Anayasa Mahkemesi, hukuk sisteminde, nihai mahkeme kararlarını, taraflardan birinin aleyhine sonuç doğuracak şekilde uygulanamaz hale getiren düzenlemelerin bulunmasının veya mahkeme kararlarının icrasının herhangi bir şekilde engellenmesinin mahkemeye erişim hakkının anlamını yitireceğini kaydetti.
 
Anayasa Mahkemesi'nin Esenyurt Belediye Başkanlığı'nın kamulaştırmasız el atmada mülkiyet hakkını ihlal ettiğine ilişkin kararının gerekçesi Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlandı.
Başvurucuların kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin ödenmesi davaları sonunda hükmedilen bedellerin ödenmediğini belirterek, mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürdü.

Başvurucuların mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğine karar veren Anayasa Mahkemesi gerekçeli kararında, yargılama sonucunda mahkemenin bir karar vermiş olmasının yeterli olmadığını, ayrıca bu kararın etkili bir şekilde uygulanmasının da gerekli olduğunu belirtti. Gerekçede, hukuk sisteminde, nihai mahkeme kararlarını, taraflardan birinin aleyhine sonuç doğuracak şekilde uygulanamaz hale getiren düzenlemelerin bulunmasının veya mahkeme kararlarının icrasının herhangi bir şekilde engellenmesinin mahkemeye erişim hakkının anlamını yitireceği kaydedildi.
 
Davaya taraf olan kişinin etkin korunmasının ve hukuka uygunluğun sağlanmasının, idarenin kendisi hakkında verilebilecek nihai yargı kararlarına uymasını gerektirdiğinin belirtildiği gerekçede, idarenin yargı kararını uygulamayı reddetmesi, ihmal etmesi ya da uygulamayı geciktirmesi durumunda davada taraf olan kişinin davanın safahatı süresince yararlandığı AİHS'nin teminatlarının, her türlü varlık nedenini kaybettireceği ifade edildi. AİHS'nin yargı yerinden alınan nihai kararın icrasına yönelik meşru bir beklentiyi de koruduğunun anımsatıldığı gerekçede, devletin bir kurumunun aleyhinde verilen nihai ve bağlayıcı mahkeme kararlarıyla ortaya konulan borcunu ifa etmemek için ekonomik kaynaklar yokluğunu mazeret olarak ileri süremeyeceği vurgulandı.

MAHKEMEYE ERİŞİM HAKKI İHLAL EDİLMİŞTİR

Devlet aleyhine birey lehine verilmiş olan nihai bir kararın söz konusu olduğu durumlarda, bireyin ayrı bir icra takibi yapmaya zorlanamayacağının kaydedildiği gerekçede, şöyle denildi:
 "Mahkemece hükmedilen taşınmaz bedelinin ödenmesindeki normal olmayan gecikmeler, paranın değer kaybetmesi göz önünde tutulduğunda, taşınmazına el konulan kişileri belirsizlik içinde bırakarak maddi kayıplara neden olabilir. Hatta mahkemece faize hükmedilse dahi bu faiz miktarının, maddi zararların tamamını karşılama imkanı olmayabilir. Hukuka aykırı olarak bireyin mülkiyet hakkına müdahale eden idarenin, kesinleşen mahkeme kararlarıyla hükmedilen alacakları veya tazminatları ödememekte ısrar etmesi halinde, adil yargılanma hakkının kapsamında mahkemeye erişim hakkı ihlal edilmiş olur. Anılan düzenleme, kesinleşen mahkeme kararlarıyla hükmedilen alacak veya tazminatları ödememe sebebi olamaz."
 
Kesinleşmiş mahkeme kararlarının makul sürede uygulanmaması ya da icra edilmemesi adil yargılanma hakkının ihlali niteliğinde olduğunun belirtildiği gerekçede, somut olayda başvurucular lehine verilen mahkeme kararlarının icrası için gerekli tüm girişimlerde bulunulmasına rağmen belediye tarafından gerekçe gösterilmeksizin dört yılı aşkın süre boyunca yerine getirilmediği anımsatıldı.

İDARELERİN, MALLARININ HACZEDİLEMEMESİ, DENGEYİ BOZAR

AİHM, yargı kararlarının icrasının gecikmesini, "mülkten barışçıl yararlanma" hakkına müdahale olarak kabul ettiğinin anımsatıldığı gerekçede, "Somut olayda olduğu gibi, kamulaştırma işlemi yapmaksızın bireylere ait taşınmaza el atan idarenin, bu fiili nedeniyle aleyhine açılan dava sonucunda hükmedilen alacağı veya tazminatı ödememesi, mülkiyetten barışçıl yararlanma veya mülkiyete saygı ilkesini ihlal niteliğindedir" denildi. Toplumsal yaşamın sürekli, düzenli ve sistemli bir şekilde sürdürülebilmesi için zorunlu olan kamu hizmetlerinin kesintisiz bir biçimde yürütülmesi, idarelerin belli ayni ve nakdi varlıklara sahip olmalarına bağlı olduğunun vurgulandığı gerekçede, idarelerin, mal, hak ve alacaklarının haczedilememesi kuralının arkasına sığınarak mahkeme kararıyla hükmedilen ve kesinleşen kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelini ödemekten imtina etmelerinin, kamu yararı ile kişi hakları arasındaki dengeyi kişilerin zararına olacak şekilde bozabileceği kaydedildi.

Başvurucuların, mahkeme kararına dayalı ve mülkiyet hakkı kapsamında kabul edilen alacaklarının tahsili amacıyla idare aleyhine yaptıkları icra takibinin uzun sürmesi ve alacağa ulaşmada bir belirsizlik bulunmasının mahkeme kararını konusuz bıraktığının altı çizilen gerekçede, "Mahkemece hükmedilen taşınmaz bedelinin Belediye tarafından ödenmemesi nedeniyle başvurucuların, Anayasa'nm 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet haklarının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir" denildi. Gerekçede, yargılama sonunda verilen kararların icra edilmediği ve bu konunun mülkiyet ve adil yargılanma haklarını ihlal ettiğine dikkat çekilerek, hukuka, adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü zararın devam etmesinin önlenmesi amacıyla, mahkeme kararlarının mümkün olan en kısa sürede yerine getirilmesini temin için karar örneğinin ilgili belediyeye gönderilmesine karar verildi. Yüksek Mahkeme ayrıca, uğradıkları hak kayıpları nedeniyle başvuruculara ayrı ayrı olmak üzere 6 bin 650 TL manevi tazminat ödenmesine hükmetti.