TBK--MADDE 583

II. Şekil
Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.

Kendi adına kefil olma konusunda özel yetki verilmesi ve diğer tarafa veya bir üçüncü kişiye kefil olma vaadinde bulunulması da aynı şekil koşullarına bağlıdır. Taraflar, yazılı şekle uyarak kefilin sorumluluğunu borcun belirli bir miktarıyla sınırlandırmayı kararlaştırabilirler.

Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumluluğunu artıran değişiklikler, kefalet için öngörülen şekle uyulmadıkça hüküm doğurmaz.


TBK--MADDE 584
III. Eşin rızası
Eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir; bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır. 

Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumlu olacağı miktarın artmasına veya adi kefaletin müteselsil kefalete dönüşmesine ya da kefil yararına olan güvencelerin önemli ölçüde azalmasına sebep olmayan değişiklikler için eşin rızası gerekmez.

Ek fıkra : 28.3.2013-6455 S.K. / m.77) Ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler, mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak esnaf ve sanatkârlar siciline kayıtlı esnaf veya sanatkârlar tarafından verilecek kefaletler, 27/12/2006 tarihli ve 5570 sayılı Kamu Sermayeli Bankalar Tarafından Yürütülen Faiz Destekli Kredi Kullandırılmasına Dair Kanun kapsamında kullanılacak kredilerde verilecek kefaletler ile tarım kredi, tarım satış ve esnaf ve sanatkârlar 

İİK-- MADDE 38
İLAM MAHİYETİNİ HAİZ BELGELER :
(Değişik: 18/2/1965 - 538/20 md.)

Mahkeme huzurunda yapılan sulhlar, kabuller ve para borcu ikrarını havi re'sen tanzim edilen noter senetleri, istinaf ve temyiz kefaletnameleri ile icra dairesindeki kefaletler, ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabidir. Bu maddedeki icra kefaletleri müteselsil kefalet hükmündedir.



T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2015/9591
KARAR NO: 2015/19863
KARAR TARİHİ: 7.9.2015

>İCRA KEFALETİNİN GEÇERSİZLİĞİ NEDENİYLE İPTALİ İSTEMİNİN YARGILAMAYI GEREKTİRMESİ - İCRA DAİRESİNDEKİ KEFALETLER 

6098/m. 584
2004/m. 38

ÖZET : Şikayetçi icra kefili, haciz işlemi sırasında yapılan icra kefalet işleminin el yazısı ve kefil olunan miktar ve tarih yazılmaksızın eşinin de rızası alınmadan yapıldığı gerekçesi ile geçersiz olduğunu ileri sürerek kefalet işleminin ve buna bağlı olarak gönderilen icra emrinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

İcra dairesindeki kefaletler ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabi olup; icra kefaletinin geçersizliği nedeniyle iptali istemi yargılamayı gerektirdiğinden, genel mahkemede ileri sürülebilecek bir husus olup, şikayet yoluyla icra mahkemesine başvurularak iptali talep edilemez.

İlam hükmünde olan icra kefalet işleminin, ilamlı icra takibine konu edilebilmesi, bir diğer ifade ile icra kefiline icra emri tebliğ edilebilmesi için icra kefaletinin yasada öngörülen şekil şartlarına uygun olarak yapılmış olması gerekir. Şikayetçi, icra kefilliğinin iptali hususun incelenmesinin genel mahkemede yargılamayı gerektirdiği ve dar yetkili icra mahkemesinde dinlenemeyeceği açıktır. Sadece icra emrinin iptaline karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken icra kefaletinin de iptaline karar verilmesi isabetsizdir.

