YARGITAY 9. Hukuk Dairesi
ESAS: 2009/25253 
KARAR: 2010/21309

Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Davacı, işyerinde müdür yardımcısı olarak çalıştığını, işverenin yönetim kadrosunu değiştirmek üzere önce genel müdürü, ardından da diğer personeli değiştirme yoluna gittiğini, ihtiyaç olmadığı halde kendisi ile aynı pozisyona bir başkasının alındığını ve istifaya zorlandığını, sözleşmesinin 30.6.2008 tarihinde haksız ve geçersiz olarak feshedildiğini belirterek, feshin geçersizliğine, işe iadeye ve yasal haklarına hükmedilmesini istemiştir. 

Davalı, işveren olarak fesih çabasına girmediğini, davacının 20.6.2008 tarihli dilekçe ile sözleşmesinin feshinin istendiğini, bunun üzerine 24.6.2008 tarihli sözleşmenin karşılıklı imzalandığını, ardından davacı bu şekilde işsizlik sigortasından yararlanamayacağını söyleyince iyiniyetle yönetim kurulundan 30.6.2008 tarihli fesih kararının alındığını, bu tarihte yasal hakları ödenerek sözleşmenin feshedildiğini, dava açan işçinin kötüniyetli olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir. 

Mahkemece, tanık anlatımları ve dosya içeriğine göre davacının belgeleri rızası dışında imzaladığı değerlendirmesiyle işe iadeye karar verilmiştir. 

Dosya içeriğine göre, davacı 20.6.2008 tarihli dilekçesiyle iş sözleşmesinin feshini işverenden talep etmiştir. Ardından her iki tarafça 24.6.2008 tarihli protokol imzalanmıştır. Davacının banka hesabına kıdem ve ihbar tazminatı ile hak ettiği işçilik alacaklarının karşılığı olan miktar işverence yatırılmıştır. Yönetim kurulunca da sözleşmenin 4857 sayılı yasanın 18.maddesi gereği tazminatları hak edecek şekilde feshedildiğine ilişkin de karar verilmiştir. Davacı eğitimi ve konumu itibariyle imzaladığı belgenin hukuki sonuçlarını bilebilecek durumdadır. Davacı tarafından söz konusu belgelerin baskı altında imzalatıldığı kanıtlanamamıştır. Çıkış bildiriminde de sözleşmenin 18.madde gereği işverence sona erdiğine ilişkin beyan bulunmaktadır. Deliller bütün olarak değerlendirildiğinde, sözleşmenin işçinin isteği üzerine sona erdirildiği, yasal haklarının da ödendiği anlaşılmaktadır. İşe iade isteğinin reddi gerekirken yazılı şekilde kabul edilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. 

Belirtilen nedenlerle, 4857 sayılı İş Kanunun 20.maddesinin 3.fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle; 

1-)Yerel Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-)Davanın REDDİNE, 
3-)Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, 
4-)Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 30.00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine, 
5-)Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1000 TL ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 
6-)Peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine kesin olarak oybirliğiyle 1.7.2010 tarihinde karar verildi




YARGITAY 9. Hukuk Dairesi
ESAS: 2011/53369 
KARAR: 2014/4232

Davacı, kıdem tazminatı, fazla mesai ücreti, hafta tatil ücreti, yıllık izin ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.

Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

A) Davacı İsteminin Özeti:

Davacı işçi, iş sözleşmesinin davalı tarafından 5.3.2010 da haksız fesih edildiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı ile fazla mesai, hafta tatili, ulusal bayram genel tatil ve yıllık izin ücreti alacaklarının ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. 

B) Davalı Cevabının Özeti:

Davalı işveren, davacının mazeretsiz olarak işe devamsızlığı gerekçesiyle haklı nedenle iş aktine son verildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:

Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, "davacının iş aktinin feshi ile ilgili davacının yıllık izin sonrası işe başlaması gereken 16 Şubat 2010 tarihinde işe başlamadığı, 16/02/2010-17/02/2010- 18/02/2010 tarihlerinde 3 gün ard arda süre ile mazeretsiz ve izinsiz olarak işe gelmediği, bu durumun dosyaya ibraz edilen tutanaklarla sabit olduğu, akabinde davacıya savunmasının alınması amacıyla Disiplin Kurulu düzenleneceğinin taahhütlü posta ile tebliğ edildiği, 04/03/2010 tarihinde gerçekleştirilen Disiplin Kurulu toplantısında davacının 16/02/2010 tarihinden toplantı tarihine kadar da davacının işine dönmediği, bu konuda savunma vermediği, kendisini savunacak herhangi bir bilgi ve belge de göndermediği, bunun üzerine davacının iş aktinin davalı işveren tarafından Disiplin Kurulu toplantısında ard arda hiçbir mazeret belirtmeden devamsızlık yapması nedeniyle 4857 Sayılı Yasanın 25/II.-g.meddesinde belirtilen " İşçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki iş günü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonra sonraki iş günü, yahut bir ayda üç iş günü işine devam etmemesi" ve işyerinde uygulanan T.İ.S.'nin Ceza Cetveli B/4. ve 5. bendine istinaden haklı nedenle feshedildiği, bu nedenle iş akti haklı nedenle feshedilen davacının kıdem tazminatına hak kazanamayacağı" gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. 

D) Temyiz:

Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

E) Gerekçe:

Davacı, abisini yaralamasından dolayı işverenin 5.3.2010 tarihinde tazminatlarının ödeneceği vaadiyle kendisini işten çıkardığını iddia etmiştir. Davalı, davacının 16/02/2010-03/03/2010 tarihleri arası devamsızlık yaptığı gerekçesiyle sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini savunmuştur. Davalı savunmayı ispat için devamsızlık tutanaklarını sunmuş ve tutanak mümzilerini dinletmiştir. Mahkemece tutanak mümzilerine devamsızlık tutanakları sorulmamıştır. Tutanak mümzileri beyanlarında davacının yıllık izne ayrıldıktan sonra işe gelmediğini belirtmişlerdir. 

Işyeri disiplin kurulu kararında "Kurulumuzda yapılan görüşmeler ile konuya ilişkin bilgi ve belgelerin incelenmesi sonucunda; G...'ın 16.02.2010 tarihinden itibaren izinsiz ve mazeretsiz olarak göreve gelmediği gibi durumu ile ilgili bugüne kadar her hangi bir bilgi ve belge ibraz etmemesi nedeniyle göreve gelmediği günlerin ücretsiz izinli sayılması ve Disiplin Toplantısının yapıldığı 04.03.2010 tarihi itibarıyla yaptığı eyleme uyan 4857 sayılı Kanun'un 25/II. Maddesi (g) bendi ve T.İ.S.'nin Ceza Cetveli B/4.ve5. bendine göre İş Akdinin Bildirimsiz olarak feshedilmesine oy birliği ile karar verilmiştir." şeklinde sözleşmenin sona erdiği belirtilmiştir.

İspat külfeti üzerinde olan davalının dinlettiği tutanak mümzilerinin davacının yıllık izin sonrası işe gelmediğini belirtmelerine karşın, davacıya yapılan davetiyenin bila tebliğ dönmesine rağmen yapılan disiplin kurulu kararıyla davacının devamsızlık yaptığı iddia olunan günlerin ücretsiz izinden sayılmasının fesih olgusuyla çelişmesi, toplu iş sözleşmesine göre ilk 3 günlük ardı ardına devamsızlığın 4 yevmiye cezayı öngörmesi karşısında davacının, kıdem tazminatı talebinin kabulü yerine reddi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.

F) Sonuç:

Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 12.02.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.




kararara.com