T.C.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
E. 2017/5598
K. 2018/12782
T. 16.5.2018

* İTİRAZIN KALDIRILMASI ( Alacaklı Tarafça Kira Ödemesi Olarak Kabul Edilmeyen Ödeme Tarihi İtibariyle Şirket Yönetim Kurulu Üyesi Olup Şirketi Temsile Yetkisi Bulunmayana Yapılan Ödemelerin Davalı Borçluları Borcundan Kurtarmayacağı - Somut Olayda Davalı Kiralananı Tahliye Ederek Anahtarı Teslim Ettiğini İleri Sürdüğüne Göre Bu Durumu Davalının Kanıtlaması Gerekeceği )

* KİRALANANIN TAHLİYESİ ( Kiralananın Tahliye Edildiğinin Yani Kiracının Kiralananı İade Borcunu Yerine Getirdiğinin Kabul Edilebilmesi İçin Kiralananın Fiilen Boşaltılması Yeterli Olmayıp Anahtarın da Kiralayana Teslim Edilmesi Gerektiği/Kiralayanın Anahtarı Teslim Almaktan Kaçınması veya Başka Bir Sebeple Anahtarın Teslim Edilememesi Durumunda Mahkemeden Tevdi Mahalli Kararı Alınması ve Anahtarın Mahkemece Belirlenen Yere Teslim Edilmesi Gerektiği )

* ANAHTAR TESLİM ( Anahtarın Teslimine Dair Tutanağın Kiralayana Tebliğ Edildiği Tarihin Anahtar Teslim Tarihi Sayılacağı/Kiracının Kiralananı İade Borcunun Ancak Bu Şekilde Durumun Kiralayana Bildirildiği Tarihte Son Bulacağı Aksi Takdirde Kiracının Kira Parasını Ödemek de Dahil Olmak Üzere Sözleşmeden Kaynaklanan Yükümlülüklerinin Devam Edeceği )

* KİRA SÖZLEŞMESİNDE TAHLİYE TAAHHÜDÜ ( Sözleşmenin Özel Şartlar Maddesi İle Tahliye Taahhüdü İmzalandığı/Söz Konusu Hükmün Kiralananın Kira Süresi Sonunda Tahliye Edilmesini Amaçlayan Tahliyeye Zorlayan Tahliye Taahhütnamesi Niteliğinde Olduğu - Ne Var Ki Kira Sözleşmesi İle Verilen Tahliye Taahhüdü Kiracının Müzayakası Altında Verilmiş Olduğundan Geçerli Bir Tahliye Taahhüdü Olarak Kabul Edilmediği/Sözleşmede Kararlaştırılan Cezai Şart Geçersiz Bir Tahliye Taahhüdüne Dayalı Olduğundan Tahliye Taahhüdü İle Birlikte Verilen Cezai Şartın Geçerli Olduğundan Söz Edilemeyeceği )

* KİRA SÖZLEŞMESİNDE DÜZENLENEN CEZAİ ŞART (Yerleşik İçtihatlar Gereğince Kira Sözleşmesi İle Verilen Tahliye Taahhüdü Kiracının Müzayakası Altında Verilmiş Olduğundan Geçerli Bir Tahliye Taahhüdü Olarak Kabul Edilmemekte Olup Sözleşmede Kararlaştırılan Cezai Şart Geçersiz Bir Tahliye Taahhüdüne Dayalı Olduğundan Tahliye Taahhüdü İle Birlikte Verilen Cezai Şartın Geçerli Olduğundan Söz Edilemeyeceği ve Cezai Şartın Tahsiline Karar Verilemeyeceği )

2004/m. 269/c

ÖZET : 1- Alacaklı tarafça kira ödemesi olarak kabul edilmeyen, ödeme tarihi itibariyle şirket yönetim kurulu üyesi olup şirketi temsile yetkisi bulunmayana yapılan ödemeler davalı borçluları borcundan kurtarmaz.

