Yüksek Mahkemenin, Sakarya Çocuk Mahkemesinin başvurusu üzerine, suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre; sanığın gönüllü olması koşuluyla kısa süreli hapis cezasının kamuya yararlı bir işte çalıştırılmaya çevrilmesine ilişkin Türk Ceza Kanunu hükmünün iptal istemine ilişkin kararı, bugünkü Resmi Gazete'de yayımlandı.
    
Sakarya Çocuk Mahkemesinin başvurusunda, ''Sanıktan, davanın sonucunu belli edecek şekilde kamuya yararlı bir işte çalışmaya gönüllü olup olmadığının sorulmasının, peşinen açıklanmış bir görüş niteliğinde olacağı ve hakimin tarafsızlığı ilkesini zedeleyeceği'' öne sürüldü.
    
Anayasa Mahkemesinin kararında ise kısa süreli hapis cezası yerine uygulanabilecek seçenek yaptırımlar gösterilerek hakime takdir yetkisi tanındığı, iptali istenen düzenlemede, gönüllü olup olmama durumunun hüküm verilmeden önce belirlenmesinin öngörüldüğü kaydedildi.
    
Çağdaş ceza hukukunda, ceza yaptırımlarının belirlenmesindeki temel amacın, suçlunun iç dünyasına girerek onu düzeltme, yeniden suç işlemesinin ve toplum için sürekli bir tehlike olmasının önüne geçme ve dolayısıyla topluma tekrar yararlı bir birey haline getirilmesini sağlamak olduğuna işaret edilen Yüksek Mahkemenin kararında, ''Kısa süreli hapis cezalarının seçenek yaptırımlara çevrilmesinde yaptırımın niteliğine göre cezanın kişiselleştirilmesi açısından suçlunun isteğinin sorulması da, topluma kazandırılmaları yönünde başarıyı sağlamanın koşullarından biridir'' denildi.
    
İtiraz konusu ibareyi de içeren kamuya yararlı bir işte çalıştırılma yaptırımı ile suçlunun, toplum içinde özgürlüğü kısıtlanmadan, cezaevlerinin olumsuz etkilerinden de kurtarılarak, toplumla sosyal bağları koparılmadan ve hayatın normal akışı değişmeden ıslah edilmesinin amaçlandığı belirtilen kararda, şu ifadelere yer verildi:
    
''Yasa koyucunun itiraz konusu ibareyi, kamu hizmeti yaptırımının hükümlünün de katılımını gerektiren bir yaptırım olmasını gözeterek, suçlunun topluma kazandırılmasını sağlamak için kamu yararı amacıyla öngördüğü anlaşılmaktadır. Cezanın kişiselleştirilmesine yönelik bu düzenlemenin Anayasal sınırlar içinde yasa koyucunun takdirinde olduğu açıktır.
    
Öte yandan, yargılama sürecinde 5237 sayılı yasanın 50. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinin uygulanabilmesi ihtimali gözetilerek sanıktan kamuya yararlı bir işte çalışmaya gönüllü olup olmadığının sorulması, sanığın mahkum edileceği anlamını taşımayıp, kuralın uygulanmasından kaynaklanan bir zorunluluk olduğundan hakimin tarafsızlığı ilkesine aykırı bir durumdan söz edilemez.''
    
Anayasa Mahkemesi, bu gerekçelerle söz konusu düzenlemenin Anayasa'ya aykırı olmadığına karar vererek, iptal istemini reddetti.



aa