Iğdır'da Aşağı Çiftlik Karakol Komutanlığı emrinde piyade onbaşı olarak askerlik yapan Şaban Koçak'a kalorifer dairesinin zimmeti verildi. İddiaya göre, Koçak, ailesiyle yaptığı görüşmelerde bu görevi yapamayacağından korktuğunu, yanlış bir şey yaparsa ailesinin malvarlığına el konacağı tehdidi altında olduğunu anlattı.

Olaydan 10 saat önce görevli askerden silah ve mühimmat talebi komutanının emriyle reddedilen Koçak, görev yeri olan kazan dairesinde diğer askerin hücum yeleğinden aldığı dolu şarjörü kullanarak intihar etti.

Askeri Savcılık, Koçak'ın kendi iç dünyasından kaynaklanan ancak dışa yansıtmadığı şahsi, ailevi ve maddi sıkıntılar nedeniyle girdiği psikolojik bunalım sonucu intiharın gerçekleştiği ve başkasına atfedilebilecek suç unsuru bulunmadığı gerekçesiyle, kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi.

Bunun üzerine yakınları, uğradıkları maddi ve manevi zararların tazmini amacıyla Milli Savunma Bakanlığına dilekçeyle başvurdu. Bakanlığın dilekçeye süresi içinde cevap vermeyerek başvuruyu zımmen reddetmesinin ardından Askeri Yüksek İdari Mahkemesinde (AYİM) 250 bin maddi, 100 bin manevi tazminat talebiyle dava açıldı.

Davayı kısmen kabul eden Mahkeme, Koçak'ın anne ve babasına 7 bin 100 lira maddi, davacıların tamamına 5 bin lira manevi olmak üzere toplam 12 bin 100 lira tazminat ödenmesine hükmetti. Davanın reddedilen kısmı üzerinden nispi olarak hesaplanan 19 bin 624 lira vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı idareye ödenmesine karar verildi. Karar düzeltme başvurusu da reddedildi.

Koçak'ın yakınları, AYİM'in tarafsız olmadığı, ilgili usul kanununun yanlış uygulanması sonucu kendilerine hükmedilen tazminattan daha yüksek miktarda avukatlık ücreti yüklendiği, Anayasa'da düzenlenen yaşam hakkı ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürerek, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.

Başvuruyu değerlendiren Anayasa Mahkemesi heyeti, başvuruyu, adil yargılanma hakkı kapsamında vekalet ücretine ilişkin iddialar yönünden kabul edilebilir bularak, Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğü kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ve başvuruculara 25 bin lira manevi tazminat ödenmesine hükmetti.

Yüksek Mahkeme, yaşam hakkının ihlali konusundaki şikayetinin başvurucuların "mağdur sıfatının kalkması" nedeniyle, AYİM'in bağımsız ve tarafsız olmadığı yönündeki iddialarının "açıkça dayanaktan yoksun olması" nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verdi.

Anayasa Mahkemesi açısından, idari makamlar ve derece mahkemeleri tarafından başvurucular lehine bir tedbir ya da karar alınması suretiyle ihlalin tespit edilmesi ve verilen kararla bu ihlalin uygun ve yeterli biçimde giderilmesi halinde ilgili tarafından artık mağdur olduğunun ileri sürülemeyeceği ifade edilen kararda, belirlenen tazminat miktarları ile davanın koşulları ve başvurucuların uğradığı zararlar arasında açık bir orantısızlık bulunmadığı kaydedildi.

Soruşturmanın etkili, caydırıcı ve sorumluları cezalandırıcı nitelikte olmadığı iddiasıyla ilgili, olayın gerçekleştiği gün resen soruşturmanın başlatıldığı, soruşturma kapsamında detaylı olay yeri incelemesi yapıldığı, otopsi işleminin uygulandığı, ifadelerin alındığı, silahın balistik incelemesinin yapıldığı belirtilen kararda, soruşturmada bir eksiklik bulunmadığı aktarıldı.

Kararda, "Yaşam hakkına ilişkin şikayetler açısından, kapsamlı bir ceza soruşturmasını müteakip ihlali tespit edilen ve makul bir tazminata hükmeden etkili bir idari dava yolu bulunmakta olup başvurucuların mağdur sıfatı ortadan kalkmıştır" değerlendirmesinde bulunuldu.

AYİM'in bağımsız olmadığı iddiaları ise AYİM'e atanan askeri hakimlerin bağımsızlığının Anayasa ve ilgili kanun hükümleriyle garanti altına alındığı, atanma ve çalışma usulleri yönünden, askeri hakimlerin bağımsızlıklarını zedeleyecek durum olmadığı gerekçeleriyle, "açıkça dayanaktan yoksun" bulundu.

KARAR İÇİN TIKLAYINIZ


AA