ANKARA - Almanya’da çalışan Permin U. ile Cevat U., Türkiye’ye döndükten sonra Ankara’da ev aldı. Çift boşanmak istediğinde Permin U. kooperatif evinin peşinatını Almanya’da işten ayrılırken aldığı tazminatla taksitleri ise altınlarıyla ödediğini iddia etti; evin tamamını istedi.

Bilirkişi; “Cevat U.’nun gelirinin 2/10’unu şahsi harcamalarına 4/10’unu evi, eşi ve çocuklarının giderlerine harcayacağı, 4/10’unu tasarruf edebileceği, Permin U.’nun ise gelirinin 2/10’unu kişisel ihtiyaçlarına sarf edeceği, kalan 8/10’un tasarruf olacağı hesaplanmıştır” dedi. Bilirkişi, Permin U.’nun daha çok para biriktirme ihtimali nedeniyle evin yüzde 61.8’sinin kendisine verilmesi görüşünü savundu.


‘Aile şirket değil’
Ankara 10. Aile Mahkemesi ise “Aile bir şirket değildir” diyerek bilirkişiyi dikkate almadı. Temyizde Yargıtay ile yerel mahkeme arasında gidip gelen dosya sonunda Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na geldi. Yerel mahkemenin itirazını benimseyen kurulun kararı kesinlik taşıyor. Çift evi yüzde 61.8’eyüzde 38.2 oranda paylaşacak.

Diğer davalarda aynı oran kullanılır mı?
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun mal paylaşımına ilişkin yeni içtihatını yorumlayan Avukat Nilgün Aslan, “2002 öncesine ait edinilen taşınmazlara ilişkin katkı oranları hesaplanabiliyordu. Bilirkişiler, bu oranları tanık beyanı ve dosya kapsamına göre hesaplıyordu. Bu olayda oranlamanın tamamen bilirkişinin düşüncesine göre yapıldığı anlaşılıyor. Bu şekildeki bir oranlamanın, benzer bütün davalar için söz konusu olması beklenemez” görüşünü savundu.




Radikal