17 Şubat 2012 CUMA

Resmî Gazete

Sayı : 28207

YARGITAY KARARLARI

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinden:

             Esas No                   : 2010/15097

             Karar No                 : 2011/15909

YARGITAY İLAMI

             İncelenen Kararın:

             Mahkemesi             : Kartal 3. Aile Mahkemesi

             Tarihi                      : 2/1/2009

             Numarası                : Esas: 2008/505  Karar: 2009/2

             Davacı                     : Ahmet İrme

             Davalı                      : Burcu İrme

             Dava Türü              : Boşanma

             Temyiz Eden           : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa, 31/3/2011 tarihli 6217 sayılı Kanunun 3. maddesiyle ilave edilen Geçici 3. maddenin (1.) fıkrası gereğince; 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin hükümlerinin uygulanması gerekmiştir.

Davacı Ahmet İrme tarafından davalı Burcu İrme aleyhine 26/5/2008 tarihinde açılan boşanma davasında, 2007 yılında evlendikleri, davalının 21/5/2008 tarihinde evi terk ettiği, evlilik birliğini devam ettirmenin mümkün olmadığı belirtilerek boşanmanın talep edildiği, mahkemece davanın kabulüne ve tarafların Medeni Kanunun 166/3. maddesi gereğince boşanmalarına karar verildiği ve hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi “evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır” hükmünü içermektedir.

Dosyadaki nüfus kaydından tarafların 20/6/2007 tarihinde evlendikleri ve davanın açıldığı 26/5/2008 tarihinde henüz bir yıllık sürenin dolmadığı anlaşılmıştır.

Mahkemece tarafların gösterdikleri delillerin toplanarak, Medeni Kanunun 166/1-2. maddesindeki şartların oluşup oluşmadığı araştırılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yasal şartlar oluşmadan tarafların kabulüne dayanılarak boşanmaya karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi. 17/10/2011

—— ——

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinden:

             Esas No                   : 2011/1978

             Karar No                 : 2011/16879

YARGITAY İLAMI

             İncelenen Kararın:

             Mahkemesi             : Adana 2. Sulh Hukuk Mahkemesi

             Tarihi                      : 18/8/2009

             Numarası                : Esas: 2009/1327  Karar: 2009/1285

             Davacı                     : Filiz Nazlıcan

             Davalı                      : Hasımsız

             Dava Türü              : Mirasın Reddi

             Temyiz Eden           : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa, 31/3/2011 tarihli 6217 sayılı Kanunun 3. maddesiyle ilave edilen Geçici 3. maddenin (1.) fıkrası gereğince; 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin hükümlerinin uygulanması gerekmiştir.

Davacı Filiz Nazlıcan tarafından hasımsız olarak açılan davada, 11/7/2009 tarihinde ölen eşinin mirasını kendi adına ve oğlu Yılmaz Nazlıcan’a velayeten reddettiğini belirterek, mirasın reddine karar verilmesini istediği, mahkemece davanın kabulüne karar verildiği ve hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 426/2.maddesine göre, bir işte yasal temsilcinin menfaati ile küçüğün veya kısıtlının menfaati çatışırsa vesayet makamının ilgilisinin isteği üzerine veya re’sen temsil kayyımı ataması gerekmektedir.

Mahkemece, mirasın reddinde annenin hukuki yararı ile çocuğun hukuki yararı çatıştığından, küçüğe kayyım tayin ettirilmesi, husumetin kayyıma yöneltilmesi, gösterdiği takdirde delillerin toplanması gerekirken, küçüğe kayyım tayin ettirilmeden eksik hasımla işin esasının incelenerek karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.

SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, oyçokluğuyla karar verildi. 24/10/2011

KARŞI OY YAZISI

Bir işte yasal temsilcinin menfaati ile küçüğün veya kısıtlının menfaati çatışıyorsa vesayet makamı ilgilisinin isteği üzerine veya res’en temsil kayyımı atar (TMK.md.426/2). Ana ve/veya baba da, velayeti altında bulunan çocukları adına mirası reddebilirler. Aralarında menfaat zıtlığı bulunuyorsa veya velayet hakkına haiz olan şahsın, bu hakkı kullanması bakımından hukuki veya fiili bir engel varsa, bu takdirde velayet altındaki kimseye kayyım atanmalıdır. Olayda, ana ile çocukların menfaatlerinin çatıştığına ilişkin bir olgu ve delil bulunmadığına göre, çocuklar için kayyım atanmasına gerek bulunmadığı kanaatindeyim. Açıklanan sebeple değerli çoğunluğun bozma düşüncesine iştirak etmiyorum.

—— ——

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinden:

             Esas No                   : 2010/18621

             Karar No                 : 2011/19302

YARGITAY İLAMI

             İncelenen Kararın:

             Mahkemesi             : Ulubey-Uşak Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

             Tarihi                      : 23/12/2008

             Numarası                : Esas: 2008/246  Karar: 2008/247

             Davacı                     : Selçuk Karaman

             Davalı                      : Gökçe Akın Karaman

             Dava Türü              : Boşanma

             Temyiz Eden           : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa, 31/3/2011 tarihli 6217 sayılı Kanunun 3. maddesiyle ilave edilen Geçici 3. maddenin (1.) fıkrası gereğince; 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin hükümlerinin uygulanması gerekmiştir.