2- Sözleşmenin özel şartlar 3.3.maddesiyle “Sözleşme uzatılamaz. Kiracı 30.10.2008 tarihinde 1 gün geciktirmeksizin gayrimenkulü tahliye edeceğini ve teslim aldığı halde geri iade edeceğini beyan ve taahhüt eder ve bu konuda tahliye taahhüdü imzalamıştır. Her geciktiği gün için günlük 500 TL ödemeyi kabul ve taahhüt eder” düzenlemesine yer verilmiştir. Bu haliyle söz konusu hüküm, kiralananın kira süresi sonunda tahliye edilmesini amaçlayan, tahliyeye zorlayan tahliye taahhütnamesi niteliğindedir. Ne var ki yerleşik içtihatlar gereğince kira sözleşmesi ile verilen tahliye taahhüdü, kiracının müzayakası altında verilmiş olduğundan geçerli bir tahliye taahhüdü olarak kabul edilmemektedir. Bu durumda sözleşmede kararlaştırılan cezai şart geçersiz bir tahliye taahhüdüne dayalı vd. niteliğinde olduğundan tahliye taahhüdü ile birlikte verilen cezai şartın geçerli olduğundan söz edilemez ve cezai şartın tahsiline karar verilemez.

3-Dosya kapsamından anahtar teslim tutanağın davacı alacaklıya 24.03.2009 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmakla, anahtarların da bu tarihte teslim edildiğinin kabulü gerekir. Bu durumda her ne kadar davacı alacaklı sözleşmenin 3.3. maddesi uyarınca cezai şart alacağının tahsilini isteyemez ise de, kiralananın teslim edildiği 24.03.2009 tarihine kadarki kira alacaklarının tahsilini isteyebilir.Bu durumda mahkemece borca itiraz eden davalı kiralananı 24.03.2009 tarihinden önce tahliye ettiğini ve kira bedelinin ödendiğini veya sair bir sebeple istenemeyeceğini İİK'nun 269/c maddesindeki belgelerle ispat edemediğine göre, mahkemece sözleşmede belirlenen kira miktarı üzerinden 01.05.2008 tarihinden 24.03.2009 tarihine kadar hesaplanan ve ödenmesi gereken kira alacağı ve işlemiş faizi üzerinden itirazın kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, davanın kısmen kabulü ile, 7.560,00 TL üzerinden itirazın kaldırılmasına karar verilmesi doğru değildir.

DAVA : Taraflar arasında görülen ve yukarda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı vekili ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı alacaklı 01.05.2008 başlangıç tarihli yazılı kira akdine dayanarak 30.10.2009 tarihinde başlattığı icra takibi ile 6 aylık kira bedeli 49.580,00 TL, 01.05.2008 - 30.10.2009 dönemi işlemiş faizi 44.951 TL, sözleşmenin 3.3.maddesi uyarınca 01.11.2008 - 23.03.2009 dönemi kira bedeli 71.500 TL, 24.03.2009 - 30.10.2009 dönemi işlemiş faizi 26.216,67 TL, 1.062,00 TL damga vergisi olmak üzere toplam 193.309,67 TL'nin tahsilini talep etmiş, ödeme emri davalı borçlu kiracı ve kefile 12.11.2009 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı borçlular vekili 17.11.2009 tarihli itiraz dilekçesinde, müvekkillerinin alacaklı olduğunu iddia eden kiralayana hiçbir borçlarının bulunmadığını, müvekkillerinin üzerlerine düşen kira bedeli olan 42.000 TL + KDV'lik edimin tamamını yerine getirdiklerini ve gereken belgeleri de alacaklı şirket yetkilisinden aldıklarını, müvekkili kiracının 30.10.2008 tarihinde kiralananı boşalttığını ve anahtarları da kiralayan şirketin merkezine götürerek imza karşılığında teslim alınmasını istediğini, ancak şirket yetkililerinin bu husustaki olumsuz beyanı üzerine Sulh Hukuk Mahkemesi d.iş sayılı dosyası ile tespit yapıldığını ve anahtar tesliminin yapıldığını, yani taraflar arasındaki kiracılık ilişkisinin bitiş tarihinin 30.10.2008 tarihi olduğunu, bu tarihten sonraki döneme ait kira bedellerinin istenemeyeceğini, ayrıca talep edilen faize de itiraz ettiklerini, alacak olmadığı gibi işletilen faizin de fahiş olduğunu ileri sürerek borcun tamamına, faize ve ferilerine itiraz etmiştir. Ödeme emrine davalı borçlular tarafından itiraz edilmesi üzerine, davacı alacaklı icra mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması isteminde bulunmuştur. Davalılar vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin taşınmazı 30.10.2008 tarihinde boşaltarak tahliye ettiğini, anahtarı şirket yetkilisine götürdüğünü, ancak şirket çalışanlarının şirket yetkilisinin yurt dışında olduğunu ileri sürerek anahtarı teslim almadıklarını, bunun üzerine müvekkilinin Sulh Hukuk Mahkemesi'nde tevdi mahalli tayinini talep ettiğini, bilirkişi raporu ile taşınmazın kira sözleşmesine uygun şekilde hasarsız olarak tahliye edildiğinin ve taşınmazın kullanılabilir olduğunun tespit edildiğini, talep edilen bir günlük 500 TL cezai şart alacağının da yargılamayı gerektirdiğini, alınan kira bedellerinin kira sözleşmesinin arkasına tarih tarih yazıldığını, toplamda 42.000 TL'nin tahsil edildiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece,Ticaret Sicil Memurluğuna yazılan karşılık yazı cevabında şirket yetkilisinin Bedri Şefik olduğunun belirtildiği, fotokopi kira sözleşmesi arkasındaki imzaların şirket yetkilisi Bedri Şefik'in eli ürünü olduğunun tespit edildiği, birbirini teyit eden raporlara göre ödeme belgesinin (kira sözleşmesin arkasında ki imzalar) davacı şirket yetkilisi Bedri Şefik'e ait olduğu, davalının bu haliyle ödemelerde bulunduğunun sabit olduğu, davalılarca taşınmazın 24/03/2009 tarihinde tahliye edildiği, davalıların bilirkişi raporu ile sabit olduğu üzere kira dönemine ait 7.560,00 TL kira borcu ve 1.057,50TL damga vergisi ve 680,40 TL faiz borcu bulunduğu, ayrıca kiralananın geç teslim edilmesinden dolayı cezai şart niteliğindeki gecikmiş kira alacağının ödenip ödenmeyeceğinin yargılamayı gerektireceği anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne; borçlunun vaki itirazının 7.560,00 TL asıl alacak ve 680,40 TL faiz, 1.057,50 TL damga vergisi yönünden kaldırılmasına, fazla istemin reddine karar verilmiş, karar davacı vekili ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, kira alacağının tahsili için başlatılan takibe itirazın kaldırılması istemine ilişkindir.

