T.C.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu
Esas No:2007/102
Karar No:2007/142 

Sanık G’nin hakime görevi sırasında hakaret suçundan beraatine ilişkin olarak Sinop Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 18.02.2004 gün ve 33-19 sayılı hüküm katılan tarafından tarafından temyiz edilmekle dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 19.06.2006 gün ve 783-

12539 sayı ile;
“Sanık avukatın, keşif sırasında düzeni bozucu davranışlarda bulunması üzerine, kendisini uyaran yargıca söylediği ‘canım, sen bu keşfi yapmak zorundasın’, ‘sen daha kendinin nereye şikayet edileceğini bilmiyorsun, parayı aldın keşif yapmıyorsun’ sözlerinin anlamlarının kullanış ve yöneliş biçimleri gözetildiğinde katılanı küçük düşürücü nitelikte bulunduğu, 765 sayılı TCY.nın 266/3 (5237 sayılı TCY.nın 125/3-

b) maddesindeki suçu oluşturduğu gözetilmeden, yasal ve yerinde olmayan gerekçeyle beraat kararı verilmesi” isabetsizliğinden bozulmuştur.

Yerel Mahkeme 06.12.2006 gün ve 89-134 sayı ile;
“Dosya içinde bulunan Sinop Sulh Hukuk Mahkemesinin 2001/49 D.İş sayılı dosya¬sında yapılan incelemede tespit talebinde bulunanın G olduğu karşı tarafın Tarım İl Müdürlüğü olduğu, tespit talebi üzerine 2001/43 D.iş karar sayılı kararla tespit yapılma¬sına karar verildiği, tespit mahallinde aleyhine tespit istenen işletme müdür yardım¬cısının hazır olduğu, tespitin başlangıcında Güngör Aslan’ın fotoğrafçıyı hareketlendirerek ağaç ve armutların fotoğraflarını çektirmesi sebebiyle il Müdür Yardımcısının, ‘bize mahkeme davetiyesi gelmeden bu şekilde gelinmesi uygun mu’ diye sorması üzerine tespit isteyen vekili G’nin Müdür Yardımcısı A’ya ‘seninle münakaşa edecek vaktim yok’ dediği, Hakimin tarafları ikaz ettiği, G’nin bu kez Hakime ‘ sen bu keşfi yapmak zorundasın, harç yatırdım, yapmazsan şikayet ederim’ dediği,, Hakimin de ‘istediğin yere şikayet et, ister Cumhurbaşkanına, ister Sinop Cumhuriyet Başsavcılığına şikayet edebilirsin’ demesi üzerine sanık G’nin Hakime hitaben ‘sen daha nereye şikayet edileceğini bilmiyorsun, parayı aldın keşfi yapmıyorsun’ dediği, bu hususta zabıt tutulduğu ve tespit isteyenin huzurdan çıkarıldığı, tespit isteyenin özür dilemesi üzerine tespite devam edildiği, anlaşılmaktadır.
Sanığın görevli Hakime ‘harcı yatırdım, sen parayı aldın, keşif yapmıyorsun, şikayet ederim’ cümlesinde hakaret ve sövme unsurunun bulunmadığı, sanığın keşif yapılması için harç yatırdığı, Hakimin keşif yapmadan geri döneceği düşüncesiyle bu cümleyi sarfettiği, sarfedilen cümlenin katılanı küçük düşürücü nitelikte olup olmadığının anlaşılabilmesi için toplumda hakim olan örf ve adetlere göre durumun değerlendirilmesi gerektiği, söylenen sözlerin küçük düşürücü nitelikte olmadığı, hakaret niteliğinde olmadığı, bu nedenle hakaret ve sövme unsurlarının olayda bulunmadığı sonucuna varılmıştır.” gerekçesi ile önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de katılan ve o yer C.savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 09.04.2007 günlü “hükmün bozulması” görüşünü içeren tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.


TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Yokluğunda verilen direnme hükmünün 16 Ocak 2007 günü usulünce tebliğ edilmesine karşın katılanın yedi günlük sürenin geçmesinden sonra 24.01.2007 günlü dilek¬çeyle hükmü temyiz etmesi karşısında, katılanın temyiz isteminin süre yönünden reddine, incelemenin Sinop Cumhuriyet Savcısının istemine hasren yapılmasına oybirliği ile karar verilerek yapılan incelemede;
Samsun Barosu’na bağlı avukat olan sanığın kendisi ve bir yakını için Ahmetyeri Fidanlığı’ndan satın aldığı deveci armudu fidanlarının cinsinin farklı olduğu bir kısım yakınları tarafından söylenince anılan fidanlıkta bu cins fidan üretilip üretilmediğinin bilirkişi marifetiyle belirlenmesi için yakını adına vekaleten kendisi adına asaleten Sinop Sulh Hukuk Mahkemesine başvurduğu, ayrıca beraberinde Samsun’dan temin ettiği ziraatçi bilirkişi ve fotoğrafçıyı da getirdiği, aynı gün mahkemece delil tespiti amacıyla fidanlığa gidildiği, fidanların bulunduğu bölümde sanık G’nin fotoğrafçıyı yönlendirerek fidanların fotoğraflarını çektirmeye başladığı, bilirkişiye çeşitli talimatlar verdiği, bu sırada rutin kontrol amacıyla fidanlıkta bulunan İl Tarım Müdür Yardımcısı M’ın da durumu görüp heyetin yanına geldiği, fotoğrafçının bir kaç kez deklanşöre basması ve sanığın daha önceden yüklü miktarda fidan aldığını bildiğinden dolayı hakim N’ye olayların mahiyetini sorduğu, ayrıca “hakim bey burada ne oluyor, mahkemenin hakimi gibi hareket ediyor, tespite başlamadan kendisi bilirkişiye talimat veriyor” dediği, bunun üzerine tespiti yapan hakim katılan N’in yanıtlamasına fırsat vermeden konuşmalara müdahale eden sanık A’nın “kardeşim ben hiç kimseye bir şey izah etmek zorunda değilim, biz buraya keşif yapmaya geldik, seninle münakaşa edecek vaktim yok” dediği, bu nedenle çıkan tartışma sırasında ortamın gerilmesi üzerine katılan hakim N’nin “avukat bey, ortamı germeyelim” diye uyardığı ve bu şekilde tartışma devam ederse tespiti yapamayacağını söyleyip sakinleşmeye davet ettiği, sanığın bu kez de katılana hitaben “canım sana ne oluyor, sen paranı aldın, bu tespiti yapacaksın, yoksa seni şikayet ederim” diye söylediği, katılan N’nin “istediğin yere şikayet et, ister Cumhurbaşkanlığına, istersen Cumhuriyet Savcılığına şikayet et” diye yanıtladığı, sanığın da görevli hakime hitaben konuşmasını sürdürerek “sen daha kendinin nereye şikayet edileceğini bilmiyorsun, parayı aldın keşfi yapmıyorsun” dediği, bu sözler üzerine keşfin sürdürülemeyeceğini anlayan katılan N’nin tespit işlemini yarıda bırakıp gelişmeleri tutanağa döktüğü, keşfin yapılmayacağını anlayan sanığın bu kez, Samsun’dan geldiğini, bu keşfin daha sonra yapılmasının zor olacağını söyleyip sözlerinden ve tavrından dolayı özür dilediği, bunun üzerine yeniden tespite devam olunduğu, katılan N ile şikayetçi M’nin anlatımları, tespit tutanağı, sanığın kaçamaklı ikrarı, tanıklar’ın yeminli anlatımları ile dosya kapsamındaki diğer kanıtlardan anlaşılmaktadır.
                

Görüldüğü üzere sanık fidanlıkta tespite gidildiğinde hakimin yapacağı işlemlere ve düzenlemelere, uyarılmasına karşın doğrudan müdahale ederek bilirkişilere talimatlar vermiş, onları çeşitli işlemlere yönlendirmiş, İl Tarım Müdür Yardımcısının bu durumu tespiti yapan hakime sözlü olarak iletmesi üzerine bu kez onunla tartışmaya girişerek el kol hareketleri yapıp sinirli biçimde konuşarak ortamın gerilmesine neden olmuş, bundan dolayı kendisini yeniden uyaran ve olumsuz tavrını sürdürmesi halinde tespite devam edemeyeceğini söyleyen hakime, önce yargılama ortam ve adabına uygun düşmeyen lâubali bir hitap tarzını tercihle ve gözdağı vermek amacıyla, “canım, sen bu keşfi yapmak zorundasın, harç yatırdım, yapmazsan seni ilgili yerlere şikayet ederim” demiş, ardından da para için tespit yaptığı intibaı verecek ve mesleki yetersizliğini çağrıştıracak biçimde “sen daha kendinin nereye şikayet edileceğini bilmiyorsun, parayı aldın, keşfi yapmıyorsun” diye söylemiştir. 30 senedir avukatlık mesleğini icra ettiği anlaşılan sanığın agresif söz ve davranışlarını tespitin başlangıcından itibaren tırmandırarak bilinçli biçimde sarf ettiği sözlerin gerçekleştiği ortam ve zamanı da dikkate alındığında, görevli hakimi aşağılayıcı nitelikte olduğu açıktır. Bu itibarla, sanığın söylediği sözlerde, görevi sırasında hakime hakaret suçunun maddi ve manevi unsurları oluştuğundan, direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan bir kısım Kurul Üyesi; suçun manevi unsurunun oluşmadığı, direnme hükmünün onanması gerektiği düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1- Yerel Mahkeme direnme hükmünün BOZULMASINA,                                                           

2- Dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 12.06.2007 günü tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak oyçokluğu ile karar verildi.