T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU

E. 2015/9-736
K. 2017/25
T. 18.1.2017


• KIDEM TAZMİNATI ALACAĞI DAVASI (Taraflar Arasında İş Sözleşmesi Bulunmadığı/Aralarındaki İlişkinin Statü Hukukuna Tabi Olduğu - Uyuşmazlığın Çözüm Yeri İdari Yargı Olup Mahkemece Dava Dilekçesinin Yargı Yolu Yanlışlığı Nedeni İle Usulden Reddine Karar Verilmesi Gerektiği)

• STATÜ HUKUKU (İstihdamın İdari Sözleşme Görevlendirme veya Atama Suretiyle Yapılması Durumunda Çalışma İlişkisinin Çerçevesini Oluşturan Yasal Mevzuat Tarafların Hareket Serbestisini Kısıtladığı ve Kişileri Statü Hukukuna Tabi Kıldığının Gözetilmesi Gerektiği)

• İŞ SÖZLEŞMESİ (Kıdem Tazminatı Alacağı Davası - Taraflar Arasında İş Sözleşmesi Bulunmadığı/Davacının 506 Sayılı Kanun Gereğince Sosyal Güvenlik Hukuku Açısından Sosyal Sigortalar Kurumuna Primlerinin Yatırılmış Olmasının İş Sözleşmesi İle Çalıştığı Anlamına Gelmeyeceği)

• YARGI YOLU (Taraflar Arasındaki İlişkinin Statü Hukukuna Tabi Olduğu - Uyuşmazlığın Çözümünün İş Mahkemesinin Görev Alanına Girmediği/Uyuşmazlığın Çözüm Yeri İdari Yargı Olup Mahkemece Dava Dilekçesinin Yargı Yolu Yanlışlığı Nedeni İle Usulden Reddi Gerektiği/Kıdem Tazminatı Alacağı Davası)

657/m.89

ÖZET : Dava, davalı bakanlık bünyesinde kadrosuz mevsimlik işçi olarak çalışılan döneme ilişkin kıdem tazminatı alacağının tahsili istemine ilişkindir. Niteliği itibariyle bir özel hukuk sözleşmesi olan iş sözleşmesinde taraflar, yasaların öngördüğü sınırlar içinde sözleşmenin konusunu, amacını, biçimini, bağlantı kuracakları kişileri serbestçe seçebilirler. Buna karşılık istihdamın idari sözleşme, görevlendirme veya atama suretiyle yapılması durumunda, çalışma ilişkisinin çerçevesini oluşturan yasal mevzuat tarafların hareket serbestisini kısıtlamakta ve kişileri statü hukukuna tabi kılmaktadır. Bu nedenledir ki, özel hukuk sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar adli yargıda, idarece yapılan görevlendirmelerden ve atamalardan doğan uyuşmazlıklar ise idari yargıda çözümlenmektedir. Davacının ders ücret karşılığı kadrosuz usta öğretici olarak Valilik onayı ile davalı Bakanlık bünyesindeki Sürmene Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğünde görevlendirildiği, ücretlerinin 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 89. maddesine uygun olarak Bakanlar Kurulunca çıkarılan kararlar uyarınca Maliye Bakanlığınca belirlenen ücretler üzerinden ödendiği, taraflar arasında iş sözleşmesi bulunmadığı, aralarındaki ilişkinin statü hukukuna tabi olduğu anlaşıldığına göre; davacının 506 sayılı Kanun gereğince sosyal güvenlik hukuku açısından Sosyal Sigortalar Kurumuna primlerinin yatırılmış olmasının iş sözleşmesi ile çalıştığı anlamına gelmeyeceği de dikkate alınarak, taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümünün iş mahkemesinin görev alanına girmediği sonucuna varmak gerekmiştir. Bu hukuki olguya göre uyuşmazlığın çözüm yeri idari yargı olup, Mahkemece “dava dilekçesinin yargı yolu yanlışlığı nedeni ile usulden reddine” karar verilmesi gerekirken uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmesi hatalıdır.

DAVA : Taraflar arasındaki “kıdem tazminatı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Trabzon İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 25.01.2011 gün ve 2009/712 E., 2011/21 K. sayılı kararın temyizen incelenmesinin davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 27.05.2013 gün 2011/16058 E., 2013/15991 K.sayılı kararı ile;

(... A) Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili, müvekkilinin davalı işyerinde 1983-2009 yılları arasında kadrosuz mevsimlik işçi olarak çalıştığını, emeklilik nedeniyle işten ayrıldığını ileri sürerek kıdem tazminatı isteminde bulunmuştur.