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

KARAR : Şikayetçi icra kefili, icra mahkemesine başvurusunda; 10/11/2014 tarihli haciz işlemi sırasında yapılan icra kefalet işleminin el yazısı ve kefil olunan miktar ve tarih yazılmaksızın eşinin de rızası alınmadan yapıldığı gerekçesi ile geçersiz olduğunu ileri sürerek kefalet işleminin ve buna bağlı olarak gönderilen icra emrinin iptaline karar verilmesinin talep edildiği, mahkemece yapılan yargılama sonunda, Borçlar Kanununun 583. maddesinde düzenlenen kefalet sözleşmesinin şekil şartlarına uyulmadığı ve aynı Kanunun 584. maddedesinde belirtilen evli eşin rızası alınması şartının yerine getirilmediği gerekçesi ile davanın kabulü ile kefalet işleminin ve kefalete dayanak icra emrinin iptaline karar verildiği görülmektedir.

İİK.'nun 38. maddesi gereğince icra dairesindeki kefaletler ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabi olup; icra kefaletinin geçersizliği nedeniyle iptali istemi yargılamayı gerektirdiğinden, genel mahkemede ileri sürülebilecek bir husus olup, şikayet yoluyla icra mahkemesine başvurularak iptali talep edilemez.

Ancak, İİK.'nun 38. maddesi uyarınca ilam hükmünde olan icra kefalet işleminin, ilamlı icra takibine konu edilebilmesi, bir diğer ifade ile icra kefiline icra emri tebliğ edilebilmesi için icra kefaletinin yasada öngörülen şekil şartlarına uygun olarak yapılmış olması gerekir.

Bu durumda, şikayetçi, icra kefilliğinin iptali hususun incelenmesinin genel mahkemede yargılamayı gerektirdiği ve dar yetkili icra mahkemesinde dinlenemeyeceği açıktır.

Hal böyle olunca, mahkemece, sadece icra emrinin iptaline karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken icra kefaletinin de iptaline karar verilmesi isabetsizdir.

SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C.
YARGITAY
12.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2014/21574 
KARAR NO: 2014/28971 
KARAR TARİHİ.02/12/2014


Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi M.T. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;

Şikayetçi icra kefili, icra mahkemesine başvurusunda; 07/02/2013 tarihli icra kefalet işleminin geçersiz olduğunu ileri sürerek anılan işlemlerin iptali isteğinde bulunmuş, mahkemece, yapılan yargılama sonunda, şikayetçinin kendi el yazısıyla yazılmış ifadesini içermeyen ve evli eşin rızası alınmadan düzenlenmiş icra kefalet sözleşmesinin geçerli sayılmayacağı gerekçesi ile şikayetin kabulüne karar verilmiştir.

İİK'nun 38. maddesi gereğince icra dairesindeki kefaletler ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabi olup; icra kefaletinin geçersizliği nedeniyle iptali istemi yargılamayı gerektirdiğinden, genel mahkemede ileri sürülebilecek bir husus olup, şikayet yoluyla icra mahkemesine başvurularak iptali talep edilemez.

Ancak, İİK'nun 38. maddesi uyarınca ilam hükmünde olan icra kefalet işleminin, ilamlı icra takibine konu edilebilmesi, bir diğer ifade ile icra kefiline icra emri tebliğ edilebilmesi için icra kefaletinin yasada öngörülen şekil şartlarına uygun olarak yapılmış olması gerekir.

Bu durumda, şikayetçi, icra kefilliğinin iptali isteminde bulunmuş ise de; bu hususun incelenmesinin genel mahkemede yargılamayı gerektirdiği ve dar yetkili icra mahkemesinde dinlenemeyeceği açıktır.

Öte yandan, 07/02/2013 tarihli icra kefalet tutanağında; sorumlu olunan azami miktarın ve kefalet tarihinin kefilin kendi el yazısı ile yazılmadığı ve kefalet tarihinde evli olduğu anlaşılan şikayetçinin eşinin kefilliğe ilişkin rızasının bulunmadığı görülmekte olup; bu haliyle, kefalet tutanağının, kefaletin şeklini düzenleyen Türk Borçlar Kanunu'nun 583. ve 584. maddelerinde belirtilen şartlarda düzenlenmediği anlaşılmaktadır. Esasen bu husus, mahkemenin de kabulündedir.

Hal böyle olunca, mahkemece, yalnız icra emrinin iptaline karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02/12/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.



kararara.com