T.C.
Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu

Esas No:2013/2364
Karar No:2014/421
K. Tarihi:28.3.2014 

Taraflar arasındaki “maddi ve manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Gebze 2. İş Mahkemesi'nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 24.05.2012 gün ve 2009/980 E., 2012/325 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21. Hukuk Dairesi'nin 01.04.2013 gün ve 2012/19835 E., 2013/6299 K. sayılı ilamı ile;

(...1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerek-tirici nedenlere ve temyiz nedenlerine göre davacılar vekilinin tüm, davalı şirketler ..... A.Ş. ve .... Tic.Ltd.Şti’nin vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine,

2-Dava, 27.05.2009 tarihinde geçirdiği iş kazasında vefat eden sigortalının haksahiplerinin maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemlerine ilişkindir.

Mahkemece, maddi ve manevi tazminat davalarının kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Dosya içerisindeki bilgi ve kayıtlardan; meydana gelen zararlandı-rıcı olayın SGK Başkanlığınca iş kazası olarak kabul edildiği, kazanın meydana gelmesinde davacılar murisi sigortalının %25 oranında kusurunun bulunduğu, kalan kusurun ise davalı şirketlere ait olduğu anlaşılmıştır.

Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile sigortalı yakınlarına verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları,tarafların sosyal ve ekonomik durumları,-paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu,olayın ağırlığı,dava-cının sürekli iş göremezlik oranı, işçinin yaşı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, hükmedilecek tutarın manevi tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda olması gerektiği de söz götürmez ve yine 22.06.1966 gün 1966/7-7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de açıklandığı üzere zarar görenin müterafik kusurunun varlığı halinde bu durumun manevi tazminatın takdirinde göz önünde bulundurulması gerekir.

Bu açıklamalardan olarak somut olayda kaza tarihi, tarafların sosyal ekonomik durumu, kazalının kusur miktarı ile tüm dosya kapsamı gözetildiğinde davacı anne E.T. ve davacı baba H.T. lehine ayrı ayrı hükmedilen 45.000,00’er TL manevi tazminat fazladır.

O halde, davalı şirketler vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır... )

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmişti

TEMYİZ EDEN: .... A.Ş. ve .... Ltd.Şti. vekilleri

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacılar murisinin davalı ..... Limited Şirketi'nde çalışırken 27/05/2009 tarihinde geçirdiği iş kazası nedeniyle vefat ettiğini, işverenin iş güvenliğini tam olarak sağlamadığını, iş güvenliği için gerekli teçhizatların işçilere verilmediğini, iş güvenliğinin işveren tarafından denetlenmediğini, belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davacı anne E. ve baba H. için ayrı ayrı 500,00'er YTL maddi, 75.000,00'er YTL manevi; kardeşler G., B., Döndü, F., S., İ., R., Ü., Ö. ve Nurcan için ayrı ayrı 25.000,00'er YTL manevi olmak üzere toplam 1.000,00 TL maddi, 400.000,00 YTL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili talep ve dava edilmiştir.

Davalı ....... Limited Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın destekten yoksun kalma tazminatı davası olduğunu, iş güvenliğinin işyerinde tam olarak sağlandığını, iş güvenliği teçhizatlarının sağlandığını, gece aydınlatmalarının yapıldığını, kazada müteveffanın dikkatsizliğinin etkili olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Davalı ......... A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; kazanın müteveffanın kendi kusurundan dolayı meydana geldiğini, iş güvenliği ve işçi sağlığını sağlamanın da sözleşme gereği inşaat taşeronu olan diğer davalı ..... Limited Şirketi'nin sorumluluğunda olduğunu, müvekkil şirketin üst işveren olarak kendi üzerine düşen sorumluluğu yerine getirdiğini, işyeri çalışanlarına gerekli iş güvenliği eğitiminin verildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Yerel Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, anne E. için 5.940,89 TL maddi, 45.000,00 TL manevi, baba Hüseyin için 11.577,39 TL maddi, 45.000,00 TL manevi, kardeşler G., F., Ü., R., Ö., S., N., İ., D. ve Ba için ayrı ayrı 2.500,00'er TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine fazlaya ilişkin istemin reddine, dair verilen karar, taraf vekillerinin temyizi üzerine, Özel Daire'ce yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuş; Mahkemece, anne ve baba yönünden takdir edilen manevi tazminat miktarı bakımından önceki kararda direnilmiştir.

Direnme hükmünü, davalılar vekilleri temyize getirmiştir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; iş kazası nedeniyle ölen işçinin anne ve babası yararına takdir edilen manevi tazminat miktarının fazla olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

Manevi tazminat isteminin temelinde, davalıların haksız eylemi yatmaktadır. Bilindiği üzere, haksız eylemin unsurları; zarar, fiil ile zarar arasında illiyet bağı, fiilin hukuka aykırı olmasından ibarettir.

Öte yandan, mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 47. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 56.) maddesinde düzenlenen manevi tazminatta kusurun gerekmediği, ancak takdirde etkili olabileceği, 22.6.1966 tarih ve 1966/7 Esas 1966/7 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıkça vurgulanmıştır. Bu kararın gerekçesinde, taktir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden, hâkim bu konuda taktir hakkını kullanırken, ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.

Yine BK 47 (TBK 56). maddesi hükmüne göre; hâkimin özel halleri göz önünde tutarak, manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği tutar adalete uygun olmalıdır. Bu para tutarı, aslında ne tazminat ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi, kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine, zarara uğrayanda bir huzur duygusu uyandırmayı, aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden, tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O halde bu tazminatın sınırı, onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.

Manevi tazminat, duyulan elem ve ızdırabın kısmen ve imkan nisbetin-de iadesini amaçladığından hâkim, MK'nın 4. maddesi gereğince hak ve nesafete göre takdir hakkını kullanarak, manevi tazminat miktarını tespit etmelidir.

Hâkim belirlemeyi yaparken somut olayın özelliğini, zarar görenin ekonomik ve sosyal durumunu, paranın alım gücünü, maluliyet oranını, beden gücü kaybı nedeniyle duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabı gözetmelidir (Hukuk Genel Kurulunun 28.05.2003 gün 2033/21-368-355 ve 23.06.2004 gün 2004/13-291-370 sayılı kararları).

Somut olayın incelenmesinde, 26.05.2009 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle, davacıların yakınının ölümü ile sonuçlanan olayın meydana gelmesinde davacıların yakının % 25 oranında, işverenlerin ise % 75 kusurlu olduğu hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır.

Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında, somut olay itibariyle mahkemece hükmedilen manevi tazminat miktarının fazla olduğu görüşü dile getirilmiş ise de çoğunluk tarafından bu görüşe iştirak edilmemiştir.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, direnme kararında açıklanan gerektirici nedenlere, olayın meydana geldiği tarihteki paranın alım gücü dikkate alındığında yerel mahkemece davacı anne ve baba yararına hükmedilen manevi tazminat miktarı yerindedir.

Şu durumda, yukarıda belirtilen ilke ve maddi olgular dikkate alındığında, yerel mahkemenin takdir edilen manevi tazminat miktarına ilişkin kararı yerinde olup; usul ve yasaya uygun olan direnme kararının onanması gerekir.

SONUÇ

Davalılar: ......... A.Ş. ve .....Ltd.Şti'nin vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan gerekçelerle ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı (3.098,00 TL) harcın temyiz edenlerden alınmasına, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 8/3.fıkrası uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 28.03.2014 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

.

hukukmedeniyeti.org