Ankara 9. İdare Mahkemesi ve Şanlıurfa 3. Asliye Ceza Mahkemesi geçen günlerde baktıkları davalarda, YSK kararıyla birlikte gündeme gelen Adli Sicil Yasası’nın kimi hükümlerinin anayasaya aykırılığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Başvuruda, “Arşiv bilgileri ilgilinin ölümü üzerine ve herhalde kaydın girildiği tarihten itibaren 80 yılın geçmesiyle tamamen silinir” hükmünün anayasaya aykırı olduğu iddia edildi.

Cumhuriyet Gazetesi'nin haberine göre, Anayasa Mahkemesi, başvuruyu haklı bularak “Arşiv bilgileri, ilgilinin ölümü üzerine ve herhalde kaydın girildiği tarihten itibaren 80 yılın geçmesiyle tamamen silinir” hükmünü iptal etti. 

Kararda, mahkemelerce verilen mahkûmiyet kararlarının arşiv kaydına alınmasının gerekçesini oluşturan durumlar, bazı istisnalar dışında, kişi hakkında ömür boyu hak yoksunluğunu getirmediği, hak yoksunluğunun belli bir süreyle sınırlandırıldığı vurgulandı. Mahkemenin kararında şu değerlendirme yapıldı:

“Bir kişinin işlediği suçun ya da aldığı cezanın milletvekili seçilmesini engelleyen anayasanın 76. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilenden olup olmadığının saptanabilmesi ve mahkûmiyete bağlı hak yoksunluğu öngören bazı özel yasalardaki hükümler nedeniyle mahkemelerce verilen mahkûmiyet kararlarının kayıt altına alınmasında yasal ve anayasal birtakım gereklilikler bulunmaktadır. 

Ancak söz konusu gerekliliklerin, itiraz konusu kuralda öngörüldüğü üzere arşiv kayıtlarının kişinin ölümüne kadar ya da seksen yıl süreyle muhafaza edilmesi noktasında geçerli olmadığı açıktır.”

“Mahkemelerce verilen mahkûmiyet kararlarının arşiv kaydına alınmasının gerekçesini oluşturan durumlar, bazı istisnalar dışında, kişi hakkında ömür boyu hak yoksunluğu getirmemektedir” denilen gerekçeli kararda, bağımsız milletvekili adaylarının memnu hakları tartışmasına da ışık tutacak şu irdeleme öne çıktı: “...Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkûmiyete bağladığı hak yoksunlukları ise Adli Sicil Kanunu’nun 13/A maddesi gereğince ilk mahkûmiyet kararının infaz edilmesinden itibaren belli sürenin geçmesiyle birlikte yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluyla sona erdirilmektedir. Bir başka ifadeyle, arşiv kaydına alınmanın gerekçesini oluşturan kurumlar ilk mahkûmiyet kararından belli bir süre geçtikten sonra kişi hakkında aleyhe bir sonuç doğurmadığı halde, söz konusu kayıtların kişinin ölümüne kadar veya kaydın girildiği tarihten itibaren seksen yıl süreyle arşivde muhafaza edilmesi gibi bir sonuç ortaya çıkmaktadır. 

Bu durumda, tüm suçlara ilişkin arşiv kayıtlarının bu kadar uzun süre muhafaza edilmesi, suç ve cezaların nitelikleri veya ağırlıkları dikkate alınmadan tüm suçlar için geçerli tek bir sürenin belirlenmesi, bu sürenin arşiv kaydına alınmayı gerekli kılan amaçla orantılı ve makul olmaması nedeniyle kural, adil ve hakkaniyete uygun bir düzenleme niteliğinde değildir. 

Diğer taraftan, kişinin belli bir tarihte aldığı herhangi bir mahkûmiyet kararına ilişkin kaydın kişinin ölümüne kadar ya da seksen yıl süreyle muhafaza edilmesi, anayasanın 5. ve 17. maddelerinde belirtilen kişinin maddi ve manevi varlığının geliştirilmesi ilkesi ve cezaların ıslah edici olma amacı ile bağdaşmamaktadır.”

 


Cumhuriyet