T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
E. 2015/9650
K. 2015/17175
T. 04.11.2015

* ÜNİVERSİTEDE ÖĞRENİM GÖREN DAVACI YARARINA YARDIM NAFAKASI (Eğitimine Devam Eden Reşit Bireyin Kendi Emek Ve Geliriyle Yaşamını Sürdürmekten Yoksun İse Ana Babasından Öğrenimini Tamamlayıncaya Kadar Yardım Nafakası İsteyebileceği/Nafaka Yükümlüsünün Geliriyle Orantılı Olacak Şekilde Hakkaniyet İlkesi Gözetilerek Takdir Edilmesi Gerektiği)

* REŞİT BİREYİN YARDIM NAFAKASI TALEBİ (Eğitiminin Devam Etmesi Halinde Kendi Emek Ve Geliriyle Yaşamını Sürdürmekten Yoksun İse Ana Babasından Öğrenimini Tamamlayıncaya Kadar Yardım Nafakası İsteyebileceği - Tarafların Gerçekleşen Sosyal Ve Ekonomik Durumları Yardım Nafakasının Niteliği Davalının Gelir Durumu Davacının Üniversitede Öğrenim Gördüğü Nazara Alınarak Belirleneceği)

* YARDIM NAFAKASI (Eğitimine Devam Eden Reşit Bireyin Kendi Emek Ve Geliriyle Yaşamını Sürdürmekten Yoksun İse Ana Babasından Öğrenimini Tamamlayıncaya Kadar Yardım Nafakası İsteyebileceği/Tarafların Gerçekleşen Sosyal Ve Ekonomik Durumları Yardım Nafakasının Niteliği Davalının Gelir Durumu Davacının Üniversitede Öğrenim Gördüğü Nazara Alınarak Belirleneceği)

4721/m.4,328/2364/1,365/2

ÖZET : Dava; yardım nafakası talebine ilişkindir.Eğitimine devam eden reşit birey, kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki, bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır. Bunun için belirlenen nafakanın; davacının geçinmesi için yeterli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde Medeni Kanun'un 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir.Somut olayda; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, yardım nafakasının niteliği, davalının gelir durumu, davacının üniversitede öğrenim gördüğü nazara alındığında hükmedilen nafaka miktarı az olup, Türk Medeni Kanunu'nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun görülmemiştir. Bu itibarla davacı tarafın temyiz itirazları yerinde görülerek hükmün bozulması gerekmiştir.

DAVA : Taraflar arasındaki yardım nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, öğrenimine devam ettiğini, ekonomik sıkıntı çektiğini ileri sürerek, 500,00 TL yardım nafakasına hükmedilmesini ve gelecek yıllar için TÜİK tarafından açıklanacak ÜFE oranında artırım yapılmasını istemiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile dava tarihinden itibaren geçerli olmak ve davacının öğrenim gördüğü süre boyunca ödenmek kaydı ile 150,00 TL yardım nafakasının her ay davalıdan alınarak davacıya verilmesine, anılan nafaka miktarının gelecek yıllar için TÜİK tarafından belirlenecek ÜFE oranında artırılmasına karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir. Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;

Dava; yardım nafakası talebine ilişkindir.

Türk Medeni Kanununun 364/1 maddesine göre; herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan alt soyuna nafaka vermekle yükümlüdür. Aynı kanunun 365.maddesinin 2.fıkrasında davanın; davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibaret olduğu düzenlenmiştir.

Türk Medeni Kanunu'nun 328/2 maddesine göre; çocuk ergin olduğu halde eğitime devam ediyorsa, ana ve babasının durum ve koşullarına göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler.

Hukuk Genel Kurulu'nun 07.06.1998 gün, 1998/656; 688 sayılı ilamında yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.

Yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde zarurete düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir. Zarurete düşme terimi çok sıkıntılı bir durumu ve ekonomik şartları ifade eder. Hükmedilecek yardım nafakasının miktarı yalnızca sözkonusu sıkıntılı durumu önlemeye matuftur. Yardım nafakası yoluyla nafaka isteyenin geçiminin ve her türlü gereksinmelerinin sağlanması gerekmez.

Eğitimine devam eden reşit birey, kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki, bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır. Bunun için belirlenen nafakanın; davacının geçinmesi için yeterli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde Medeni Kanun'un 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir.

Somut olayda dosyadaki bilgi ve belgelerden; tarafların baba oğul oldukları; davacının, önce Kocaeli Üniversitesi Karamürsel Meslek Yüksek Okulu Elektronik Teknolojisi Programı öğrencisi iken, bilahare Kırıkkale Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler (İÖ) Bölümünde öğrenimine devam ettiği, geliri olmadığı, diğer nafaka yükümlüsü annenin de İŞKUR aracılığıyla geçici işlerde çalışabildiği ve gelir miktarının belli olmadığı, davalının ise emekli olup aylık maaşının 1.767,00 TL, kesintilerden sonra eline geçen tutarın ise 1.020,00 TL civarında olduğu, demir doğrama atölyesinin bulunduğu, buradan ortalama 1.000 TL civarında gelir elde ettiği, 4 çocuğunun olduğu anlaşılmaktadır.

Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olayda; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, yardım nafakasının niteliği, davalının gelir durumu, davacının üniversitede öğrenim gördüğü nazara alındığında hükmedilen nafaka miktarı az olup, Türk Medeni Kanunu'nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun görülmemiştir. Bu itibarla davacı tarafın temyiz itirazları yerinde görülerek hükmün bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 04.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



kazanci.com.tr