Lefkoşa-İstanbul seferini yapan Atlasjet Havayolları'na ait yolcu uçağı, 18 Ağustos 2007 tarihinde, saat 06.45'te kaçırıldı.

Amerika'yı protosto eden biri Türk, diğeri Filistinli iki korsan, uçağı Tahran'a götürmek istedi; ancak pilotlar yakıt ikmali gerektiği gerekçesiyle Antalya'ya indi.

9 psikoloğun görev yaptığı 5 saatlik operasyon sonucunda korsanlar ikna edilince, kimsenin burnu kanamadan olay sona erdi.

El Kaide üyesi oldukları ileri sürülen Mehmet Reşat Özlü ve Abdül Aziz Cuma Terik'in eylemde kullandığı siyah poşet içindeki 'plastik patlayıcı' sanılan maddenin çocukların zihinsel gelişimi için kullanılan 'oyun hamuru' olduğu anlaşıldı.

KKTC ve Türkiye'nin yüreğini ağzına getiren olay sırasında birçok sıradışı gelişme de yaşandı.

Ellerinde bomba olduğunu söyleyen iki korsan, kokpit kapısını tekmeledi; ancak açamadı.

Güvenlik güçleriyle irtibata geçen pilotlar, Antalya'ya inince kokpitin yan camından atlayarak uçağı terketti.

Bazı yolcular da uçağın kuyruk kısmındaki acil çıkış kapısını açarak piste atladı.

Korsanlar, 5 saat süren görüşmeler neticesinde rehin tuttukları yolcu ve mürettebatı serbest bıraktı. Ardından da eylemlerine son vererek teslim oldu.

Dava açıldı

Olayın ardından tutuklanan iki hava korsanı hakkında İzmir 10'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı.

Yargılamaları süren sanıklar Abdül Aziz Cuma Terik ve Mehmet Reşat Özlü, son kez hakim karşısına çıktı. Savcı, sanıkların sadece 'hürriyeti tahdit' suçundan cezalandırılmasını talep etti.

Sanıklardan Abdül Aziz Cuma Terik'in avukatı Suat Çetinkaya, savcının belirttiği gibi müvekkilinin El Kaide terör örgütü üyesi olmadığınının tespit edildiğini, bu olayda 11 Eylül'de ABD'de ikiz kulelere yapılan saldırının etkisinin olduğunu, hostesin pilota yanlış aktarması nedeniyle kısa süreli bir panik yaşandığını, KKTC ile Antalya arasında 15-20 dakika süren bir yolculuk yapıldığını, bu kadar kısa bir sürede uçak kaçırılamayacağını ve olayın terör amaçlı bir suç olmadığını iddia ederek, tahliyesini istedi.

Filistin uyruklu Abdül Aziz Cuma Terik tercüman aracılığıyla verdiği ifadesinde, "Benim suçum yok. Yanlış anlaşılmadan dolayı üç yılı aşkın bir süredir tutukluyum. Tahliyemi talep ediyorum. Avukatımın söylediklerine katılıyorum" dedi.

Mehmet Reşat Öz de "Biz KKTC'de öğrenciydik, okul bitince ailelerimizin yanına dönmeye karar verdik. Her şey yanlış anlaşılmadan kaynaklandı. Arkadaşımla Arapça konuşuyorduk, hostes bunu duydu. Pilota bilgi verdi. Pilot da panikleyip uçağı sağa sola yatırmaya başladı. Bu yüzden uçakta yolcular arasında kısa süreli bir panik yaşandı. Ben terör örgütü üyesi değilim. Uçağı da kaçırma gibi bir eylemimiz olmamıştır" diyerek kendisini savundu.

Mahkeme heyeti, sanıkları 'hürriyeti tahdit, El Kaide terör örgütü üyesi olmak ve uçak kaçırma' suçlarından suçlu buldu. İki sanığı toplam 27 yıl 6'ar ay ağır hapis cezasına çarptırdı.

Sanık Abdül Aziz Cuma Terik'in avukatı Suat Çetinkaya, hosteslerin tanık olarak dinlenmediğini, hukuka aykırı olarak ağır cezaya karar verildiğini öne sürdü. Müvekkilinin üç yılı aşkın süredir cezaevinde olmasından dolayı davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne götürmeyi düşündüklerini söyledi.




Cnn Türk