MANEVİ TAZMİNAT DAVASI - HAKARET - DAVALININ DAVACILARA YÖNELİK OLARAK AĞIR HAKARETTE BULUNDUĞU - DAVALI HAKKINDA HAKARET SUÇUNUN UNSURLARI YÖNÜYLE YAPILAN CEZA SORUŞTURMASI SONUCUNDA TAKİPSİZLİK KARARI VERİLDİĞİ - DAVANIN KABULÜ GEREĞİ


ÖZET: Dosyadaki kanıtlara ve kooperatif görevlisi tanığın tuttuğu tutanak içeriğine göre, davalının davacılara yönelik olarak ağır hakarette bulunduğu anlaşılmaktadır. Davalı hakkında hakaret suçunun unsurları yönüyle yapılan ceza soruşturması sonucunda takipsizlik kararı verilmiş olması da eylemin haksız eylem niteliğini ortadan kaldırmaz. Yerel mahkemece, davalının, davacılara yönelik olarak hakaret niteliğindeki sözleri söylediği kabul edilerek, davacılar yararına uygun tutarlarda manevi tazminat takdir edilmesi gerekir.
(818 S. K. m. 49, 53)

Dava: Davacı B., A. A. vd. vekili tarafından, davalı İ. S. aleyhine 01.11.2005 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 17.12.2009 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:
Karar: Dava, hakaret niteliğindeki haksız eylem nedeniyle kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir.
Davacılar, şehiriçi yolcu taşımacılığı yapan S.S. 133 nolu Taşıyıcılar Kooperatifinin yönetim kurulu üyeleri olarak görev yaptıklarını, aynı kooperatifte minibüsü ile çalışan davalının, kooperatif görevlisi dava dışı A. A.'in kendisini sefer sırasında geç kalmaması için uyarması üzerine kendilerine yönelik olarak <...yöneticiler buralarda nöbet tutarken karıları evde sinkaf ediyorlar, fuhuş yapıyorlar...> biçiminde sözler söyleyerek, madde tayini suretiyle hakarette bulunduğunu belirterek, davalının manevi tazminat ile sorumlu tutulmasını istemişlerdir.
Davalı ise, davacılar hakkında herhangi bir söz söylemediğini, yönetime karşı olduğu için bu olayın düzenlendiğini, hakkındaki suç duyurusunda cumhuriyet başsavcılığının takipsizlik kararı verildiğini ileri sürerek, istemin reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Yerel mahkemece, davacıların tanık A. A.in düzenlediği belge ve bu tanığın verdiği bilgi dışında kanıt bildirmedikleri, davacıların tanığı A. A.'ın davacıların iddialarının aksi yönünde açıklamalarda bulunup dava konusu olay olsaydı mutlaka duyacağını belirttiği, davacılar vekilinin isimlerini bildirdiği diğer tanıkların dinlenmesinden vazgeçtiği, hazırlık evrakı ve ceza dosyası dikkate alınarak davacıların iddialarını kesin ve inandırıcı olarak kanıtlayamadığı gerekçesi ile istem reddedilmiş; karar, davacılar tarafından temyiz olunmuştur.
Dosyadaki kanıtlara ve kooperatif görevlisi tanık A. A. tuttuğu tutanak içeriğine göre, davalının davacılara yönelik olarak ağır hakarette bulunduğu anlaşılmaktadır. Davalı her ne kadar davacılar ile aralarında bir husumetin var olduğunu iddia etmiş ise de, tanık A. A. ile aralarında bir husumetin varlığını ileri sürmemiş olduğuna göre onun tarafından tutulan tutanak içeriğinin doğru olduğunun kabulü gerekir. Olayın olduğu sırada davalı ile tanık A. A.’in yanında bulunmadığı anlaşılan diğer tanık A. A.'ın, tutanağın tutulduğunu ve bundan dolayı davacıların üzüldüklerini duymadığına ilişkin açıklaması ve davacıların diğer tanıkların dinlenmesinden vazgeçmiş olmaları, aksi kanıtlanamayan A. A. tarafından düzenlenen tutanak içeriğinin doğru olmadığı sonucunu doğurmaz. Davalı hakkında hakaret suçunun unsurları yönüyle yapılan ceza soruşturması sonucunda takipsizlik kararı verilmiş olması da eylemin haksız eylem niteliğini ortadan kaldırmaz.
Yerel mahkemece, davalının, davacılara yönelik olarak hakaret niteliğindeki sözleri söylediği kabul edilerek, Borçlar Yasası'nın 49. maddesi gereğince davacılar yararına uygun tutarlarda manevi tazminat takdir edilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle istemin tümden reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 02.03.2011 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün onanması görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun bozma kararına katılmıyorum.
www.kararara.com

İdare asılsız isnatlarda bulunanlara karşı suç duyurusunda bulunmayarak hizmet kusuru işlediği hakkında... 

D M K--- MADDE 25 ;Devlet memurları hakkındaki ihbar ve şikayetler, garaz veya mücerret hakaret için, uydurma bir suç isnadı suretiyle yapıldığı ve soruşturma veya yargılamanın tabi olduğu kanuni işlem sonucunda bu isnat sabit olmadığı takdirde, merkezde bu memurun en büyük amiri, illerde valiler, isnatta bulunanlar hakkında kamu davası açılmasını Cumhuriyet Savcılığından isterler.