Davacı vekilinin davalı aleyhine 23/12/2008 tarihinde açtığı anlaşmalı boşanma davasında, tarafların boşanma ve diğer hususlarda anlaştıklarına ilişkin ibraz edilen protokol ve taraf vekillerinin duruşmadaki beyanları doğrultusunda davanın kabulüne karar verildiği ve hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi hükmüne göre, en az bir yıl sürmüş evliliklerde eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde dahi boşanma kararı verebilmesi için, hakimin bizzat tarafları dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması gerekmektedir.

Taraflar hazır bulunup, bizzat anlaştıklarını açıklamaz veya hakim tarafların anlaşmalarını uygun bulmaz ise, taraflardan delilleri sorulup, toplanması sonucunda evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olup olmadığının Türk Medeni Kanununun 166/1-2 maddesi çerçevesinde takdiri gerekirken (TMK.md.184), davacı ve davalı asiller dinlenilmeksizin taraf vekillerinin beyanları ile boşanma hükmü kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.

SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi. 22/11/2011

—— ——

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinden:

             Esas No                   : 2010/19546

             Karar No                 : 2011/20063

YARGITAY İLAMI

             İncelenen Kararın:

             Mahkemesi             : Ulubey-Uşak Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

             Tarihi                      : 23/3/2007

             Numarası                : Esas: 2007/26  Karar: 2007/39

             Davacı                     : Gül Tosuncuk

             Davalı                      : Nadir Tosuncuk

             Dava Türü              : Boşanma

             Temyiz Eden           : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa, 31/3/2011 tarihli 6217 sayılı Kanunun 3. maddesiyle ilave edilen Geçici 3. maddenin (1.) fıkrası gereğince; 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin hükümlerinin uygulanması gerekmiştir.

Davacı Gül Tosuncuk vekili tarafından davalı Nadir Tosuncuk aleyhine 23/3/2007 tarihinde açılan boşanma davasında, tarafların boşanma ve mali sonuçları ile velayet konusunda anlaştıklarına dair imzaladıkları protokol ve vekillerinin duruşmadaki beyanları doğrultusunda davanın kabulüne karar verildiği, hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi hükmüne göre, en az bir yıl sürmüş evliliklerde eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde dahi boşanma kararı verilebilmesi için, hakimin bizzat tarafları dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması gerekmektedir.

Taraflar hazır bulunup, bizzat anlaştıklarını açıklamaz veya hakim tarafların anlaşmalarını uygun bulmaz ise, taraflardan delilleri sorulup, toplanması sonucunda evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olup olmadığının anılan Kanunun 184. maddesi çerçevesinde takdiri gerekirken, davacı asil dinlenilmeksizin vekilinin beyanı ile boşanma hükmü kurulmuş olması usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi. 28/11/2011

—— ——

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinden:

             Esas No                   : 2010/19545

             Karar No                 : 2011/20064

YARGITAY İLAMI

             İncelenen Kararın:

             Mahkemesi             : Ulubey/Uşak Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

             Tarihi                      : 16/11/2007

             Numarası                : Esas: 2007/182  Karar: 2007/212

             Davacı                     : Zühal Özgen

             Davalı                      : Murat Özgen

             Dava Türü              : Boşanma

             Temyiz Eden           : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa, 31/3/2011 tarihli 6217 sayılı Kanunun 3. maddesiyle ilave edilen Geçici 3. maddenin (1.) fıkrası gereğince; 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin hükümlerinin uygulanması gerekmiştir.

Davacı Zühal Özgen vekili tarafından davalı Murat Özgen aleyhine 16/11/2007 tarihinde açılan boşanma davasında, tarafların boşanma ve mali sonuçları ile velayet konusunda anlaştıklarına dair imzaladıkları protokol ve vekillerinin duruşmadaki beyanları doğrultusunda davanın kabulüne karar verildiği, hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi hükmüne göre, en az bir yıl sürmüş evliliklerde eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde dahi boşanma kararı için hakimin bizzat tarafları dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması gerekmektedir.

Taraflar hazır bulunup, bizzat anlaştıklarını açıklamaz veya hakim tarafların anlaşmalarını uygun bulmaz ise, taraflardan delilleri sorulup, toplanması sonucunda evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olup olmadığının anılan Kanunun 184. maddesi çerçevesinde takdiri gerekirken, davacı asil dinlenilmeksizin vekilinin beyanı ile boşanma hükmü kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.

SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi. 28/11/2011

—— ——

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinden:

             Esas No                   : 2010/19547

             Karar No                 : 2011/20065

YARGITAY İLAMI

             İncelenen Kararın:

             Mahkemesi             : Ulubey-Uşak Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

             Tarihi                      : 18/8/2008

             Numarası                : Esas: 2008/168  Karar: 2008/166

             Davacı                     : Cengiz Karabulut

             Davalı                      : Füsun Karabulut

             Dava Türü              : Boşanma

             Temyiz Eden           : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa, 31/3/2011 tarihli 6217 sayılı Kanunun 3. maddesiyle ilave edilen Geçici 3. maddenin (1.) fıkrası gereğince; 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin hükümlerinin uygulanması gerekmiştir.

