T.C.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 
Esas No:2014/26097
Karar No:2014/2588 

Adil yargılanma hakkı, kanuni, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından yargılanma, makul süre içinde yargılanma, hakkaniyete uygun yargılanma ve hukuki dinlenilme haklarını kapsar. Hakkaniyet, tarafların, mahkeme önünde, yargılamanın başından sonuna kadar tam bir eşitlik içinde görülmesidir. Bu eşitlik, usul hukukunda, “silahların eşitliği” olarak ifade edilmektedir. Silahların eşitliği, tarafların, hakim önünde usul yönünden eşitliği demektir. İş Hukukunda geçerli olan “işçi lehine yorum ilkesi”, maddi hukuka ilişkin bir ilke olup, kural olarak usul hukukunda geçerli değildir. İş mahkemesi yargıcı, hem işçiye hem de işverene, usul uygulamaları yönünden eşit davranmak zorundadır. Ancak bu eşitliğin, İspat Hukuku yönünden de geçerli olacağından söz edilemez. Çünkü iş yargısında, belge ve kayıtların işveren elinde olması, kayıtların işveren tarafından tutulması ve birçok emredici nitelikteki düzenleme sebebiyle işçi lehine bazı ispat kuralları benimsenmiştir. Örneğin, yıllık ücretli izinlerin kullanıldığının ispatı, ücretin ödendiğinin ispatı işverene aittir. Buna karşılık ücret miktarının ispatı işçiye aittir. Yine iş müfettişlerinin tutanak ve raporları, aksi sabit oluncaya kadar geçerli delil niteliğindedir. İş yargısının kendine özgü özelliği ve İş Hukukunun emredici yapısı sebebiyle benimsenen bu tür ispat kurallarının, silahların eşitliği ilkesine aykırı olduğundan söz edilemez. Hukuki dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. HMK 27'ye göre, tarafların yargılama ile ilgili bilgi sahibi olması, bilgi sahibi olduğu konuda açıklama ve ispat hakkını kullanabilmesi, mahkemenin tüm iddia ve delilleri dikkate alarak kararını gerekçeli olarak vermesi gerekir. Dava sonucundan etkilenecek bütün kişilerin hukuki dinlenilme hakları vardır. Davanın tarafları yanında kendi hakkıyla bağlantılı olarak fer'i müdahilin de hukuki dinlenilme hakkı vardır. Hukuki dinlenilme hakkına aykırılık, kanun yolu incelemesinde re'sen dikkat alınır ve bozma sebebidir. Örneğin; dava dilekçesinin usulüne uygun olarak davalıya tebliğ edilmeden aleyhine hüküm kurulması, ıslah dilekçesi davalıya tebliğ edilmeden ıslah ile artırılan talebin hüküm altına alınması (HMK 177) tarafların gösterdiği deliller toplanmadan karar verilmesi, hukuki dinlenilme hakkının ihlalidir.

Somut olayda davacı, dava dilekçesini ıslah ederek talebini artırmıştır. Dava dilekçesindeki talep sonucunun, harcı yatırılarak sonradan ıslah yoluyla artırılması mümkündür.

Mahkemece, ıslah dilekçesinin, 6100 sayılı HMK'nın 177. maddesine göre davalılara tebliğ edilmeden karar verilerek davalıların savunma ve hukuki dinlenilme haklarının ihlal edilmesi hatalıdır.

Mahkemece, karar tarihinde geçerli olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi ve Danıştay Dava Daireleri Genel Kurulu'nun 30.06.2011 tarih ve 321 sayılı yürütmeyi durdurma kararına göre nispi vekalet ücretine hükmedil-mesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedilmesi isabetsizdir.

Mahkemece, 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 13/j maddesine göre haçtan muaf olan davalı Bakanlığın harca mahkum edilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

F) Sonuç:

Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 09.09.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.



hukukmedeniyeti.org