DAVA VE KARAR: Taraflar arasındaki "menfi tespit" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Muğla 2. Asliye Hukuk (Ticaret Mah. Sıfatıyla) Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 29.03.2011 gün ve 2008/175 E- 2011/127 K. sayılı karann incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 23.02.2012 gün ve 2011/9689 E - 2012/2748 sayılı ilamı ile;
(... Davacı vekili davalının, müvekkili şirket aleyhine icra takibi yaptığını, takibe konu bononun tanzim tarihi ve vade tarihine bakıldığında 1 günlük vadeli bononun ticari teamüllere göre yapılmasının sözkorıusu olamayacağını, bononun muvazaalı olarak verildiğini, bono ile ilgili şirketin bir borcu bulunmadığım iddia ederek, borçlu olmadıklannın tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, müvekkili şirketin akaryakıt istasyonundan davacı şirketin araçlarına alınan akaryakıt bedelleri uzun süre ödenmediği için şirketin yetkili temsilcisi tarafından dava konusu bononun verildiğini, davacının iddiasını yazılı delille ispatlaması gerektiğini savunarak, davanın reddi ile lehlerine tazminata hükmolunmasını istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre; Davalı yanın akaryakıt alacağının dayanağı olarak bildirdiği faturaların tamamının açık fatura niteliğinde olduğu ve defterlere de işlenmediği, bu faturaların tebliğ edilmesine rağmen itiraz edilmemesinin faturaya konu malın teslim edildiği, işin yapıldığı anlamına gelmeyece- ği, icra takibinin dayanağı olan bononun ticari hayatın olağan akışına uygun olmayacak şekilde 1 gün vadeli olarak düzenlenmiş olması ve ticari defterlerde de kaydın olmaması hep birlikte değerlendirildiğinde; Senedi imzalayan ortak ile şirket arasındaki ilişki ve yargılama sü- reçlerine göre davacı şirketten alacakları bulunduğunu ispat yükünün davalı yanda olduğu, davalının alacağını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, takibe konu bonodan dolayı borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Bonolar sebepten mücerret borç senetleridir. Davacı dava konusu bononun muvazaalı olarak alındığını iddia ettiğine göre bu iddiasını HUMK`nun 288 vd. maddeleri uyarınca yazılı delille kanıtlamak zorundadır. Mahkemece bu husus gözetilmeden yazılı biçimde karar verilmesinde isabet görülmemiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı vekili Hukuk Genel Kurulu`nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI
Dava, icra takibine konu yapılan bononun muvazaaya dayalı olarak alındığı iddiasıyla menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karar davalı vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece yukarıda yazılı nedenlerle bozulmuş; yerel mahkemece, önceki kararda direnilmiştir. Direnme kararı, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu`nun önüne gelen uyuşmazlık; ispat yükünün davacıda mı yoksa davalıda mı olduğu; varılacak sonuca göre, muvazaa iddiasının yazılı delille kanıtlanması gerekip gerekmediği noktalarında toplanmaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü için gerekli ve uygulanması gereken hukuki kurum ve kuralların ne olduğunun tespitinde yarar vardır.
SENETLE İSPAT KURALI • MUVAZAA • TANIK DİNLETME YASAĞI
ÖZET: Senette borcun nedeni "mal" ya da "nakit" olarak belirtilmişse, tarafların yazılı borç sebebine dayanmaya hakkı olacağından, ispat yükü bunun aksini ileri süren tarafa ait olacaktır. Eğer yanlardan biri senet metninde yazılı kaydın doğru olmadığını söylüyorsa, lehine olan senet karinesi çürümüş sayılacak, bunun sonucu olarak da, iddiası paralelinde ispat yükünü de üstlenecektir. Senede karşı senetle ispat kuralı gereğince, davacı-borçlu takibe konulan bononun muvazaa nedeniyle verildiğini yazılı delille kanıtlaması gerekir. Takibe konu yapılan senedin (bononun) metninden bu anlaşılamadığı gibi, davacı bu iddiasını yasal olarak ispatlayacak yazılı bir delil de dosyaya sunmamıştır. Zira, davacı şirket, senedin (bononun) keşidecisi, davalı da lehtarı bulunduğuna göre, senedin tarafı olan davacı üçüncü kişi olmadığından, muvazaa iddiasını tanıkla değil, usulün öngördüğü biçimde yazılı delille ispatlaması gerekir.* Y. HGK. E:2013/19-1622 K: 2015/1238 T:17/04/2015
Yorumlar
Trend Haberler
ARABULUCUNUN İŞÇİ İLE ARABULUCULUK SÜRECİNDE TELEFONLA GÖRÜŞMÜŞ OLMASI VE TELEFON GÖRÜŞMELERİ NETİCESİNDE MUTABAKATA VARILMASI ARABULUCULUK TUTANAĞININ SIHHATİNİ ETKİLEYECEK BİR OLGU OLARAK KABUL EDİLEMEZ
8. YARGI PAKETİ İLE YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER
Kırıkkale Adalet Komisyonu Başkanı Mesut Şengönül vefat etti
70 yıl 'demir akciğerde' yaşayan avukat Paul Alexander hayatını kaybetti
TBB'den Adalet Bakanı Tunç'a '9. Yargı Paketi' ziyareti
Eros için hayvanseverler adliyeye akın etti