T.C.
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
E. 2015/41329
K. 2017/4765
T. 19.4.2017

• ALACAK DAVASI
(Eşin Edindiği Taşınmaza Kefil Olunması Sonucu Ödenen Bedelin Tahsili İstemi/Görevli Mahkeme - Taraflar Arasında Kefalet Sözleşme İlişkisi Bulunmakta Olup Bu Sözleşme Borçlar Kanunu Kapsamında Bir Sözleşme Olduğu/Davaya Aile Mahkemesinde Değil Genel Mahkemede Bakılması Gerektiği)

• EŞİN EDİNDİĞİ TAŞINMAZA KEFİL OLUNMASI SONUCU ÖDENEN BEDELİN TAHSİLİ İSTEMİ (Görevli Mahkeme - Taraflar Arasında Kefalet Sözleşme İlişkisi Bulunmakta Olup Bu Sözleşme Borçlar Kanunu Kapsamında Bir Sözleşme Olduğu/Davaya Aile Mahkemesinde Değil Genel Mahkemede Bakılacağı)

• GÖREVLİ MAHKEME (Taraflar Arasında Kefalet Sözleşme İlişkisi Bulunmakta Olup Bu Sözleşme Borçlar Kanunu Kapsamında Bir Sözleşme Odluğu - Davaya Aile Mahkemesinde Değil Genel Mahkemede Bakılacağı/Eşin Edindiği Taşınmaza Kefil Olunması Sonucu Ödenen Bedelin Tahsili İstemi)

• KEFALET SÖZLEŞMESİNDEN KAYNAKLI ALACAK İSTEMİ (Eşin Edindiği Taşınmaza Kefil Olunması Sonucu Ödenen Bedelin Tahsili İstemi - Davaya Aile Mahkemesinde Değil Genel Mahkemede Bakılması Gerektiği/Görevli Mahkeme - Taraflar Arasında Kefalet Sözleşme İlişkisi Bulunduğunun Gözetileceği)
6098/m.581

ÖZET :
Dava; alacak istemine ilişkidir. Davacı, davalının ödemekle yükümlü olup kendisinin ödediği kredi taksitlerinden kaynaklı alacaklı olduğunu iddia ederek eldeki davayı açtığına göre taraflar arasında kefalet sözleşme ilişkisi bulunmakta olup, bu sözleşme Borçlar Kanunu kapsamında bir sözleşmedir. Hal böyle olunca da davaya Aile Mahkemesinde değil, genel mahkemede bakılması gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün taraflar avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vekili ile davacı vekilinin gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı, davalı ile boşanma davalarının devam ettiğini, evlilik birliği içerisinde iken 1/2 paya sahip oldukları bir taşınmazlarını satarak yenisini aldıklarını, bu taşınmazda da 1/2 pay sahibi olarak tapuya tescil ettirdiklerini, yeni alınan taşınmaz daha yüksek bedelli olduğundan kendisine düşen yarı payı davalıya elden verdiğini, davalının ticaretle uğraştığı için yeni aldıkları taşınmazın tamamı üzerinden ihtiyaçlarından daha fazla kredi çektiğini, kendisinin de bu krediye kefil olduğunu,boşanma davasını açınca geriye kalan 9 taksitin bankanın bildirimi ile kendisinin ödediğini,oysaki zaten kendine düşen bedeli taşınmazın alımı sırasında elden ödediğini ileri sürerek fazla ödediği 9 taksitin toplamı olan 37.715 TL yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davanın reddini istemiştir..

Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.

Davacı, davalının ödemekle yükümlü olup kendisinin ödediği kredi taksitlerinden kaynaklı alacaklı olduğunu iddia ederek eldeki davayı açtığına göre taraflar arasında kefalet sözleşme ilişkisi bulunmakta olup, bu sözleşme Borçlar Kanunu kapsamında bir sözleşmedir. Hal böyle olunca da davaya Aile Mahkemesinde değil, genel mahkemede bakılması gerekir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine dair olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Bu durumda mahkemece davaya bakma görevinin genel Mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemelerine ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

2-)Bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda birinci bentte açıklanan sebeplerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, ikinci bent gereğince tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, 1480,00 TL duruşma avukatlık parasının karşılıklı olarak taraflara ödenmesine, peşin alınan harcın istenmesi halinde taraflara iadesine, HUMK'nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.