T.C.
YARGITAY
5. HUKUK DAİRESİ
E. 2016/21854
K. 2017/27806
T. 7.12.2017

* KAMULAŞTIRMASIZ EL ATILAN TAŞINMAZ BEDELİNİN TAHSİLİ İSTEMİ ( Hakların Kullanılması ve Borçların Yerine Getirilmesi Bakımından Kamulaştırma İşleminin Mal Sahibi Açısından Usulüne Uygun Yapılan Tebligatla Başlayacağı - Tapu Malikinin Mirasçıları Dışındaki Davacılar Yönünden Kendisine Usulüne Uygun Kamulaştırma Tebligatı Yapılmamış Kişi Açısından Kamulaştırma İşlemi Başlamayacağı/Tamamlanmış Bir Kamulaştırma İşlemi Olmaksızın İdarece Taşınmaza Fiilen El Konulduğu/Davacıların Tazminat Talebinde Bulunma İmkanının Olduğu )

* HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE ( Kamulaştırmasız El Atılan Taşınmaz Bedelinin Tahsili İstemi - 30 Günlük İlan Süresi Geçtikten Sonra Dava Açılmayan Kadastro Tutanaklarına Ait Sınırlandırma ve Tespitlerin Kesinleşeceği/Kadastro Müdürü Tarafından Onaylanarak Kesinleşen Tutanaklar İle Kadastro Mahkemesinin Kesinleşmiş Kararlarının Kesinleşme Tarihleri Tescil Tarihi Olarak Gösterilmek Suretiyle En Geç 3 Ay İçinde Tapu Kütüklerine Kaydedileceği/Bu Tutanaklarda Belirtilen Haklara Sınırlandırma ve Tespitlere Ait Tutanakların Kesinleştiği Tarihten İtibaren On Yıl Geçtikten Sonra Kadastrodan Önceki Hukuki Sebeplere Dayanarak İtiraz Olunamayacağı ve Dava Açılamayacağı )

* KAMULAŞTIRMA TEBLİGATI ( Kamulaştırmasız El Atılan Taşınmaz Bedelinin Tahsili İstemi - Kamulaştırma Sonrası Yapılan Kadastro Tespiti Sonucunda Taşınmazın Davacıların Murisinin de Aralarında Bulunduğu Gerçek Kişiler Adına Hisseli Olarak Tapuya Tescil Edildiği/Davalı İdarece 10 Yıllık Hak Düşürücü Süre İçerisinde Dava Açıldığına Dair Dosyada Bilgi ve Belge Bulunmadığı - Mirasçıların da Tazminat Talep Etme Hakları Olduğu Anlaşıldığından İşin Esasına Girilip Tüm Davacılar Yönünden Talebin Kabulüne Karar Verilmesi Gerekirken Yazılı Şekilde Hüküm Kurulmasının İsabetsiz Olduğu )

3402/m.12/3

2942/m.25

ÖZET : Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.

Tapu malikinin mirasçıları dışındaki davacılar yönünden; kendisine usulüne uygun kamulaştırma tebligatı yapılmamış kişi açısından kamulaştırma işlemi başlamayacağından, tamamlanmış bir kamulaştırma işlemi olmaksızın idarece taşınmaza fiilen el konulduğu, bu sebeple adı geçen davacıların tazminat talebinde bulunma imkanının olduğu,

Tapu malikinin mirasçıları olan davacılar yönünden ise; adı geçen davacıların murisine kamulaştırma işleminin tebliğine dair olarak çıkartılan noter tebligatı usule uygun olarak tebliğ edilmiş ise de; 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 12/3 maddesindeki "bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz" hükmü nazara alındığında, davaya konu taşınmazın kadastro tespitinin 10.12.1993 tarihinde kesinleştiği, daha önce kamulaştırma yapılmış olsa bile kamulaştırma sonrası yapılan kadastro tespiti sonucunda taşınmazın davacıların murisinin de aralarında bulunduğu gerçek kişiler adına hisseli olarak tapuya tescil edildiği ve davalı idarece 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde dava açıldığına dair dosyada bilgi ve belge bulunmadığı gibi davaya konu taşınmazın tescile tabi yerlerden olduğu, bu nedenle mirasçılarının da tazminat talep etme hakları olduğu anlaşıldığından işin esasına girilip tüm davacılar yönünden talebin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.

DAVA : Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasının reddine dair verilen yukarda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca BOZULMASI hakkında Daireden çıkan kararı kapsayan 07/03/2016 gün ve 2015/13928 Esas - 2016/4850 Karar sayılı ilama karşı taraf vekillerince verilen dilekçeler ile karar düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine dair davanın reddine dair mahkemece verilen karar davacılar vekilinin temyizi üzerine Dairemizce bozulmuş; bu karara karşı tarafların vekilleri karar düzeltme isteminde bulunmuşlardır.

Dosyada bulunan kanıt ve belgelere, Yargıtay ilamında yazılı gerekçelere göre davalı idare vekilinin karar düzeltme istekleri HUMK'nun 440. maddesinde yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından yerinde değildir.