B) Davalı Cevabının Özeti:

Davacının, Trabzon Sürmene Halk Eğitimi Merkezi bünyesinde usta öğretici olarak görev yaptığını, sadece sosyal güvenlikleri açısından 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ilişkilendirildiklerini, davacının 506 sayılı Kanunun gereği tüm haklardan yararlanmasının mümkün olmadığını, ayrıca davacının işçi statüsünde olmamasından dolayı İş Kanununa tabi olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.

C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:

Mahkemece toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak kıdem tazminatı hüküm altına alınmıştır.

D) Temyiz:

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

E) Gerekçe:

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 89. maddesinde “Her derecedeki eğitim ve öğretim kurumları ile Üniversite ve Akademi (Askeri Akademiler dahil), okul, kurs veya yaygın eğitim yapan kurumlarda ve benzeri kuruluşlarda öğretmen veya öğretim üyesi bulunmaması halinde öğretmenlere, öğretim üyelerine veya diğer memurlara veyahut açıktan atanacaklara ücret ile ek ders görevi verilebilir. Ücretle okutulacak ders saatlerinin sayısı, ders görevi alacakların nitelikleri ve diğer hususlar ilgili Bakanlığın teklifi ve Bakanlar Kurulunun kararı ile tespit olunur” hükümleri yer almaktadır.

Bu maddeye istinaden çıkarılan, Milli Eğitim Bakanlığı kurumlarında sözleşmeli veya ek ders görevi ile görevlendirilecek uzman ve usta öğreticiler hakkında yönetmeliğin 5/2 maddesi uyarınca da, Uzman ve Usta Öğreticilerin 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 89 uncu maddesi uyarınca 02/12/1998 tarihli ve 98/12120 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen ve Yöneticilerinin Ders ve Ek Ders Saatlerine İlişkin Esaslarda belirtilen miktarda ek ders görevi verilebileceği belirtilmiştir.

Görev konusu kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden dikkate alınmalıdır.

İş mahkemelerinin görev alanını hakim, tarafların iddia ve savunmalarına göre değil, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 1. maddesini esas alarak belirleyecektir.

Dava dilekçesinin görev nedeni ile reddi ve adli yargı görevli ise davanın görevli hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.

İdari Yargının görevli olması “dava dilekçesinin yargı yolu yanlışlığı nedeni ile reddine” karar verilmesi gerekir. İdari Yargı görevli ise gönderme kararı verilemez.

5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 1. maddesi uyarınca İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya iş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözüm yeri iş mahkemeleridir.

Davacının dışarıdan ücretli usta öğretici olarak Valilik onayı ile görevlendirildiği, ücretlerinin 657 Sayılı Devlet Memurları kanununun 89.maddesine uygun olarak Bakanlar Kurulunca çıkarılan kararlar uyarınca Maliye Bakanlığınca belirlenen ücretler üzerinden ödendiği anlaşılmaktadır.

Davacının sosyal güvenlik hukuku yönünden Sosyal Sigortalar Kurumu kapsamında gösterilmesi iş sözleşmesi ile çalıştığını göstermez.

Davacı 657 sayılı Yasanın 89. maddesinde belirtilen statü içinde ve Valilik onayı ile görevlendirilmiştir. Davacı ile davalı arasında iş sözleşmesi bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki ilişkinin statü hukukuna tabi olduğunun kabulü gerekir. Aradaki hukuki ilişki iş sözleşmesi, bir başka anlatımla işçi-işveren ilişkisi olarak nitelenemez.

Bu hukuki olguya göre uyuşmazlığın çözüm yeri idari yargı olup, Mahkemece “dava dilekçesinin yargı yolu yanlışlığı nedeni ile usulden reddine” karar verilmesi gerekirken uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir...),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, davalı bakanlık bünyesinde kadrosuz mevsimlik işçi olarak çalışılan döneme ilişkin kıdem tazminatı alacağının tahsili istemine ilişkindir.

