T.C.
YARGITAY 
23.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO:2014/4725
KARAR NO:2015/3428 
KARAR TARİHİ.07.05.2015

ÖZET: İİK'nın 83/2. madde hükmüne göre, maaş üzerinde birden fazla haciz varsa bunlar İcra Müdürlüğü'nce sıraya konur ve sırada önde olan haczin kesintisi bitmedikçe sonraki haciz için kesintiye geçilemez. Açıklanan bu durum karşısında İcra Müdürlüğünce yapılan maaş hacizlerinin ve yapılması gereken kesintilerin İİK'nın 355. madde hükmü uyarınca bildirilmesi üzerine EÜAŞ tarafından maaş hacizleri ile ilgili yapılan sıralamanın İİK'nın 140/1.maddesinde tanımlanan sıra cetveli niteliğinde olduğundan söz edilemez. Dairemizin 14.01.2014 tarih ve 2013/7887 E, 2014/82 K. sayılı ilamı bu yöndedir. Bu durumda mahkemenin, yapılan bu sıralamanın İİK'nın 140/1. maddesi uyarınca İcra Müdürlüğü'nce düzenlenen sıra cetveli niteliğinde olduğu kabul edilerek, aynı Kanun'un 142/1. maddesi uyarınca açılan muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarındaki ilkelere göre uyuşmazlığın çözümlenmesi doğru olmamıştır. Zira, 04.06.1958 gün ve 15/6 sayılı İBK'da da belirlendiği gibi, HMK'nın 24/1, 25, 26, 30 ve 33. (HUMK'nın 74,75 ve 76.) maddeleri gereğince hakim, tarafların ileri sürdükleri maddi vakıalar ve bunlara bağlı netice-i taleplerle bağlı ve fakat hukuki tavsiflerle bağlı olmayıp, kanunları re'sen uygulamakla ve neticeye vardırmakla yükümlüdür. Bu durumda mahkemece, davanın dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TBK'nın 19. (818 sayılı BK'nın 18) maddesinde düzenlenmiş muvazaa iddiasına dayalı iptal istemine ilişkin olduğunun kabulü ile bu madde kapsamındaki genel ilkelere ve ispat usulüne uygun olarak uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekirken, davanın tavsifinde yanılgıya düşülerek, yazılı şekilde hüküm kurulması, bozmayı gerektirmiştir.

DAVA VE KARAR: Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı tarafınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

Davacı vekili, borçlu O. K. aleyhine başlatılan icra takibinin kesinleştiğini, borçlunun maaşına haciz konulduğunu, maaş haczine gelen cevapta borçlunun maaşına ikinci sırada haciz konulduğu bilgisi verildiğini, ilk sırada davalının haczinin bulunduğunu, davalının borçlunun yakın akrabası olduğunu, dosya alacak miktarının 70.000,00 TL olduğunu, borçlunun o tarihlerde malvarlığında herhangi bir artışın olmadığını, icra takibine konu senedin vadesinin 01.12.2011 olduğunu, müvekkilinin borçluya borcu ödeme yapması için tanıdığı süre içerisinde davalının icra takibi yaparak maaşına haciz konulmasının takibin muvazaalı olduğunu gösterdiğini, davalının, borçlunun Alaçam trafiğine bağlı .. .. ... plakalı aracına haciz konulmasını talep ettiğini, davalının borçlunun aracının plakası ile birlikte hangi trafiğe kayıtlı olduğunu bilebilmesinin normal şartlarda mümkün olmadığını, aralarında muvazaa bulunduğunun açık olduğunu ileri sürerek, borçlunun maaşından müvekkilin alacağının tahsiline karar verilerek sıra cetvelinin buna göre düzenlenmesini talep ve dava etmiştir.