Davacılar vekilinin istemine gelince;

Davacıların murisi olan tapu malikine kamulaştırma işleminin tebliğine dair olarak çıkartılan noter tebligatı usule uygun olarak tebliğ edilmiş ise de; 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 12/3 maddesindeki "bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz" hükmü nazara alındığında, davaya konu taşınmazın kadastro tespitinin 10.12.1993 tarihinde kesinleştiği, daha önce kamulaştırma yapılmış olsa bile kamulaştırma sonrası yapılan kadastro tespiti sonucunda taşınmazın davacıların murisinin de aralarında bulunduğu gerçek kişiler adına hisseli olarak tapuya tescil edildiği ve davalı idarece 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde dava açıldığına dair dosyada bilgi ve belge bulunmadığı gibi davaya konu taşınmazın tescile tabi yerlerden olduğu anlaşıldığından... mirasçıları olan davacıları da tazminat talep etme hakları olduğu bu kez yapılan incelemede anlaşıldığından;

Davacılar vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüyle Dairemizin 07.03.2016 tarihli ve 2015/13928E.-2016/4850K. sayılı bozma ilamının kaldırılmasına karar verildikten sonra yapılan değerlendirmede;

Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekilince temyiz edilmiştir.

Dava konusu taşınmazların geldisi olan .... Köyü 44 parselin, ... İşletmesi Genel Müdürlüğü'nce inşaat sebebiyle kısmen kamulaştırıldığı, kamulaştırma işlemlerinin o tarihteki maliklerden ... 12.04.1975 gününde usulüne uygun olarak kendisine Noter vasıtasıyla tebliğ edildiği, diğer tapu maliklerine çıkartılan tebligatların ise Tebligat kanunu ve Tüzüğüne göre usulüne uygun tebliğ edilmediği, bedelin ödendiğine dair belge bulunmadığı, Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 10.11.1975 gün ve 1975/765-656 Sayılı kararı ile 6830 Sayılı Kanun'un 16. maddesi uyarınca kamulaştırılan kısmın tapuya şerh ve tesciline karar verildiği ancak dosyanın arşiv aramasında bulunamadığı, davaya konu taşınmazların bulunduğu bölgede daha sonra yapılan kadastro tutanaklarına 1979 yılında yapılan itirazlar üzerine tapuların 10.12.1993 yılında hükmen davacılar ve murisleri adına tescil edildiği anlaşılmıştır.

13.03.2015 gün ve 29294 Sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan Anayasa Mahkemesi'nin 13.11.2014 gün ve 2013/95-2014/176 Sayılı kararının 14.09.2015 günü yürürlüğe girmesi ile; 6487 Sayılı Kanun'un 22. maddesiyle 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanununa eklenen geçici 7. maddesinin iptal edildiği anlaşılmakla bu maddenin uygulanması mümkün değildir.

Öte yandan 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanununun 25. maddesi uyarınca hakların kullanılması ve borçların yerine getirilmesi bakımından kamulaştırma işlemi, mal sahibi açısından, usulüne uygun yapılan tebligatla başlar.

a-)Tapu maliki mirasçıları dışındaki davacılar yönünden; kendisine usulüne uygun kamulaştırma tebligatı yapılmamış kişi açısından kamulaştırma işlemi başlamayacağından, tamamlanmış bir kamulaştırma işlemi olmaksızın idarece taşınmaza fiilen el konulduğu, bu sebeple adı geçen davacıların tazminat talebinde bulunma imkanının olduğu,

b-)Tapu malikinin mirasçıları olan davacılar yönünden ise; adı geçen davacıların murisine kamulaştırma işleminin tebliğine dair olarak çıkartılan noter tebligatı usule uygun olarak tebliğ edilmiş ise de; 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 12/3 maddesindeki "bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz" hükmü nazara alındığında, davaya konu taşınmazın kadastro tespitinin 10.12.1993 tarihinde kesinleştiği, daha önce kamulaştırma yapılmış olsa bile kamulaştırma sonrası yapılan kadastro tespiti sonucunda taşınmazın davacıların murisinin de aralarında bulunduğu gerçek kişiler adına hisseli olarak tapuya tescil edildiği ve davalı idarece 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde dava açıldığına dair dosyada bilgi ve belge bulunmadığı gibi davaya konu taşınmazın tescile tabi yerlerden olduğu, bu nedenle mirasçılarının da tazminat talep etme hakları olduğu,

Anlaşıldığından işin esasına girilip tüm davacılar yönünden talebin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması,

Doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan sebeplerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, davalıdan peşin alınan karar düzeltme harcının Hazineye irad kaydedilmesine, H.U.M.K'nun 442. maddesi göz önünde bulundurularak takdiren 270,00-TL. para cezasının davalı idareden alınarak Maliye Hazinesine gelir kaydedilmesine, davacılardan peşin alınan karar düzeltme harcı ile peşin alınan temyiz harçlarının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, 07.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

kazancı.com.tr