Davacı vekili, müvekkilinin, davalı bakanlık bünyesindeki Sürmene Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğünde 1983-2009 tarihleri arasında iş sözleşmesi ile kadrosuz mevsimlik işçi statüsünde 3116 gün fiilen çalıştığını ve geriye kalan günlerini de isteğe bağlı sigorta primi ödeyerek toplam 3729 gün üzerinden 2009 yılının Eylül ayında emekliye ayrıldığını, SSK'dan emekli olmasına rağmen, yasaya ve fiili çalışma sürelerinin toplamına göre ödenmesi gereken 3116 günlük kıdem tazminatı tutarının davalı tarafça ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatının emekli olduğu tarihten itibaren mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davacı ile davalı Bakanlık arasındaki hukuki ilişkinin iş sözleşmesine değil idare hukuku (atama) ilişkisine dayandığını, ders ücreti karşılığı kadrosuz usta öğretici olarak valilik oluru ile görevlendirilerek primlerinin SSK Trabzon İl Müdürlüğüne yatırıldığını, usta öğreticilerin ek ders ücreti karşılığı ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 89. maddesi gereği geçici personel statüsünde çalıştırıldığını, bu yolla hizmet gördürülenlerin sadece ek ders verdiklerini, herhangi bir kadroya dahil olmadıklarını ve ücretlendirme yapılırken çalışılan saatin esas alındığı, bir diğer ifade ile tam gün değil part-time olarak çalışmalarının değerlendirildiğini ve usta öğreticilerin sadece sosyal güvenlik açısından 506 sayılı Yasa ile ilişkilendirildiğini, bu ilişkinin kurulmuş olmasının usta öğreticilerin aynı zamanda da işçi oldukları anlamına gelmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

Yerel mahkemece “Davacının davalı bakanlığa bağlı Sürmene Halk Eğitim Müdürlüğünde usta öğretici olarak çalışmakta olup usta öğreticilerin 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu'na tâbi olduğu, anılan Yasanın 9. maddesine göre kurumlarda görev yapan yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticilerin, bu kanun hükümleri saklı kalmak üzere; sosyal güvenlik ve özlük hakları yönünden 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ile 4857 sayılı İş Kanunu'na tâbi oldukları, aynı yönde emsal Yargıtay içtihatlarının da bulunduğu, Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı Trabzon Halk Eğitim Merkezi ve Akşam Sanat Okulu'nda çeşitli tarihler arasında hizmet akdiyle kadrosuz mevsimlik işçi statüsünde çalışan usta öğreticilerin 657 sayılı Kanunun 89, 1739 sayılı Milli Eğitim Kanununun 47. maddesi ve buna göre çıkarılmış yönetmelik çerçevesinde işçi olarak çalıştıkları, bu nedenle davacı ile davalı arasında iş sözleşmesi bulunduğundan yaşlılık aylığı bağlanmak üzere iş akdini fesih eden davacının kıdem tazminatını talep etmeye hak kazandığı” gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.

Davalı vekilinin temyizi üzerine hüküm, Özel Dairece yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuş; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Direnme kararını davalı vekili temyize getirmiştir.

Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, davalı Bakanlığa bağlı Halk Eğitim Merkezi bünyesinde usta öğretici olarak çalışan davacı ile davalı kurum arasında iş sözleşmesi bulunup bulunmadığı, ödenmeyen kıdem tazminatı alacağının tahsili istemi ile açılan davanın adli yargıda mı yoksa idari yargıda mı görüleceği noktasında toplanmaktadır.

657 sayılı Devlet Memurları Kanununun “Ders Görevi” başlıklı 89. maddesinde “Her derecedeki eğitim ve öğretim kurumları ile Üniversite ve Akademi (Askeri Akademiler dahil), okul, kurs veya yaygın eğitim yapan kurumlarda ve benzeri kuruluşlarda öğretmen veya öğretim üyesi bulunmaması halinde öğretmenlere, öğretim üyelerine veya diğer memurlara veyahut açıktan atanacaklara ücret ile ek ders görevi verilebilir. Ücretle okutulacak ders saatlerinin sayısı, ders görevi alacakların nitelikleri ve diğer hususlar ilgili Bakanlığın teklifi ve Bakanlar Kurulunun kararı ile tespit olunur” hükmü yer almaktadır.

1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu'nun 47. maddesi hükmüne göre, örgün ve yaygın eğitim kurumlarında ve hizmetiçi yetiştirme kurs, seminer ve konferanslarında uzman ve usta öğreticiler de geçici veya sürekli olarak görevlendirilebilir. Öğretim tür ve seviyelerine göre uzman ve usta öğreticilerin seçimlerinde aranacak şartlar, görev ve yetkileri, yönetmeliklerle tespit edilir.