Davalıya usulüne uygun olarak tebligat yapılmasına rağmen cevap vermemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; borçlu adına kayıtlı hesapların incelenmesi neticesinde davalının takibine esas olan senette belirtilen bedele ilişkin herhangi bir işlem bulunmadığı, davalı Ş. K'nin dava dışı borçlu O. K.'nin halası E. K.'nin eşi olduğu, maaş haczine ilişkin gönderilen müzekkere cevabının sıra cetveli niteliğinde olduğu, maaş haczine ilişkin müzekkere cevabının davacı alacaklıya tebliğ edilmemesi nedeniyle davanın süresinde açıldığının kabul edilmesi gerektiği, ispat yükünün davalıda olduğu, davalı tarafça herhangi bir cevap dilekçesi verilmediği gibi delil de sunulmadığı, takibe konulan senedin vade tarihinin üzerinden zaman geçtikten ve davacı tarafça başlatılan takipten sonra işlem yapıldığı gerekçesiyle, davanın kabulüne borçlunun maaşı üzerinde uygulanan hacze ilişkin sıra cetvelinin iptali kesintilerin öncelikle davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

Karar, davalı asıl tarafından temyiz edilmiştir.

1-) Dosya kapsamına göre, borçlunun maaşının üzerine konulan muhtelif hacizler, borçlunun çalıştığı EÜAŞ tarafından sıraya konulmuş olup, davacı tarafça, bu sıralamada 1. sırada yer verilen davalının alacağının muvazaalı olduğu iddiasıyla dava açıldığı anlaşılmıştır.

İİK'nın 140/1. maddesinde İcra Müdürlüğünce hangi hallerde haciz sıra cetveli düzenleneceği belirtilmiştir. Maddeye göre haciz sıra cetvelinin düzenlenebilmesi için satış tutarının bütün alacaklıların alacağını tamamen ödemeye yetmemesi gerekir. Bu madde uyarınca düzenlenen bir sıra cetvelinde, hacizlere ilişkin takip dosyası (takip tarihi, haciz tarihi, alacak miktarı gibi) bilgilerine, ipotek veya hapis hakları varsa bu hakların tesis edildiği tarihlere ve dayanak bilgilerine yer verilmesi gerekir. Somut olayda, icra dosyasına intikal etmiş bir para bulunmamaktadır.

İİK'nın 83/2. madde hükmüne göre, maaş üzerinde birden fazla haciz varsa bunlar İcra Müdürlüğü'nce sıraya konur ve sırada önde olan haczin kesintisi bitmedikçe sonraki haciz için kesintiye geçilemez. Açıklanan bu durum karşısında İcra Müdürlüğünce yapılan maaş hacizlerinin ve yapılması gereken kesintilerin İİK'nın 355. madde hükmü uyarınca bildirilmesi üzerine EÜAŞ tarafından maaş hacizleri ile ilgili yapılan sıralamanın İİK'nın 140/1.maddesinde tanımlanan sıra cetveli niteliğinde olduğundan söz edilemez. Dairemizin 14.01.2014 tarih ve 2013/7887 E, 2014/82 K. sayılı ilamı bu yöndedir.

Bu durumda mahkemenin, yapılan bu sıralamanın İİK'nın 140/1. maddesi uyarınca İcra Müdürlüğü'nce düzenlenen sıra cetveli niteliğinde olduğu kabul edilerek, aynı Kanun'un 142/1. maddesi uyarınca açılan muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarındaki ilkelere göre uyuşmazlığın çözümlenmesi doğru olmamıştır. Zira, 04.06.1958 gün ve 15/6 sayılı İBK'da da belirlendiği gibi, HMK'nın 24/1, 25, 26, 30 ve 33. (HUMK'nın 74,75 ve 76.) maddeleri gereğince hakim, tarafların ileri sürdükleri maddi vakıalar ve bunlara bağlı netice-i taleplerle bağlı ve fakat hukuki tavsiflerle bağlı olmayıp, kanunları re'sen uygulamakla ve neticeye vardırmakla yükümlüdür.

Bu durumda mahkemece, davanın dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TBK'nın 19. (818 sayılı BK'nın 18) maddesinde düzenlenmiş muvazaa iddiasına dayalı iptal istemine ilişkin olduğunun kabulü ile bu madde kapsamındaki genel ilkelere ve ispat usulüne uygun olarak uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekirken, davanın tavsifinde yanılgıya düşülerek, yazılı şekilde hüküm kurulması, bozmayı gerektirmiştir.

2-) Bozma nedenine göre, davalının temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, hükmün bozulmasına, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalının temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.05.2015 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.