Davacı Cengiz Karabulut vekili tarafından davalı Füsun Karabulut aleyhine 18/8/2008 tarihinde açılan boşanma davasında, tarafların boşanma ve mali sonuçları ile velayet konusunda anlaştıklarına dair imzaladıkları protokol ve vekillerinin duruşmadaki beyanları doğrultusunda davanın kabulüne karar verildiği, hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi hükmüne göre, en az bir yıl sürmüş evliliklerde eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde dahi boşanma kararı verilebilmesi için, hakimin bizzat tarafları dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması gerekmektedir.

Taraflar hazır bulunup, bizzat anlaştıklarını açıklamaz veya hakim tarafların anlaşmalarını uygun bulmaz ise, taraflardan delilleri sorulup, toplanması sonucunda evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olup olmadığının anılan Kanunun 184. maddesi çerçevesinde takdiri gerekirken, davacı asil dinlenilmeksizin vekilinin beyanı ile boşanma hükmü kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.

SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi. 28/11/2011

—— ——

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinden:

             Esas No                   : 2010/19548

             Karar No                 : 2011/20066

YARGITAY İLAMI

             İncelenen Kararın:

             Mahkemesi             : Uşak Ulubey Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

             Tarihi                      : 21/7/2009

             Numarası                : Esas: 2009/158  Karar: 2009/152

             Davacı                     : Murat Yazar

             Davalı                      : Esin Yazar

             Dava Türü              : Boşanma

             Temyiz Eden           : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa, 31/3/2011 tarihli 6217 sayılı Kanunun 3. maddesiyle ilave edilen Geçici 3. maddenin (1.) fıkrası gereğince; 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin hükümlerinin uygulanması gerekmiştir.

Davacı Murat Yazar vekili tarafından davalı Esin Yazar aleyhine 21/7/2009 tarihinde açılan boşanma davasında, tarafların boşanma ve mali sonuçları ile velayet konusunda anlaştıklarına dair imzaladıkları protokol ve vekillerinin duruşmadaki beyanları doğrultusunda davanın kabulüne karar verildiği, hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi hükmüne göre, en az bir yıl sürmüş evliliklerde eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde dahi boşanma kararı verilebilmesi için, hakimin bizzat tarafları dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması gerekmektedir.

Taraflar hazır bulunup, bizzat anlaştıklarını açıklamaz veya hakim tarafların anlaşmalarını uygun bulmaz ise, taraflardan delilleri sorulup, toplanması sonucunda evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olup olmadığının anılan Kanunun 184. maddesi çerçevesinde takdiri gerekirken, davacı asil dinlenilmeksizin vekilinin beyanı ile boşanma hükmü kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.

SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi. 28.11.2011

—— ——

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinden:

             Esas No                   : 2010/20328

             Karar No                 : 2011/20283

YARGITAY İLAMI

             İncelenen Kararın:

             Mahkemesi             : Ulubey-Uşak Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

             Tarihi                      : 7/10/2008

             Numarası                : Esas: 2008/185  Karar: 2008/181

             Davacı                     : Irmgard Gertrud

             Davalı                      : Ramazan Avcı

             Dava Türü              : Boşanma

             Temyiz Eden           : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa, 31/3/2011 tarihli 6217 sayılı Kanunun 3. maddesiyle ilave edilen Geçici 3. maddenin (1.) fıkrası gereğince; 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin hükümlerinin uygulanması gerekmiştir.

Davacı Irmgard Gertrud vekili tarafından davalı Ramazan Avcı aleyhine 7/10/2008 tarihinde açılan boşanma davasında, tarafların boşanma ve mali sonuçları ile velayet konusunda anlaştıklarına dair imzaladıkları protokol ve vekillerinin duruşmadaki beyanları doğrultusunda davanın kabulüne karar verildiği, hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi hükmüne göre, en az bir yıl sürmüş evliliklerde eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde dahi boşanma kararı verilebilmesi için, hakimin bizzat tarafları dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması gerekmektedir.

Taraflar hazır bulunup, bizzat anlaştıklarını açıklamaz veya hakim tarafların anlaşmalarını uygun bulmaz ise, taraflardan delilleri sorulup, toplanması sonucunda evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olup olmadığının anılan Kanunun 184. maddesi çerçevesinde takdiri gerekirken, davacı asil dinlenilmeksizin vekilinin beyanı ile boşanma hükmü kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.

SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi. 30/11/2011

—— ——

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinden:

             Esas No                   : 2010/20330

             Karar No                 : 2011/20285

YARGITAY İLAMI

             İncelenen Kararın:

             Mahkemesi             : Ulubey/Uşak Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

             Tarihi                      : 19/2/2007

             Numarası                : Esas: 2007/34  Karar: 2007/28

             Davacı                     : Perihan Dalkıran

             Davalı                      : Mehmet Dalkıran

             Dava Türü              : Boşanma

             Temyiz Eden           : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa, 31/3/2011 tarihli 6217 sayılı Kanunun 3. maddesiyle ilave edilen Geçici 3. maddenin (1.) fıkrası gereğince; 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin hükümlerinin uygulanması gerekmiştir.