Bu yasal düzenleme uyarınca çıkarılan “Millî Eğitim Bakanlığı Kurumlarında Sözleşmeli veya Ek Ders Görevi ile Görevlendirilecek Uzman ve Usta Öğreticiler Hakkında Yönetmeliğin” 5. maddesi gereğince “Uzman ve usta öğreticiler aşağıdaki şekillerde görevlendirilirler;

1 - Geçici personel olarak:

Geçici personel olarak görevlendirilecek uzman ve usta öğreticiler ile yapılacak sözleşme esasları 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 15/05/1975 gün ve 1897 sayılı Kanunun 1 inci maddesi ile değiştirilen 4 üncü maddesine göre Bakanlıkça hazırlanır.

2 - Ek ders görevi verilmesi yoluyla:

4 üncü maddede belirtilen esaslara göre ek ders görevi verilmesi yoluyla görevlendirilecek uzman ve usta öğreticilere, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 89 uncu maddesi uyarınca 1/12/2006 tarihli ve 2006/11350 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Millî Eğitim Bakanlığı Yönetici ve Öğretmenlerinin Ders ve Ek Ders Saatlerine İlişkin Kararda belirtilen miktarda ek ders görevi verilebilir.”

Konu ile ilgili olarak; T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı, Sigorta İşleri Genel Müdürlüğü, Sigorta Primleri Daire Başkanlığı'nca yayınlanan “Usta Öğreticiler” Konulu 16/02/2004 Tarih ve 101572 sayılı 16 -309 Ek sayılı Genelgesinde ise,“Çıraklık ve Halk Eğitim Merkezlerinde herhangi bir kadroya bağlı olmaksızın ders ücreti karşılığında çalışan usta öğreticilerin 657 sayılı Kanunun 89. maddesine göre çalıştırıldıkları, geçici personel statüsünde bulundukları, İş Kanununa tâbi olmadıkları belirtilmiş, bu nedenleanılan kişilere ödenen ücretlerden 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun (4571 sayılı Kanun ile değiştirilen) 46. maddesi hükmü gereğince işsizlik sigortası priminin kesilmemesinin uygun görüldüğü bildirilmiştir.

4857 sayılı İş Kanununun 2. maddesine göre; “işçi” bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişi olarak tanımlanmaktadır. İşçi sıfatının kazanılması iş akdinin varlığına dayandığından, her şeyden önce ortada tarafların serbest iradeleriyle kabul edilmiş bir sözleşme ilişkisinin bulunması zorunludur. İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş sözleşmesinden veya İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözüm görevi 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1.maddesi uyarınca iş mahkemelerine verilmiştir.

Çalışma ilişkisinin iş sözleşmesine, idarece yapılan bir görevlendirmeye veya idari sözleşmeye dayalı olup olmadığının tespiti, sonuç itibariyle yargı yolunu da belirleyecektir.

Niteliği itibariyle bir özel hukuk sözleşmesi olan iş sözleşmesinde taraflar, yasaların öngördüğü sınırlar içinde sözleşmenin konusunu, amacını, biçimini, bağlantı kuracakları kişileri serbestçe seçebilirler. Buna karşılık istihdamın idari sözleşme, görevlendirme veya atama suretiyle yapılması durumunda, çalışma ilişkisinin çerçevesini oluşturan yasal mevzuat tarafların hareket serbestisini kısıtlamakta ve kişileri statü hukukuna tabi kılmaktadır.

Bu nedenledir ki, özel hukuk sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar adli yargıda, idarece yapılan görevlendirmelerden ve atamalardan doğan uyuşmazlıklar ise idari yargıda çözümlenmektedir.

Tüm bu açıklamalar kapsamında somut olaya bakıldığında davacının ders ücret karşılığı kadrosuz usta öğretici olarak Valilik onayı ile davalı Bakanlık bünyesindeki Sürmene Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğünde görevlendirildiği, ücretlerinin 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 89. maddesine uygun olarak Bakanlar Kurulunca çıkarılan kararlar uyarınca Maliye Bakanlığınca belirlenen ücretler üzerinden ödendiği,taraflar arasında iş sözleşmesi bulunmadığı, aralarındaki ilişkinin statü hukukuna tabi olduğu anlaşıldığına göre; davacının 506 sayılı Kanun gereğince sosyal güvenlik hukuku açısından Sosyal Sigortalar Kurumuna primlerinin yatırılmış olmasınıniş sözleşmesi ile çalıştığıanlamına gelmeyeceği de dikkate alınarak, taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümünün iş mahkemesinin görev alanına girmediği sonucuna varmak gerekmiştir.

Belirtilen bu maddi ve yasal olgular gözetildiğinde, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 18.01.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.


kazanci.com.tr