe, aynı cinse, hayvanlara yönelik sapkınlık düzeyine varan ifadeler" içermesi nedeniyle, demokratik bir toplumda çoğulculuğun, hoşgörünün, açık fikirliliğin gereği olan ifade özgürlüğü kapsamında kalan eylemler olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığına karar verdi. Kararda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin "Hanyside-Birleşik Krallık" davasında verdiği karara vurgu yapıldı.
 
Sel Yayıncılık'ın sahibi İrfan Sancı ve çevirmen İsmail Yerguz hakkında, ​Guillaume Apollinaire'nin ''Genç Bir Don Juan'ın Maceraları'' adlı kitabını yayınladığı ve çevirdiği için ''müstehcenlik" suçundan dava açıldı. İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesinde yapılan yargılamada, "kitabın ebedi eser" olduğu ve suçun unsurları oluşmadığından sanıkların beraatına karar verildi. Kararın temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay 14. Ceza Dairesine geldi. Daire, yerel mahkemenin kararını oy birliğiyle bozdu.
 
Dairenin kararında, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) 10. maddesinde öngörülen ifade özgürlüğünün, kamu makamlarının bir müdahelesiyle karşılaşmadan kişilerin düşünce ve eserlerinin başkalarına ulaştırılmasını kapsadığı vurgulandı. Ancak bu maddenin ikinci fıkrasının, "özgürlüklerin kullanılması sırasında bir sorumluluk duygusuyla hareket edilmesinin gereğini ve suçun ya da düzensizliğin önlenmesi ile genel sağlık ve ahlakın korunması amacıyla hukukun öngördüğü yasak ve yaptırımlara tabi tutulabileceğini" belirttiği kaydedildi. Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) "müstehcenlik" suçuna ilişkin hükümlerle, müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünlerin üretiminde çocukların kullanılmasının yasaklandığı vurgulanan kararda, hayvanlarla ya da doğal olmayan yoldan yapılan cinsel davranışlar içeren yazılı, görsel ve sesli ürünlerin üretimi, satışa arz edilmesi, nakledilmesi, depolanması ve bulundurulmasının da yaptırıma bağlandığı ifade edildi.
 
"Anneye, teyzeye, kardeşe, aynı cinse, hayvanlara yönelik sapkınlık düzeyine varan ifadeler..."
 
Kararda, davalık kitapta eşcinsel ilişkilerin yanı sıra hayvanlarla cinsel ilişkilerin, cinsel arzuları tahrik ve istismar edecek şekilde anlatıldığına vurgu yapılırken, şu değerlendirmede bulunuldu:
 
"Yargılamaya konu edilen kitapta hiçbir olay örgüsüne yer verilmeden, sadece cinsel dürtüleri harakete geçirmeye yönelik, basit, sıradan ifadelerle ters lezbiyen, doğal olmayan ve hayvanlarla yapılan cinsel ilişkilerin, çocuklar kullanılmak suretiyle bayağı bir dil kullanılarak anlatılması, ifadelerin toplumun ar ve haya duygularını incitici, cinsel arzuları tahrik ve istismar edecek şekilde, aynı zamanda kişilerin dışkılamaları dahi tiksinti verecek şekilde ifade edilmek suretiyle hiçbir sanatsal ve edebi değer katılmadan kurgulanmıştır. Anneye, teyzeye, kardeşe, aynı cinse, hayvanlara yönelik sapkınlık düzeyine varan ifadeler içeren kitabın Fransızca'dan tercümesi ve yayınlanmasının, demokratik bir toplumda çoğulculuğun, hoşgörünün, açık fikirliliğin gereği olan ifade özgürlüğü kapsamında kalan eylemler olarak kabul edilmesi mümkün değildir."
 
"Hanyside-Birleşik Krallık" davası örnek gösterildi
 
Kararda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 7 Aralık 1976 tarihli "Hanyside-Birleşik Krallık" kararında, müstehcenlik ve pornografik ifadeler içeren yayın sınırlarının nereye kadar uzanabileceğinin belirlendiği ve bu yayınların, demokratik bir toplumda, genel ahlakın ve sağlığın korunmasına, suçların ve düzensizliğin önlenmesine ilişkin meşru bir amaca yönelik yaptırımlarla kısıtlanabileceğinin öngörüldüğü vurgulandı. AİHM kararında, bu kısıtlamanın AİHS'in 10. maddesinde öngörülen ifade özgürlüğünün ihlali anlamına gelmeyeceğinin de açıkça belirtildiği de kaydedildi. Dairenin kararında, "Soruşturma aşamasında iki kişilik bilirkişi heyetinden alınan 28 Nisan 2009 tarihli ve yargılama aşamasında Başbakanlık Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu tarafından düzenlenen 11 Ağustos 2010 tarihli raporlarda belirtilen, 'yargılamaya konu kitabın hiçbir sanatsal ve edebi değerinin bulunmadığı' biçimindeki değerlendirmelere hangi nedenlerle itibar edilmediği açıklanmadan, 12 Mart 2010 tarihli, genel ve soyut ifadeler kullanılarak hazırlanan bilirkişi raporuna itibar edilerek, sanıkların eylemlerinin, TCK'nın 226/5. maddesinde öngörülen suçu oluşturduğu gözetilmeden, aynı maddenin 7. fıkrası uyarınca kitabın sanatsal ve edebi değeri olduğu gerekçesiyle beraatlara karar verilmesi kanuna aykırıdır" görüşü paylaşıldı.



AA