3 Nisan 2015 CUMA
 
Resmî Gazete
 
Sayı : 29315
 

YARGITAY KARARLARI
 

Yargıtay 15. Hukuk Dairesinden:

Esas               Karar

2013/969        2014/617

YARGITAY İLAMI
 

Mahkemesi       :  Ulubey Asliye Hukuk Hakimliği

Tarihi               :   11.05.2010

Numarası        :   2008/150-2010/67

Davacı              :  

Davalılar          :   1- Ordu İl Özel İdare Müdürlüğü

                             2- Ordu Ulubey Köylere Hizmet Götürme Birliği (KÖYDEŞ)

                             3- Ordu Ulubey Kaymakamlığı

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

-KARAR-

Davacı yüklenici açmış olduğu davada ödenmeyen iş bedelinin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiş; mahkemece yapılan yargılama sonunda davalı İl Özel İdare Müdürlüğü yönünden davanın husumet nedeniyle, diğer davalı Ulubey Kaymakamlığı yönünden ise taraf ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine, davalılardan Köylere Hizmet Götürme Birliği yönünden ise davanın kabulüne karar verilmiş ve verilen karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Kesinleşen bu karara karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca davalı İl özel İdaresi Müdürlüğü yararına maktu yerine nispi tarife üzerinden vekâlet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle kanun yararına bozulması istenmiştir.

Dosyanın incelenmesinden davalı İl Özel İdare Müdürlüğü aleyhine açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, 10.886,00 TL nispi vekâlet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.

Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin “Görevsizlik, yetkisizlik, dava ön şartlarının yokluğu veya husumet nedeniyle davanın reddinde, davanın nakli ve açılmamış sayılmasında ücret” başlıklı 7/2. maddesinde; davanın dinlenebilmesi için kanunlarda öngörülen ön şartın yerine getirilmemiş olması ve husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde, davanın görüldüğü mahkemeye göre Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmedileceği düzenlemesine yer verilmiştir. Tarifenin bu hükmü uyarınca davada kendisini vekille temsil ettiren ve hakkındaki dava husumet nedeniyle reddedilen davalı İl Özel İdare Müdürlüğü yararına 1.000,00 TL maktu vekâlet ücretine hükmeditmesi gerekirken 10.886,00 TL nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi doğru olmamış, kararın açıklanan bu nedenle bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesinin yollamasıyla uygulanması gereken 1086 sayılı HUMK’nın 429. maddesi gereğince sonuca etkili olmamak kaydıyla kanun yararına BOZULMASINA, gereği yapılmak üzere kararın bir örneği ile dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine, 03.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.

—— • ——

Yargıtay 18. Hukuk Dairesinden:

ESAS NO          : 2014/12733

KARAR NO      : 2015/1894

YARGITAY İLAMI

Davacı Mehmet Çelikkol ile davalı Nüfus Müdürlüğü arasındaki davada Durağan Asliye Hukuk Mahkemesince verilen ve Yargıtay’ca incelenmeksizin kesinleşmiş bulunan 12.11.2013 günlü ve 2013/124-202 sayılı kararın yürürlükteki hukuka aykırı olduğu savıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 19.06.2014 gün ve Hukuk-148015 sayılı yazısıyla kanun yararına temyiz edilerek bozulması istenilmiş olmakla, dosyadaki tüm kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

YARGITAY KARARI

Davacı tarafından açılan yaş düzeltilmesi istemli nüfus davasının yapılan yargılaması neticesinde mahkemece davanın kabulüne karar verildiği, hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.

Dosya içerisideki mevcut nüfus kayıt örneklerinden, Şerife Çelikkol’un doğum tarihinin 15.06.1999 iken 15.06.1995 olarak düzeltildiği, ancak bu haliyle 20.05.1987 doğumlu annesi Esime Çelikkol ile aralarındaki yaş farkının 8 yaş olduğu görülmüştür. Bir kadının 8 yaşında iken çocuğunun olması tıbben mümkün olmadığı halde, çocuğun doğum tarihinin 15.06.1995 olarak düzeltilmesi nüfus kayıtlarında çelişki meydana getirmektedir.

Hakim nüfus kayıtlarında düzeltme yaparken, kayıtlar arasında çelişki meydana getirmemeye ve hayatın doğal akışına ters düşecek durumlara yol açmamaya özen göstermesi gerekirken, bu hususa dikkat edilmeksizin nüfus kayıtlarında çelişki yaratacak şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.

Bu itibarla yukarıda açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK.’nun 427. maddesi gereğince sonuca etkili olmamak kaydıyla kanun yararına BOZULMASINA ve gereği yapılmak üzere kararın bir örneği ile dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 12.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.