T.C.
ASKERÎ YARGITAY
27.12.2012
Esas NO. : 2012/141
Karar NO. : 2012/137


DAİRELER KURULU KARARI

Gerekçeli hüküm incelendiğinde, sanığın dilekçelerinde iddia ettiği hususların bir bölümünün, katılan ile arasında ve tanık bulunmadığı bir sırada gerçekleşmiş olması nedeniyle, asılsız olduklarının söylenemeyeceğine, tanık bulunmamasının bu olayların varlığı ile ilgili bir şüphe doğurduğuna ve bu şüphenin sanık lehine yorumlanması gerektiğine vurgu yapılarak, beraat kararı verilmesi yoluna gidildiği belirtilmektedir. Yine gerekçenin bir bölümünde, katılanın beyanlarına istinaden, katılanın, sanığın bayanlarla fazla görüştüğü yolunda bir kanaate sahip olduğu, sanığı bu yönde ikaz etmek için odasına çağırdığı hususunda şüphe bulunmadığı sonucuna varıldığı görülmektedir.

Daire ise; aynı dilekçelerde sanığın, katılan tarafından müracaat hakkının engellendiği ve haksız yere disiplin cezası ile cezalandırıldığı konularında da şikâyetlerinin bulunduğunu, katılan ile olaylar esnasında katılanın yanında bulunan tanıkların beyanlarından, dilekçelerde belirtilen hususların isim, yer, mekân, tarih ve olay belirtilmek suretiyle önemli bir bölümünün gerçek olduğu, sanığın tamamının doğru olmadığını bildiği iddialarla katılanı suçlama veya şikâyette bulunma iradesi mevcut olmadığı gibi, esasen dilekçelerin içeriğinden bunun aksini söylemenin de mümkün bulunmadığı sonucuna varıldığını belirtmektedir.

Askerî Mahkemece; dilekçelerde yer verilenlerden bir kısmının doğru olduğuna işaret edildiği dikkate alındığında, gerekçede kurgu hatası bulunmakla birlikte, özü itibarıyla, ortaya, Dairece belirtilenden çok farklı bir gerekçenin de konulmadığı anlaşılmaktadır.

Temyiz incelemesinde, Askerî Mahkemenin dayandığı gerekçe dışında, hükmü sağlamlaştıran bir başka gerekçenin var olduğunun belirlenmesi hâlinde, bu husus, gerekçeli hükümde değerlendirilmemiş olsa dahi, Dairece, belirlenen başka gerekçeye de vurgu yapılması, temyizin tartışılmış gerekçelere bağlı olarak yapılması gerektiğine dair bir yasal sınırlama bulunmadığından, hatalı değildir.

Bu çerçevede; sanığın, başlangıçtan itibaren doğru olmadığını bildiği iddialarla katılanı suçlamak iradesinin bulunmadığına dair Daire kabulü de, dosyada mevcut delillere dayanan, belirtilmesinde sakınca olmadığı gibi, beraat hükmünü güçlendirici ve tespit edildiğinde mutlaka vurgulanması gereken bir husus olarak kabul edilmesi gerekir.

2) Eylemin değerlendirilmesi;

Sanığın dilekçelerinde yer verdiği iddialardan tümünün yalan olması yanında, yalan olduğunu başlangıçtan itibaren bilerek şikâyette bulunmuş olması hâlinde, “Yalan yere şikâyette bulunmak” suçunu işlemiş olacağından söz edilebilecektir. (Askerî Yargıtay Daireler Kurulunun 1.4.2005 tarihli ve 2005/28-33, 27.4.2006 tarihli ve 2006/102-103 sayılı kararları da bu yöndedir.)

Dava dosyası incelendiğinde; hakaret iddiasına ilişkin kısımları olmasa da, dilekçelerde yer verilen diğer hususlardan, sanığın bir bayandan silah alacağı ve katılan tarafından bayanlarla samimi ilişkiler kurmaması yönünde uyarıldığı yönündeki iddiaların, gerek katılanın, gerekse bir kısım tanıkların beyanları ile doğrulandığı görülmektedir.

Diğer taraftan, ilk dilekçeye ek olarak verildiği anlaşılan ……… tarihli dilekçede iddia olunan, dilekçe hakkının engellendiği hususu da, katılan tarafından sanığa verilen ve şikâyet yoluna başvurması nedeniyle verildikleri hususunda tereddüt bulunmayan disiplin cezası kayıtları ile doğrulanmaktadır.

İnceleme konusu şikâyet dilekçesinde, belirtilen olguların bir bölümünün gerçek olduğu gözetildiğinde, atılı suçun maddi unsurları itibarıyla oluşmadığı gibi; sanığın isim, yer, tarih ve somut bir olay zikretmek suretiyle doğru olmadığını bildiği iddialarla katılanı suçlama veya şikâyette bulunma iradesinin bulunmadığı anlaşılmakla, Başsavcılığın itirazının reddine karar verilmiştir.


kararara.com