“Taraflar arasında görülen davada Samsun 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 14.11.2012 tarih ve 2012/250-2012/423 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Sevda Boyraz tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR :

Davacı vekili, müvekkiline, ……….. Ltd. Şti.’nin yetkilisi olduğunu söyleyen ………….. tarafından 6 ton civarında paslanmaz sac sipariş edildiğini, söz konusu emtia karşılığında üç adet çek gönderildiğini, müvekkilinin kendisine gönderilen çekleri, 06.04.2012 tarihinde Çek Tevdii Bordrosu’na istinaden …….. Bankası ………..Şubesi’ne teslim ettiğini, müvekkilin çekleri, davalı bankaya teslim ettikten sonra kendisine herhangi bir bildirimde bulunulmaması üzerine 08.04.2012 tarihinde ticari emtiayı teslim ettiğini, müvekkili tarafından davalı bankaya teslim edilen çeklerin sahte çıktığını, davalı banka uhdesinde bulunan çeklerin sahte olduğunun müvekkiline bildirilmediğini, davalı bankanın mevzuat gereklerini yerine getirmeyerek müvekkilinin zarara uğramasına sebebiyet verdiğini ileri sürerek, şimdilik 10.000,00 TL’nin 06.04.2012 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, söz konusu çeklerin müvekkili bankanın …………Şubesi’ne davacı tarafından teslim edildikten sonra YKB çek senet merkezine gönderildiğini, burada çeklerin sahte olduğunun ortaya çıkması üzerine, aynı gün müvekkili banka personeli tarafından davacı asilin aranarak, bahse konu çeklerin sahte olduğunun bildirildiğini, müvekkili bankanın sahte çekler sebebi ile zarardan sorumlu tutulamayacağını, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, dava açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın 109/2. ve 107 maddesine göre davacının açıkça talep konusu uyuşmazlığın miktarını kendisi tarafından keşide edilen ihtarname ile, 45.000,00 TL olduğunu belirlemiş olmasına rağmen, bu bedelin yalnızca fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile 10.000,00 TL’si tutarında kısmi dava açmış olduğundan, uyuşmazlık konusunun davacı tarafça açıkça belirlenmiş olması nedeni ile, kısmi dava açmakta hukuksal yararı bulunmadığı gibi, yine davanın konusu ve davacının açık talebi karşısında, ortada belirsiz alacak davasının koşullarının da bulunmadığı gerekçesiyle HMK’nın 114/h maddesi uyarınca, davanın hukuksal yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.

SONUÇ:

Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 03,15 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 15.11.2013 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.