1-)Dosya kapsamına, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerekçelere göre temyiz eden davalı tarafın tüm ve davacı tarafın aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde değildir.

2-)Davacı vekilinin kira alacağına yönelik temyiz itirazlarına gelince;

Taraflar arasında 01.05.2008 başlangıç tarihli, 6 ay süreli kira sözleşmesinin varlığı hususunda uyuşmazlık bulunmamakta olup, kira sözleşmesi kiraya veren davacı ...Tic. A.Ş. ve kiracı davalı arasında akdedilmiş, diğer davalı müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış ve 6 aylık kira bedeli KDV hariç 42.000,00 TL'nin peşin olarak ödeneceği kararlaştırılmıştır. Davacı alacaklı 30.10.2009 tarihinde kiracı ve kefil aleyhine başlattığı icra takibi ile 6 aylık kira bedeli KDV dahil 49.580,00 TL ile birlikte sözleşmenin 3.3.maddesi uyarınca 01.11.2008 – 23.02.2009 tarihleri arası günlük 500,00 TL'den 71.500,00 TL kira alacağı ve damga vergisinin işlemiş faiziyle tahsilini istemiştir. Davalı borçlular süresinde verdiği itiraz dilekçesinde borcun tamamına itiraz etmiştir. Davalı borçlular vekili yargılama aşamasında, takibe konu edilen 6 aylık kira bedeli 42.000 TL'nin alacaklı tarafça tahsil edildiğini, tahsil edilen kira bedellerinin kira sözleşmesinin arkasına tarih tarih yazıldığını beyan ederek buna dair sözleşme suretini dosyaya sunmuştur. Her ne kadar bilirkişi raporları ile, takibe konu 6 aylık kira dönemine dair ödeme belgesindeki imzaların ... eli ürünü olduğu yönünde kanaat bildirilmiş ise de, söz konusu ödeme belgelerindeki ödeme tarihleri ve takip konusu kira dönemi itibariyle kira bedellerini tahsil edenin kiraya veren ... A.Ş.'ni temsile yetkili olmadığı, ...'in 16.09.2009 tarihinden itibaren şirketi temsile yetkili kılındığı anlaşılmaktadır. Kira bedeli aksi kararlaştırılmadıkça kiraya verene ödenmesi gereken borçlardan olup üçüncü kişiye yapılan ödeme kiracıyı borcundan kurtarmaz. Bu sebeple alacaklı tarafça kira ödemesi olarak kabul edilmeyen, ödeme tarihi itibariyle şirket yönetim kurulu üyesi olup şirketi temsile yetkisi bulunmayana yapılan ödemeler davalı borçluları borcundan kurtarmaz.