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine 19/2/2007 tarihinde açılan boşanma davasında, tarafların boşanma ve mali sonuçları konusunda anlaştıklarına dair imzaladıkları protokol ve davacı vekili ile davalı vekilinin duruşmadaki beyanları doğrultusunda davanın kabulüne karar verildiği, hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 166/3 maddesi hükmüne göre, en az bir yıl sürmüş evliliklerde eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde dahi boşanma kararı verilebilmesi için hakimin bizzat tarafları dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması gerekmektedir.

Taraflar hazır bulunup, bizzat anlaştıklarını açıklamaz veya hakim tarafların anlaşmalarını uygun bulmaz ise, taraflardan delilleri sorulup, toplanması sonucunda evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olup olmadığının anılan Kanunun 184. maddesi çerçevesinde takdiri gerekirken, davacı ve davalı asiller dinlenilmeksizin vekillerin beyanı ile boşanma hükmü kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.

SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi. 30/11/2011

—— ——

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinden:

             Esas No                   : 2010/20332

             Karar No                 : 2011/20286

YARGITAY İLAMI

             İncelenen Kararın:

             Mahkemesi             : Ulubey-Uşak Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

             Tarihi                      : 7/8/2007

             Numarası                : Esas: 2007/113  Karar: 2007/146

             Davacı                     : Toma Garcia Maria De Las Nieves

             Davalı                      : Erdoğan Kaya

             Dava Türü              : Boşanma

             Temyiz Eden           : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa, 31/3/2011 tarihli 6217 sayılı Kanunun 3. maddesiyle ilave edilen Geçici 3. maddenin (l.) fıkrası gereğince; 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin hükümlerinin uygulanması gerekmiştir.

Davacı Maria De Las Nieves Toma Garcia vekili tarafından davalı Erdoğan Kaya aleyhine 7/8/2007 tarihinde açılan boşanma davasında; tarafların evliliklerinin temelinden sarsıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği, hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi hükmüne göre, en az bir yıl sürmüş evliliklerde eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde dahi boşanma kararı verilebilmesi için, hakimin bizzat tarafları dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması gerekmektedir.

Taraflar hazır bulunup, bizzat anlaştıklarını açıklamaz veya hakim tarafların anlaşmalarını uygun bulmaz ise, taraflardan delilleri sorulup, toplanması sonucunda evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olup olmadığının anılan Kanunun 184. maddesi çerçevesinde takdiri gerekirken, davacı asil dinlenilmeksizin vekilinin beyanı ile boşanma hükmü kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.

SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi. 30/11/2011

—— ——

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinden:

             Esas No                   : 2010/20336

             Karar No                 : 2011/20287

YARGITAY İLAMI

             İncelenen Kararın:

             Mahkemesi             : Ulubey-Uşak Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

             Tarihi                      : 15/10/2007

             Numarası                : Esas: 2007/157  Karar: 2007/188

             Davacı                     : Dudu Bozkurt

             Davalı                      : Mehmet Bozkurt

             Dava Türü              : Boşanma

             Temyiz Eden           : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa, 31/3/2011 tarihli 6217 sayılı Kanunun 3. maddesiyle ilave edilen Geçici 3. maddenin (1.) fıkrası gereğince; 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin hükümlerinin uygulanması gerekmiştir.

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine 15/10/2007 tarihinde açılan boşanma davasında, tarafların boşanma ve mali sonuçları konusunda anlaştıklarına dair imzaladıkları protokol ve davacı vekili ile davalının duruşmadaki beyanları doğrultusunda davanın kabulüne karar verildiği, hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi hükmüne göre, en az bir yıl sürmüş evliliklerde eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde dahi boşanma kararı verilebilmesi için, hakimin bizzat tarafları dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması gerekmektedir.

Taraflar hazır bulunup, bizzat anlaştıklarını açıklamaz veya hakim tarafların anlaşmalarını uygun bulmaz ise, taraflardan delilleri sorulup, toplanması sonucunda evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olup olmadığının anılan Kanunun 184. maddesi çerçevesinde takdiri gerekirken, davacı asil dinlenilmeksizin vekilinin beyanı ile boşanma hükmü kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.

SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi. 30/11/2011

—— ——

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinden:

             Esas No                   : 2010/20337

             Karar No                 : 2011/20288

YARGITAY İLAMI

             İncelenen Kararın:

             Mahkemesi             : Ulubey/Uşak Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

             Tarihi                      : 24/3/2008

             Numarası                : Esas: 2008/53  Karar: 2008/53

             Davacı                     : Nihal Kozak

             Davalı                      : Gökhan Kozak

             Dava Türü              : Boşanma

             Temyiz Eden           : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa, 31/3/2011 tarihli 6217 sayılı Kanunun 3. maddesiyle ilave edilen Geçici 3. maddenin (1.) fıkrası gereğince; 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin hükümlerinin uygulanması gerekmiştir.

