T.C.
YARGITAY
2. CEZA DAİRESİ
ESAS NO. 2012/25865
KARAR NO. 2013/14882
KARAR TARİHİ. 6.6.2013

>HIRSIZLIK--PARMAK İZİ--VARSAYIMA DAYALI CEZA VERİLMEYECEĞİ

5237/m.141, 142


ÖZET : Hırsızlık suçunda; sanığın yüklenen suçları işlediğine dair cezalandırılmasını gerektirecek nitelikte her türlü kuşkudan uzak yeterli delil bulunmadığı gözetilmelidir. Aynı tarihte aynı binadaki başka bir işyerinden yapılan hırsızlık olayında sanığın parmak izinin tespit edildiği gerekçesiyle varsayıma dayalı olarak sanığın atılı suçlardan mahkumiyetine karar verilmesi .
Sanığa atılı işyeri dokunulmazlığını bozma suçunun suç tarihi itibariyle uzlaşma kapsamında bulunması karşısında uzlaştırma işlemi yapılıp sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekir.

DAVA : Dosya incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR : 1- ) Sanığın atılı suçları işlemediğini savunması ve dosya içeriğine göre de, sanığın yüklenen suçları işlediğine dair cezalandırılmasını gerektirecek nitelikte her türlü kuşkudan uzak yeterli delil bulunmadığı gözetilmeden, aynı tarihte aynı binadaki başka bir işyerinden yapılan hırsızlık olayında sanığın parmak izinin tespit edildiği gerekçesiyle varsayıma dayalı olarak sanığın atılı suçlardan mahkumiyetine karar verilmesi,

2- ) Kabule göre de;
Sanığa atılı işyeri dokunulmazlığını bozma suçunun suç tarihi itibariyle uzlaşma kapsamında bulunması karşısında. 5271 Sayılı C.M.K.nun 253 ve 254. maddeleri uyarınca uzlaştırma işlemi yapılıp sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden eksik kovuşturmayla yazılı şekilde hüküm kurulması,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, temyiz harcının istenmesi halinde iadesine, 06.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu
Esas Numarası: 2012/6-1309 
Karar Numarası: 2013/258

CEZA HUKUKUNDA ŞÜPHEDEN SANIK YARARLANIR KARİNESİ
HIRSIZLIK SUÇUNDA KESİN VE İNANDIRICI DELİL

Hırsızlık suçundan sanık Semih 'in 5237 sayılı TCK'nun 142/2-g, 143 ve 53. maddeleri uyarınca 3 yıl 3 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin, Konya 5. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 01.10.2009 gün ve 142-930 sayılı hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 23.02.2012 gün ve 3044-3722 sayı ile;

"...Diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;

1-Kolluk tarafından düzenlenen ve mağdurun anlatımı ile örtüşen olay yeri çizelgesine göre, hayvanların çalındığı ahırın mağdura ait evin bitişiğinde olduğunun anlaşılması nedeniyle, suçun 5237 sayılı TCK’nın 142. maddesinin (1-b) fıkra ve bendine uyduğu gözetilmeden, aynı Yasa maddesinin uygulama yeri olmayan (2-g) fıkra ve bendi ile hüküm kurulması,

2-Suçun gece vakti işlendiğine ilişkin kuşkudan uzak, hukuka uygun, kuvvetli ve inandırıcı kanıtlar karar yerinde açıklanıp tartışılmadan, sadece gece saat 02.00 sıralarında köy yerinde bir minibüsün dolaştığı bilgisine dayanılarak 5237 sayılı TCK’nın 143/1. maddesi ile cezada arttırma yapılması," isabetsizliğinden oyçokluğuyla bozulmasına karar verilmiş, Daire Üyesi M. Simavlı, sanığın eyleminin sübuta ermediği düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.

Yargıtay C. Başsavcılığı ise 17.04.2012 gün ve 319708 sayı ile;

"...Gerek hazırlık aşamasında gerekse yargılama aşamasında yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğine dair mahkumiyete yeterli ve inandırıcı şüpheden arındırılmış kesin kanıtlara ulaşılamamıştır. Zira hakkında beraat kararı verilen Orhan 'ın suçtan kurtulmak amacıyla suça konu hayvanları sanık Semih 'den satın aldığını söyleme ihtimali mevcuttur. Adı geçen şahsın tanık olarak gösterdiği şahıslardan sadece Cihan 'ın kendi beyanını kısmen doğrulamasına karşın, adı geçen tanık Cihan 'ın hakkında beraat kararı verilen Orhan ile birlikte hareket ettiğinin Murat tarafından iddia edildiği gibi tanık Cihan 'ın aşamalardaki ifadeleri arasında çok büyük çelişkiler bulunmaktadır. Benzer olaylarda sanık ya da sanıkları sadece olay nedeniyle tanıyan tanıkların dosya içeriğine uygun iddialarına üstünlük tanınması gerektiği konusunda gerek uygulamada gerekse teoride herhangi bir duraksamanın mevcut olmamasına karşın, incelemeye konu eylemde olduğu gibi sanık ya da sanıkları önceden tanıyan tanık ya da tanıkların beyanlarının daha kuşkulu karşılandığı bilinen bir gerçektir. Yerel mahkemenin toplanan deliller ışığında sanık Semih hakkında verdiği mahkumiyet kararının yerleşik içtihatlara aykırı olacağı gibi oldukça sakıncalı sonuçlara yol açacağı da açıktır. Zira benzer olaylarda suça konu eşyalarla birlikte yakalanan herhangi bir şahısın, bir tanık dinleterek suçtan rahatlıkla kurtulabileceği gibi olayla hiç bir ilgisi olmayan kişinin mahkumiyetine de neden olmasının önü bir anlamda açılacaktır. Bu duruma çağdaş herhangi bir hukuk sisteminin izin vermesi düşünülemez.

Hakkında beraat kararı verilen Orhan 'ın şüpheli davranışları, tanık olarak dinlenmesini istediği Murat ile Hakan 'ın kendisini doğrulamamaları, kendisini doğrulayan Cihan 'ın ise aşamalardaki ifadeleri arasındaki çok büyük çelişkiler ve sanık Semih 'in kayınpederi olmasına karşın, adı geçeni koruma güdüsüyle hareket etmediği açıkça anlaşılan Murat 'un dosya içeriğine uygun beyanları sanık Semih başlangıç aşamasından itibaren mevcut olan şüpheyi iyice artırmıştır. 

Bütün ihtimalleri değerlendirmek zorunda olan mahkeme tarafından çelişkiler ve tereddütler giderilmediği gibi suça konu hayvanları ahırında bulunduran Orhan 'ın savunmasının, hangi nedenle yüklenen suçu işlemediğini beyan eden sanık Semih 'in savunmasına üstün kılındığı karar yerinde denetime olanak sağlayacak ve başta davanın tarafları olmak üzere herkesi ikna edecek şekilde açıklanmamıştır. Denetimden yoksun gerekçe ile mahkumiyet kararı verilmesi suretiyle Anayasanın 141, CYY'nın 34, 230. maddeleri ile 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi delaletiyle halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY'nın 308/7. maddesine aykırı davranılmıştır" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.

CMK'nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 6. Ceza Dairesince 27.09.2012 gün ve 16931-16172 sayı ile, itirazın yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.