Ayrıca sözleşmenin özel şartlar 3.3.maddesiyle “Sözleşme uzatılamaz. Kiracı 30.10.2008 tarihinde 1 gün geciktirmeksizin gayrimenkulü tahliye edeceğini ve teslim aldığı halde geri iade edeceğini beyan ve taahhüt eder ve bu konuda tahliye taahhüdü imzalamıştır. Her geciktiği gün için günlük 500 TL ödemeyi kabul ve taahhüt eder” düzenlemesine yer verilmiştir. Bu haliyle söz konusu hüküm, kiralananın kira süresi sonunda tahliye edilmesini amaçlayan, tahliyeye zorlayan tahliye taahhütnamesi niteliğindedir. Ne var ki yerleşik içtihatlar gereğince kira sözleşmesi ile verilen tahliye taahhüdü, kiracının müzayakası altında verilmiş olduğundan geçerli bir tahliye taahhüdü olarak kabul edilmemektedir. Bu durumda sözleşmede kararlaştırılan cezai şart geçersiz bir tahliye taahhüdüne dayalı vd. niteliğinde olduğundan tahliye taahhüdü ile birlikte verilen cezai şartın geçerli olduğundan söz edilemez ve cezai şartın tahsiline karar verilemez.

Kiralananın tahliye edildiğinin (kiracının kiralananı iade borcunu yerine getirdiğinin) kabul edilebilmesi için, kiralananın fiilen boşaltılması yeterli değildir; anahtarın da kiralayana teslim edilmesi gerekir. Kiralayanın anahtarı teslim almaktan kaçınması veya başka bir sebeple anahtarın teslim edilememesi durumunda mahkemeden tevdi mahalli kararı alınması ve anahtarın mahkemece belirlenen yere teslim edilmesi gerekir. Anahtarın teslimine dair tutanağın kiralayana tebliğ edildiği tarih anahtar teslim tarihi sayılır. Kiracının kiralananı iade borcu, ancak bu şekilde, durumun kiralayana bildirildiği tarihte son bulur. Aksi takdirde, kiracının, kira parasını ödemek de dahil olmak üzere, sözleşmeden kaynaklanan yükümlülükleri devam eder. Davalı kiralananı tahliye ederek anahtarı teslim ettiğini ileri sürdüğüne göre bu durumu davalının kanıtlaması gerekir. Olayımızda davalı kiracı tarafından, 30.10.2008 tarihinde kiralanan boşaltılmış olup, anahtarların şirket yetkilisince teslim alınmaması üzerine tevdi mahalli tayini talep edildiği, anahtarların bu şekilde teslim edilebildiği ileri sürülmüş ise de, yukarda anlatıldığı şekilde usulüne uygun anahtar tesliminden bahsedebilmek için anahtarların tevdi mahalline teslimine dair tutanağın kiralayana tebliği gerekir. Dosya kapsamından iş bu tutanağın davacı alacaklıya 24.03.2009 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmakla, anahtarların da bu tarihte teslim edildiğinin kabulü gerekir. Bu durumda her ne kadar davacı alacaklı sözleşmenin 3.3. maddesi uyarınca cezai şart alacağının tahsilini isteyemez ise de, kiralananın teslim edildiği 24.03.2009 tarihine kadarki kira alacaklarının tahsilini isteyebilir.

Bu durumda mahkemece borca itiraz eden davalı kiralananı 24.03.2009 tarihinden önce tahliye ettiğini ve kira bedelinin ödendiğini veya sair bir sebeple istenemeyeceğini İİK'nun 269/c maddesindeki belgelerle ispat edemediğine göre, mahkemece sözleşmede belirlenen kira miktarı üzerinden 01.05.2008 tarihinden 24.03.2009 tarihine kadar hesaplanan ve ödenmesi gereken kira alacağı ve işlemiş faizi üzerinden itirazın kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kısmen kabulü ile, 7.560,00 TL üzerinden itirazın kaldırılmasına karar verilmesi doğru değildir.

SONUÇ : Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan sebeplerle davalı vekilinin ve davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, 2 numaralı bentte yazılı sebeple davacı vekilinin alacağa dair temyiz itirazlarının kabulüyle 6100 Sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen Geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428 ve İİK.nın 366.maddesi uyarınca kararın alacağa hasren BOZULMASINA, taraflarca İİK'nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istenmesi halinde temyiz edene iadesine, 16.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

kazanci.com.tr