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine 24/3/2008 tarihinde açılan boşanma davasında, tarafların boşanma ve mali sonuçları konusunda anlaştıklarına dair davacı vekili ile davalının duruşmadaki beyanları doğrultusunda davanın kabulüne karar verildiği, hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi hükmüne göre, en az bir yıl sürmüş evliliklerde, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde dahi boşanma kararı verilebilmesi için, hakimin bizzat tarafları dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması gerekmektedir.

Taraflar hazır bulunup, bizzat anlaştıklarını açıklamaz veya hakim tarafların anlaşmalarını uygun bulmaz ise, taraflardan delilleri sorulup, toplanması sonucunda evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olup olmadığının anılan Kanunun 184. maddesi çerçevesinde takdiri gerekirken, davacı asil dinlenilmeksizin vekilinin beyanı ile boşanma hükmü kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.

SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi. 30/11/2011

—— ——

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinden:

             Esas No                   : 2010/20338

             Karar No                 : 2011/20289

YARGITAY İLAMI

             İncelenen Kararın:

             Mahkemesi             : Ulubey-Uşak Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

             Tarihi                      : 21/5/2007

             Numarası                : Esas: 2007/44  Karar: 2007/70

             Davacı                     : Dudu Meral Sarı

             Davalı                      : Kudret Sarı

             Dava Türü              : Boşanma

             Temyiz Eden           : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa, 31/3/2011 tarihli 6217 sayılı Kanunun 3. maddesiyle ilave edilen Geçici 3. maddenin (1.) fıkrası gereğince; 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin hükümlerinin uygulanması gerekmiştir.

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine 21/5/2007 tarihinde açılan boşanma davasında, tarafların boşanma ve mali sonuçları ile velayet konusunda anlaştıklarına dair imzaladıkları protokol ve davacı vekili ile davalının duruşmadaki beyanları doğrultusunda davanın kabulüne karar verildiği, hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi hükmüne göre, en az bir yıl sürmüş evliliklerde eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde dahi boşanma kararı verilebilmesi için, hakimin bizzat tarafları dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması gerekmektedir.

Taraflar hazır bulunup, bizzat anlaştıklarını açıklamaz veya hakim tarafların anlaşmalarını uygun bulmaz ise, taraflardan delilleri sorulup, toplanması sonucunda evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olup olmadığının anılan Kanunun 184. maddesi çerçevesinde takdiri gerekirken, davacı asil dinlenilmeksizin vekilinin beyanı ile boşanma hükmü kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.

SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi. 30/11/2011

—— ——

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinden:

             Esas No                   : 2010/20339

             Karar No                 : 2011/20290

YARGITAY İLAMI

             İncelenen Kararın:

             Mahkemesi             : Uşak/Ulubey Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

             Tarihi                      : 19/4/2007

             Numarası                : Esas: 2007/36  Karar: 2007/53

             Davacı                     : Kadriye Çümen

             Davalı                      : Bayram Ali Çümen

             Dava Türü              : Boşanma

             Temyiz Eden           : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa, 31/3/2011 tarihli 6217 sayılı Kanunun 3. maddesiyle ilave edilen Geçici 3. maddenin (1.) fıkrası gereğince; 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin hükümlerinin uygulanması gerekmiştir.

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine 19/2/2007 tarihinde açılan boşanma davasında, tarafların boşanma ve mali sonuçları konusunda anlaştıklarına dair imzaladıkları protokol ve davacı vekili ile davalı vekilinin duruşmadaki beyanları doğrultusunda davanın kabulüne karar verildiği, hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 166/3 maddesi hükmüne göre, en az bir yıl sürmüş evliliklerde eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde dahi boşanma kararı verilebilmesi için hakimin bizzat tarafları dinleyerek iradelerini serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması gerekmektedir.

Taraflar hazır bulunup, bizzat anlaştıklarını açıklamaz veya hakim tarafların anlaşmalarını uygun bulmaz ise, taraflardan delilleri sorulup, toplanması sonucunda evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olup olmadığının anılan Kanunun 184. maddesi çerçevesinde takdiri gerekirken, davacı asil dinlenilmeksizin vekil beyanı ile boşanma hükmü kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.

SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi. 30/11/2011

—— ——

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinden:

             Esas No                   : 2010/20340

             Karar No                 : 2011/20291

YARGITAY İLAMI

             İncelenen Kararın:

             Mahkemesi             : Ulubey/Uşak Asliye (Aile) Hukuk Mahkemesi

             Tarihi                      : 26/3/2007

             Numarası                : Esas: 2007/28  Karar: 2007/40

             Davacı                     : Müzeyyen Kandemir

             Davalı                      : Mesut Kandemir

             Dava Türü              : Boşanma

             Temyiz Eden           : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa, 31/3/2011 tarihli 6217 sayılı Kanunun 3. maddesiyle ilave edilen Geçici 3. maddenin (1.) fıkrası gereğince; 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin hükümlerinin uygulanması gerekmiştir.

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine 26/3/2007 tarihinde açılan boşanma davasında, tarafların boşanma ve mali sonuçları ile velayet konusunda anlaştıklarına dair imzaladıkları protokol ve davacı vekili ile davalının duruşmadaki beyanları doğrultusunda davanın kabulüne karar verildiği, hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi hükmüne göre, en az bir yıl sürmüş evliliklerde eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde dahi boşanma kararı verilebilmesi için, hakimin bizzat tarafları dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması gerekmektedir.

Taraflar hazır bulunup, bizzat anlaştıklarını açıklamaz veya hakim tarafların anlaşmalarını uygun bulmaz ise, taraflardan delilleri sorulup, toplanması sonucunda evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olup olmadığının anılan Kanunun 184. maddesi çerçevesinde takdiri gerekirken, davacı asil dinlenilmeksizin vekilinin beyanı ile boşanma hükmü kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.

SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi. 30/11/2011

—— ——

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinden:

             Esas No                   : 2010/20335

             Karar No                 : 2011/20293

YARGITAY İLAMI

             İncelenen Kararın:

             Mahkemesi             : Ulubey/Uşak Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

             Tarihi                      : 1/4/2009

             Numarası                : Esas: 2009/64  Karar: 2009/57

             Davacı                     : İsmail Dincer

             Davalı                      : Özlem Dincer

             Dava Türü              : Yabancı Mahkeme (Boşanma) Kararının Tanıma ve Tenfizi

             Temyiz Eden           : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa, 31/3/2011 tarihli 6217 sayılı Kanunun 3. maddesiyle ilave edilen Geçici 3. maddenin (1.) fıkrası gereğince; 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin hükümlerinin uygulanması gerekmiştir.

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine 1/4/2009 tarihinde açılan davada, boşanmaya ilişkin Avusturya Cumhuriyeti İnere Stdt Wien Bölge Mahkemesinin 7/7/2008 tarih ve 84 C 44/08 d-7 sayılı kararının tanıma ve tenfizine karar verilmesinin istendiği, mahkemece davanın kabulüne karar verildiği ve hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır.

5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun 53. maddesinde tenfiz dilekçesine eklenerek belgeler belirtilmiş olup, bu hükme göre yabancı mahkeme ilamının o ülke makamlarınca usulen onanmış aslı veya ilamı veren yargı organı tarafından onanmış örneği ve onanmış tercümesi ile ilamın kesinleştiğini gösteren ve o ülke makamlarınca usulen onanmış yazı veya belge ile onanmış tercümesinin dilekçeye eklenmesi zorunlu olduğu halde, fotokopi ile yetinilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.

SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi. 30/11/2011

—— ——

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinden:

             Esas No                   : 2010/22580

             Karar No                 : 2011/21616

YARGITAY İLAMI

             İncelenen Kararın:

             Mahkemesi             : Ulubey-Uşak Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

             Tarihi                      : 11/9/2007

             Numarası                : Esas: 2007/132  Karar: 2007/159

             Davacı                     : Serpil Yalçınkaya

             Davalı                      : Hidayet Yalçınkaya

             Dava Türü              : Boşanma

             Temyiz Eden           : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa, 31/3/2011 tarihli 6217 sayılı Kanunun 3. maddesiyle ilave edilen Geçici 3. maddenin (1.) fıkrası gereğince; 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin hükümlerinin uygulanması gerekmiştir.

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi hükmüne göre, en az bir yıl sürmüş evliliklerde eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde dahi boşanma kararı verilebilmesi için, hakimin bizzat tarafları dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması gerekmektedir.

Taraflar hazır bulunup, bizzat anlaştıklarını açıklamaz veya hakim tarafların anlaşmalarını uygun bulmaz ise, taraflardan delilleri sorulup, toplanması sonucunda evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olup olmadığının anılan Kanunun 184. maddesi çerçevesinde takdiri gerekirken, davacı asil dinlenilmeksizin vekilinin beyanı ile boşanma hükmü kurulmuş olması usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi. 12/12/2011

—— ——

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinden:

             Esas No                   : 2011/12018

             Karar No                 : 2011/22739

YARGITAY İLAMI

             İncelenen Kararın:

             Mahkemesi             : İzmir 1. Aile Mahkemesi

             Tarihi                      : 3/2/2010

             Numarası                : Esas: 2009/1060  Karar: 2010/85

             Davacı                     : Makbule Tekin

             Davalı                      : Abdulbari Tekin

             Dava Türü              : Velayet

             Temyiz Eden           : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa, 31/3/2011 tarihli 6217 sayılı Kanunun 3. maddesiyle ilave edilen Geçici 3. maddenin (1.) fıkrası gereğince; 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin hükümlerinin uygulanması gerekmiştir.

Davacı Makbule Tekin tarafından davalı Abdulbari Tekin’e karşı açılan velayet davasında, 20/2/2000 tarihinde doğan küçük Uğur Tekin’in velayetinin davalı babadan alınarak davacı babaanneye verilmesinin talep edildiği, mahkemece davanın kabulüne karar verildiği, hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.

Türk Medeni Kanununun 335 vd. maddelerinde düzenlenen velayete ilişkin hükümler gereğince, velayetin anne ve/veya baba dışındaki kimselere verilmesinin mümkün olmadığı, gerekli görülen hallerde aynı Kanunun 404 ve devamı maddelerince vasi tayin edilebileceği öngörülmüştür.

Bu itibarla, mahkemece yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi. 19/12/2011

—— ——

Yargıtay 19. Hukuk Dairesinden:

Esas No         : 2011/2504

Karar No       : 2011/11925

YARGITAY İLAMI

Mahkemesi    : Adana 5. Sulh Hukuk Mahkemesi

Tarih              : 26/1/2010

No                  : 147/106

Davacı            : Hayri Narin vek. Av. Bülent Gencer

Davalı            : Yusuf Güner vek. Av. İbrahim Kendirci

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonucunda mahkemece davanın reddine karar verilmiş, kararın kesin olması nedeniyle hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının talebi ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle dosya içindeki tüm belge ve evraklar okunup gereği konuşulup düşünüldü.

-KARAR-

Davacı vekili, müvekkilinin kefil olarak imzaladığı bono borcunun ödenmesine rağmen davalının bu bonoya dayalı olarak takip başlattığını belirterek davacının borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, müvekkilinin meşru hamil olduğunu, senet arkasına yazılı 1000 TL’lik ödemenin senet bedelinden düşülerek bakiye alacak için takip yapıldığını, müvekkilinin 3. kişi olması nedeniyle senet metninden anlaşılanlar dışındaki itiraz ve def’ilerin müvekkile karşı ileri sürülemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, davacının davalıya ödeme yaptığı konusunda delil sunmadığı, delil olarak sunulan ibranamedeki imza sahih olsa bile cirantaya ait olduğu, senet aslı talep edilmeden senet hamili olmayan cirantaya ödeme yapılmasının normal bir davranış olmadığı, davacının davalının bonoyu iktisap ederken bile bile davacının zararına hareket ettiğini ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, kararın kesin olması nedeniyle davacı vekilince kanun yararına temyiz olunması için istemde bulunulması üzerine Adalet Bakanlığı talebi doğrultusunda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca hükmün HUMK’nun 427/6. maddesi uyarınca kanun yararına bozulması istenmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, Yargıtay C. Başsavcılığının aşağıdaki bendin dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2- Davacı yemin teklif hakkını kullanacağını bildirmiş ve mahkemece davalıya çıkarılacak yemin davetiyesi ile ilgili masrafları yatırması hususunda kesin süre verilmesi üzerine 5 TL. davetiye gideri yatırılmıştır. Yerel mahkemenin kesin süreye ilişkin ara kararında yatırılacak masrafı açıkça göstermesi gerekirken bunu göstermemiş olmasına rağmen, yatırılan masrafın eksik olduğu gerekçesiyle, bu eksikliğin tamamlanması imkanı da verilmeden, yemin teklif hakkından vazgeçilmiş sayıldığından bahisle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteğine ilişkin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteğinin kabulü ile HUMK 427/7 maddesi gereğince hükmün kanun yararına ve hukuki sonuçları kalkmamak koşuluyla BOZULMASINA, aynı yasanın 427/son maddesi uyarınca kararın bir örneğinin Resmî Gazete’de yayımlanmak üzere Adalet Bakanlığı’na gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına verilmesine, 5/10/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.

—— • ——

Yargıtay 19. Hukuk Dairesinden:

Esas No         : 2011/13319

Karar No       : 2011/12779

YARGITAY İLAMI

Mahkemesi    : İzmir 6. Sulh Hukuk Mahkemesi

Tarih              : 5/4/2011

No                  : 177-386

Davacı            : Sabri Çetintabak vek. Av. Orkun Gülaç

Davalı            : T. İş Bankası A.Ş.

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün kesin olması nedeniyle süresi içinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca HUMK’nun 427/6 maddesi uyarınca kanun yararına bozma talep edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

-KARAR-

Dava; kaynağını 3167 sayılı Yasanın 10. maddesinden alan her çek yaprağı için muhatap bankanın sorumlu olduğu miktar için girişilen icra takibine yönelik itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.

Davalı banka vekili, davanın reddi ile %40 tazminatın davacıdan tahsili gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece; yapılan yargılama, toplanan deliller neticesinde davanın kısmen kabulüne, karar verilmiş, dava değeri itibariyle kesin olarak verilmiş olan kararın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca HUMK’nun 427/6. maddesi uyarınca kanun yararına bozulması talep edilmiştir.

Dava konusu çeklerin ibrazı tarihlerinde yürürlükte bulunan 5941 sayılı Çek Kanunu (3167 sayılı Kanunu yürürlükten kaldıran )nun 8/4 maddeleri uyarınca “Takas odaları aracılığı ile ibraz edilmiş çekler için, üçüncü maddenin üçüncü fıkrasında belirlenen sorumluluk miktarı dahil, kısmi ödeme yapılamaz.” Dava konusu çeklerin muhatap bankadan başka bankalara ibraz edildiği anlaşıldığından anılan yasa hükmü gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığından kanun yararına bozma talebinin kabulü ile hükmün bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının HUMK’nun 427/6 maddesine dayalı kanun yararına bozma talebinin kabulü ile hükmün hukuki sonuçlarına etkili olmamak üzere (HUMK md. 427/7) kanun yararına BOZULMASINA, kararın bir örneğinin Resmî Gazete’de yayımlanmak üzere Adalet Bakanlığına gönderilmesine (HUMK mad. 427/8) 18/10/2011 gününde oybirliği ile karar verildi.

—— • ——

Yargıtay 19. Hukuk Dairesinden:

Esas No     : 2011/13318

Karar No  : 2011/12780

YARGITAY İLAMI

Mahkemesi               : İzmir 15. Sulh Hukuk Mahkemesi

Tarih         : 19/4/2011

No              : 2011/266-2011/457

Davacı       : Merbay Gümrük Müşavirliği Ltd. Şti. vek. Av. Şafak Özoğlu

Davalı        : T. İş Bankası A.Ş. vek. Av. Özlem Avşaroğlu

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün kesin olması nedeniyle süresi içinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca HUMK’nun 427/6. maddesi uyarınca kanun yararına bozma talep edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

-KARAR-

Dava; kaynağını 3167 sayılı Yasanın 10. maddesinden alan her çek yaprağı için muhatap bankanın sorumlu olduğu miktar için girişilen icra takibine yönelik itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.

Davalı banka vekili, davanın reddi ile %40 tazminatın davacıdan tahsili gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece; yapılan yargılama, toplanan deliller neticesinde davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, ancak dava değeri itibariyle kesin olarak verilmiş olan karar Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca HUMK’nun 427/6. maddesi uyarınca kanun yararına bozulması talep edilmiştir.

Dava konusu çeklerin ibraz tarihlerinde yürürlükte bulunan 5941 sayılı Çek Kanunu (3167 sayılı Kanunu yürürlükten kaldıran) nun 8/4 maddeleri uyarınca “Takas odaları aracılığı ile ibraz edilmiş çekler için, üçüncü maddenin üçüncü fıkrasında belirlenen sorumluluk miktarı dahil, kısmi ödeme yapılamaz.” Dava konusu çeklerin muhatap bankadan başka bankalara ibraz edildiği anlaşıldığından anılan yasa hükmü gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığından kanun yararına bozma talebinin kabulü ile hükmün bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının HUMK’nun 427/6 maddesine dayalı kanun yararına bozma talebinin kabulü ile hükmün hukuki sonuçlarına etkili olmamak üzere (HUMK md. 427/7) kanun yararına BOZULMASINA, kararın bir örneğinin Resmî Gazete’de yayımlanmak üzere Adalet Bakanlığına gönderilmesine (HUMK mad. 427/8) 18/10/2011 gününde oybirliği ile karar verildi.

—— • ——

Yargıtay 19. Hukuk Dairesinden:

Esas No         : 2011/13317

Karar No       : 2011/12781

YARGITAY İLAMI

Mahkemesi    : İzmir 6. Sulh Hukuk Mahkemesi

Tarih              : 13/4/2011

No                  : 273-412

Davacı            : Murat Canlı vek. Av. Amaç Kaya

Davalı            : T. İş Bankası A.Ş. vek. Av. Özlem Avşaroğlu

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca HUMK’nun 427/6. maddesi uyarınca kanun yararına bozma talep edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

-KARAR-

Dava; kaynağını 3167 sayılı Yasanın 10. maddesinden alan her çek yaprağı için muhatap bankanın sorumlu olduğu miktar için girişilen icra takibine yönelik itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.

Davalı banka vekili, davanın reddi ile %40 tazminatın davacıdan tahsili gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece; yapılan yargılama, toplanan deliller neticesinde; davanın kısmen kabulüne, dava değeri itibariyle kesin olarak karar verilmiş, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca HUMK’nun 427/6. maddesi uyarınca kanun yararına bozma talep edilmiştir.

Dava konusu çekin ibraz tarihinde yürürlükte bulunan 5941 sayılı Çek Kanunu (3167 sayılı Kanunu yürürlükten kaldıran)nun 8/4 maddeleri uyarınca “Takas odaları aracılığı ile ibraz edilmiş çekler için, üçüncü maddenin üçüncü fıkrasında belirlenen sorumluluk miktarı dahil, kısmi ödeme yapılamaz.” Dava konusu çeklerin muhatap bankadan başka bankalara ibraz edildiği anlaşıldığından anılan yasa hükmü gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığından kanun yararına bozma talebinin kabulü ile hükmün bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının HUMK’nun 427/6 maddesine dayalı kanun yararına bozma talebinin kabulü ile hükmün hukuki sonuçlarına etkili olmamak üzere (HUMK md. 427/7) kanun yararına BOZULMASINA, kararın bir örneğinin Resmî Gazete’de yayımlanmak üzere Adalet Bakanlığına gönderilmesine (HUMK mad. 427/8) 18/10/2011 gününde oybirliği ile karar verildi.